Mesajı Okuyun
Old 28-11-2007, 18:21   #9
Admin

 
Varsayılan

Hikaye No : 8
Gönderim Tarihi : 22.11.2007 / 15:27
Yazar : evrimkabak
Başlık : Umutla Yaşamak



Sonbahar olmasına rağmen o gün Güneş, yaza inat daha çok ısıtıyor ve aydınlatıyordu dünyayı. Belki de adaşı olan Güneş’in doğumunu kutluyordu o da kendince.

Mütevazi bir ailenin,mütevazi bir çocuğu olarak dünyaya gelmişti Güneş. Nereden bilebilirdi, birgün o güneşinin herkesi aydınlatacağını. Güneş nüfusu az olan bir ilçede büyüdü.Babası devlet memuru,annesi ise ev hanımı idi. İlk,orta ve lise eğitimini devlet okullarında yaptı. Ailesinin durumu ancak geçinmelerini karşılamasına rağmen, çocuklarının eğitimi için her türlü fedakarlıktan kaçınmayacakları da aşikardı. Lise 2. sınıf tam bir dönüm noktasıydı Güneş için. Ailesi çocuklarının doktor olmasını istediği için,aynı baskıyı Güneş’in ağabeyi de yaşamış fakat bu baskılara boyun eğmemiş, kendi istediği elektronik bölümünü kazanmıştı. Şimdi baskılara karşı direniş sırası Güneş’te idi. Ertesi gün Güneş’in okula gidip bölüm seçmesi gerekiyordu. Eğer ailesinin istediğini yaparsa sayısal okuyacak, çok istediği hukuk fakültesinde okumak için ise sözel tercih edecekti. O akşam Güneş çok gergindi. Akşam yemeğinden sonra babasının bu konuyu açacağından emindi ama artık bir kaçış yolu yoktu,onları ikna etmek zorunda idi. Babası salona geldi ve Güneş’in yanına oturarak;
“Benim kızım doktor olacak ve bunun için de yarın okula gidip sayısal bölümünü seçecek” dedi. Güneş;
“Hayır baba” dedi,ses tonunu yükselterek.”Ben hukuk okumak istiyorum. İyi bir avukat olacağım ve haksızlığa uğramış o masum insanların haklarını sonuna kadar savunacağım”dedi. Nitekim de öyle olacaktı zaten.

Güneş korktuğu kadar zorlanmamıştı istediğini ailesine kabullendirebilmek için.Sevinci bu yüzden miydi yoksa galibiyet onu daha da mı şevklendirmişti bir türlü karar veremedi. Bildiği bir tek şey vardı: o da sevmediği tarih ve coğrafya dersine istemese de alışmak zorunda olmaktı. İstediği bölümde okumak ve ailesine karşı çıkmanın zaferini yaşamak için omuzlarına binen yükün daha da arttığının farkında idi,artık.

Güneş için yeni bir dönem başlamıştı hayatında.Arkadaşlarının çoğu sayısal bölümü seçmesine rağmen, Güneş yeni arkadaş çevresi edinmişti kendine kısa sürede. Hatta artık tarih ve coğrafyayı bile sevmişti. Ama bu yeni arkadaş çevresi ile yeni muammalarda başlamıştı. En yakın arkadaşı Sude;
“Hadi bu derse girmiyoruz arkadaşlar,doğru cafeye “ diyince, Güneş’te arkadaşını kıramaz hale gelmişti. Bir,iki derken bu kaçışların sonu gelmez olmuştu. Bir gün yine dersten kaçıp, cafeye gittiklerinde Güneş, kendisini çok etkileyen Ozan ile karşılaştı. Ozan, o cafenin sahibi idi. İlkokuldan sonra öğrenimine devam etmemişti, hayatta hiçbir amacı yoktu, bütün gün cafede kızlarla sohbet etmekten başka bir işten anladığı da yoktu aslında. Ama Ozan Güneş’i o kadar çok kendine çekmişti ki, Güneş bir türlü Ozan’ın menzilinden çıkamıyordu. Bu durum derslerine yansımış ve aldığı notlar giderek düşmeye başlamıştı.

