Mesajı Okuyun
Old 01-03-2006, 14:35   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Anayasa Mahkemesi Başkanlığına
Başvuruda bulunan:Fatih.2.Aile Mahkemesi
Tarih: 23.02.2006

Kısa özet:
----------
4722 sayılı yasanın 10.maddesinin davada gözetilmesi gereken norm olması nedeniyle Anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce değerlendirilmiştir.
Anayasaya aykırılık iddiası doğrultusunda taraflara bu yönlü gerekçelerini ve dayanaklarını sunmaları için süre verilmiş,davacı vekili 20.01.2006 havale tarihli dilekçesinde kısaca özetlenirse: 4722 sayılı TMK nun yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10.Maddesiyle eşlere TMK nın yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak başka bir mal rejimi seçmedikleri taktirde yasal mal rejimini seçmiş sayılacakları düzenlemesini getirdiğini,düzenlemeye göre 01.01.2002 tarihinde önceki döneme,o dönem yürürlükte olan 743 sayılı TMK nın mal rejimine ilişkin hükümlerin uygulanacağını,bu durumun 1982 Anayasasının 2,5,10,41,90 maddesiyle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi,Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi sözleşmesi gereği eşitlik ilkesine aykırı olduğunu,nitekim 4722 sayılı yasanın 2,3,4 maddeleriyle 4721 sayılı TMK nın kamu düzeni ve genelahlak ile ilgili düzenlemelerinni geçmişe de etkili olduğuna dair düzenlemeler içerdiğini,01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 satılı TMK da belirlenen yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olduğunu,bu düzenlemenin devrim niteliğinde bir düzenleme olduğunu dolayısyla kamu düzeni ve eşitlik ilkesi gözetilerek TMK da belirlenen yasal mal rejiminin 01.01.2002 den önceki evlilikler için de uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Davalı vekili 23.02.2006 tarihli oturumda davacı tarafın haksız kazanç peşinde olduğunu,4722 sayılı yasanın 10.maddesinin Anayasaya aykırılık iddiasının red edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Öğretide de kabul edildiği gibi AİLE HUKUKU sözleşme özgürlüğü ilkesinin istisnası olup gerçekten de devlet aile ilişkilerinin gerek kurulmasında,gerek sona ermesinde geniş çapta denetleme görev ve yetkisiyle donatılmıştır.(TMK nın 141 maddesine göre,evliliğin geçerliliğinin ancak resmi memur önünde yapılmasıyla geçerli olması,TMK nin 146 maddesine göre mutlak butlan davasını Cumhuriyet Savcısının resen açabilmesi,TMK nın 156 ve 161 maddelerine göre evlenmenin iptaliveya boşanmanın ancak mahkeme kararıyla mümkün olması...gibi) Diğer özel hukuk ilişkilerinden farklı olarak aile hukukunda yasal düzenlemelerle devlete müdahale hak ve yetkilerinin verilmesinin nedeni "kamu yararı" ve "kamu düzeni" faraziyesidir.Ayrıca 4722 sayılı yasanın 1.maddesinin 3.fıkrası 4721 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylara yeni yasanın uygulanacağını belirlemiştir.
Bağlayıcı norm niteliğindeki 1982 Anayasasının 2.maddesi T.C.Devletini tanımlarken ...."osyal hukuk devleti"niteliğine vurgu yapmış,10.maddesi ise"herkesin dil,ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefe,inanç,din,mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit olduğu" ilkesini getirmiş,41. maddesi"Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğğe dayanır,devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için...gerekli tedbirleri alır"düzenlemesiyle toplumsal yaşamdaki konumu gereği Aile Hukuku ile ilgili özel düzenleme ile devlete sorumluluklar yüklemiştir.Ayrıca Anayasanın 90.maddesi ile İç Hukuk Haline gelen gerek İnsan hakları Evrensel Beyannamesi,ASvrupa İnsan hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesindeki hükümlerle eşitlik ilkesi evrensel bir ilke olarak vurgulanmıştır.
Aile Hukukunun ülkemizdeki tarihsel gelişimine baktığımızda 743 sayılı Türk Kanun Medenisinin Aile Hukuku ile ilgili 31.madde ile başlayan 2.kitabındaki düzenlemeler(kocanın evlilik birliğinin başkanı olması,ortak konutu seçmenin kocaya ait olması,velayetin yürütülmesinde eşlerin anlaşamamaları halinde kocanın oyuna üstünlik tanınması,kadının koca lehine borç edinmesinin hakimin oanyına bağlanmış olması...gibi) zaman içerisinde toplumun farklı kesimlerince eleştirilmiş,çağdaş dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan sosyal yaşamdaki değişimlere bağlı olarak yukarıda bahsi geçen temel düzenlemeler doğrultusunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu toplumun geniş desteği ile mecliste onaylanarak 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girdiğini görürüz.Yeni Medeni kanunu incelenediğinde köklü değişikliklerin yaşanan gelişmeler ve eşitlik ilkesi doğrultusunda Aile Hukukunda yapıldığı görülür.Bu temel değişikliklerin bir tanesi de TMK nın 202 ve devam eden maddeleriyle getirilen paylaşımlı mal rejimidir.
Ancak bu değişiklik yapılırken Türk Medeni kanunu 10.maddesi ile devame den evliliklerde eşlere bir yıl içerisinde başka bir mal rejimi seçmedikleri taktirde 01.01.2002 tarihinden itibaren "paylaşımlı mal rejimine" tabi olacakalrı hükmü getirilmiştir.Yukarıda anlatıldığı gibi 4721 sayılı yasanın 202 maddesiyle getirilen paylaşımlı mal rejimi ilkesi 743 sayılı TMK 170.madde ile düzenlenen "Mal ayrılığı Rejimi"nin eşitlik ilkesini zedelediği düşüncesiyle getirilmiştir.Yasa koyucunun iradesi bu düzenleme ile bir eşitsizliği ortadan kaldırmaktır.4722 sayılı yasanın 10.maddesiyle devam eden evliliklerde mal rejimi tasfiyesi adeta ikiye bölünerek 01.01.2002 tarihinden önce edinilen mallar için mal ayrılığı rejiminin,bu tarihten sonraki dönem için paylaşımlı mal rejiminin uygulanacağı ilkesi getirilerek tasfiye sürecinde Anayasanın 10.Maddesiyle belirlenen eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı gibi adeta iki ayrı hukuk kuralının uygulanması yolunu da açmıştır.
Tüm bu bilgiler işığında davacı yanın 4722 sayılı yasanın 10.maddesindeki düzenlemenin Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptali istemi mahkemeizce ciddi görülerek 1982 Anayasası 152 maddesi ile 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Yasanın 28.maddesi gereği değerlendirilmesi için Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:
1982 aNAYASASININ 152 MADDESİNİN VERDİĞİ YETKİYLE DAVACI YANIN 4722 SAYILI YASANIN 10.MADDESİ İLE GETİRİLEN DÜZENLEMENİN ANAYASANIN 2. VE 10.MADDESİNE AYKIRILIĞI NEDENİYLE İPTALİ İSTEMİ MAHKEMEMİZCE DE CİDDİ GÖRÜLEREK İPTALİNE KARAR VERİLEMSİ ARZ OLUNUR..

not:
Anayasa Mahkemesi Karar verdiğinde sonucu bu alanda paylaşacağım.

Saygılar