O güne kadar kendiyle barışık ve hayattan ne istediğini bilen Güneş, artık sorumsuz,hayattan hiçbir beklentisi kalmamış, sürekli kendiyle kavga eden bir insan haline dönüşmüştü. Bu duruma bir son vermesi gerektiğini biliyordu aslında ama bunu yapacak cesareti yoktu. Çünkü Ozan’ı çok seviyordu, eğer derslerine ağırlık verirse onu kaybedeceğini de.

Birgün yine dersten kaçıp Ozan’ın yanına gitti. Ertesi gün sınavının olduğunu ve eve gidip ders çalışması gerktiğini söyledi Ozan’a. Ozan;
“Bugün Cem’in doğumgünü var,ben seninle giderim diye düşünmüştüm .” dedi, Güneş’in onu kırmayacağından emin olduğunu bilerek. Güneş belki yaptığının doğru olmadığını biliyordu ama “tamam” dedi birden. O gün, akşam eve döndü ama o saatten sonra artık sınav için yapabileceği birşey de kalmamıştı. Güneş o sınavda, bu güne kadar hayatının en düşük notunu almıştı. Ama bu olumsuz durum Güneş’i kendine getirmeye yetmişti.

Bütün gece kendiyle konuştu,kavga etti, kendine sorular sordu cevabını bilmediği ama gün ışımaya başladığında artık bir karar vermişti ve Ozan’dan ayrılacaktı. Sabah evden çıktı ve hemen Ozan’ın yanına gitti. Çünkü düşündüklerini ona hemen söylemesi gerekiyordu, yoksa yine vazgeçebilirdi söyleyeceklerinden. Ozan cafeyi yeni açmıştı. Karşısında Güneş’i görünce ona sarıldı ama karşılık bulamamıştı. Güneş’in yaşlar gözünden süzülmeye başlayınca Ozan’da yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu anlamıştı.Güneş:
“Seni çok sevdim ama artık seni görmemem gerekiyor” dedi ve koşarak oradan ayrıldı. Nereye gittiğinin farkında olmadan koştu ve parkta bulunan bankın üstüne oturup hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Etraftaki insanların şaşkın bakışlarını farkettikçe o daha da çok ağladı. Yaşamın en büyük çelişkilerinin pençesinde gelişen bir aşkta bulmuştu sevinçleri.Aldığı en derin nefesi,aşkını nasıl bir anda silmişti, buna kendi bile inanamadı. Verdiği kararın doğru olduğunu ancak yıllar sonra anlayacaktı.

Yaralarını çok kısa bir süre de sarmıştı Güneş. Derslerine verdiği önem almış olduğu notlarla da kendini göstermeye başlamıştı. Bir yandan okul,bir yandan dershane Güneş’in vaktini o kadar çok dulduruyordu ki, artık Ozan’ı düşünmeye bile fırsatı kalmamıştı. Ve sınav günü, hayatının dönüm noktası gelip çatmıştı. Heyecandan bütün gece uyuyamamış olmasına rağmen, kendisine olan güveni ailesini de mutlu etmeye yetmişti. Güneş sınava gireceği sınıfa gitmeden önce annesine,babasına ve abisine sımsıkı sarılarak; “İyi ki hayatımdasınız ve iyi ki varsınız” diyerek ayrıldı oradan. Sınav sorularının bildiği yerlerden geldiğini görünce, Güneş iyice rahatlamıştı. Ve artık onun için bir hayal olmaktan çıkmıştı hukuk okumak. Sınav bitiminde koşarak geldi ailesinin yanına ve “hayallerim gerçek olacak” dedi kendine güvenen o mağrur tavrı ile.

Yaşamış olduğu ikilemler,çelişkiler çok yormuştu o küçük bedenini.Belki de kendinden beklenemeyecek bir olgunluk sergilemişti kendince.Aldığı tüm kararların arkasında sonuna kadar dimdik durabilecek kadar sağlam karakterde bir insan olduğunu tekrar ispat etmişti kendine.

Sınav sonuşlarının açıklandığı gün tam bir bayram havası vardı evde. Herkes Güneş’in sevincine ortak olmak için eve gelmişti. Güneş kazanmıştı çok istediği hukuk fakültesini. Bu zamana kadar gösterdiği başarıyı üniversitede gösterdi ve nihayet avukat oldu. Şimdi ailesine karşı kazanmış olduğu zaferin ve azminin meyvelerini toplamanın haklı gururunu yaşıyordu.