Mesajı Okuyun
Old 31-07-2017, 10:46   #3
Av.Tuğba Göktepe

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,olayınıza yakın olduğunu düşündüğüm bir karar buldum.Güvenlik Şirketi kusurlu kabul edildiğinde hangi tazminatlara hükmedilebileceğine dair görüş bildirilmiş.İyi günler dilerim.
T.C. YARGITAY

15.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/3728
Karar: 2015/5809
Karar Tarihi: 17.11.2015
ÖZET: Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş sahibinin ikametgahından yapılan hırsızlık nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir. Somut olayda; davacı iş sahibinin mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının yardımcısı bulunan Y.. B..'a 5.50 civarında haber verildiği dosya kapsamıyla anlaşılmışsa da, emniyet birimlerinin aranıp aranmadığının netleşmediği vurgulanmıştır. Bu durumda güvenlik şirketinin kusurlu ve oluşan zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Öyle olunca, mahkemece bu doğrultuda değerlendirme yapılmalı, davacının maddi ve manevi istek kalemleri değerlendirilmeli, davacı iş sahibinin mütefirik kusuru olup olmadığı üzerinde durulmalı ve varsa kusur indirimi yapılmalı ve sonuca uygun karar verilmelidir. Eksik incelemeyle ve hatalı değerlendirmelerle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
(Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik m. 23)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş sahibinin ikametgahından yapılan hırsızlık nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkin olup, davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekilince temyiz olunmuştur.

Davacı vekili, müvekkilinin ikametgahına davalı tarafından güvenlik sistemi kurulduğunu, sözleşme uyarınca alarm sistemi sayısında istenmeyen girişler olması halinde bunu algılayarak alarm panelini harekete geçirme ve telefon hatları vasıtasıyla alarm merkezine sinyal gönderme ve ilgili birimlerin müdahale etmek üzere olay yerine yönlendirme prensibiyle çalışmayı taahhüt ettiğini, ancak konutunda 10.03.2009 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında olay yerine yönlendirilecek herhangi bir sinyal gönderilmediği için polisin olaya geç müdahale ettiğini, davalının kusurlu davranışı nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek 6.500,00 TL manevi ve fazlası saklı 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili ise, davacının güvenlik tesisatından 10.03.2009 tarihinde saat 5.49'da sinyal alınması üzerine polis yönlendirmesi yapılmış ve yetkili kullanıcılardan davacı ve eşinin cep telefonlarının arandığını, ancak bu kişilere ulaşılamaması üzerine davacının bildirdiği şahıslardan Y.. B..'un arandığını, durumun bildirildiğini, bu nedenle müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının sözleşmenin 4. 2 maddesi uyarınca alarm sistemini tam olarak çalışır durumda bulundurmakla yükümlü olmasına karşın, hırsızlığın yaşandığı gün tam olarak sistemin kurulmadığını, mc dedektörleri devreye alınırken hareket dedektörlerinin devre dışı bırakılmış olduğunu, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında güvenlik hizmeti sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 2. maddesi uyarınca Pronet müşterinin güvenlik tesisatından pronet alarm merkezine gelen alarmları 24 saat gözetmeyi, gerektirdiği taktirde ilgili mercilere, müşteri ve müşterinin belirleyeceği kişi ve kuruluşlara haber verme sorumluluğunu düzenleyen belge olduğu, yine sözleşmenin 6. maddesinde, sözleşmenin konusunun az yukarıda açıklanan edimler olduğu belirlenmiştir. Davacı taraf sözleşmedeki edimlerin davalı yüklenici tarafından yerine getirilmediğini iddia etmiş, davalı ise yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunmuştur. Diğer taraftan yanlar arasında yapılan bağlantı sözleşmesinde hırsızlık ve yangın olayı gibi olaylara karşı sigorta hükmünde olmadığı gibi müşterinin güvenlik tesisatının arızalarla ilgili bir taahhüt içermediğini, kendi sistemini çalışır durumda sağlamakla yükümlü bulunduğunu, güvenlik tesisatıyla korunmuş bu bölgede, montaj firması tarafından bağlanan alarm sisteminin sağladığı koruma ve uyarmaya rağmen meydana gelebilecek hırsızlık olaylarından dolayı AHM'nin sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir.

Öte yandan; 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri Kanunu uyarınca çıkartılan Yönetmeliğin değişik 23. maddesi uyarınca alarm merkezlerinin gelen alarmları en kısa zamanda genel kolluğa bildirmekle yükümlü olduğu düzenlemesi bulunmaktadır.

Ayrıca, davacı tarafından dosyaya konulan Üsküdar Emniyet Müdürlüğü'nün 07.05.2009 tarihli yazısında 10.03.2009 günü meydana gelen hırsızlık olayında sözü edilen hırsızlık olayıyla ilgili 14. kanaldan saat 6.14,54'de evden hırsızlık olarak anons edildiği ve ekiplere haber verildiği, olay yerine ekiplerin 6.23,05'de intikal ettikleri bildirilmiştir. Alarm şirketinin genel kolluğu derhal haberdar ettiklerini ispat yükümlülüğü bulunmaktadır.

Somut olayda da; davacı iş sahibinin mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının yardımcısı bulunan Y.. B..'a 5.50 civarında haber verildiği dosya kapsamıyla anlaşılmışsa da, emniyet birimlerinin aranıp aranmadığının netleşmediği vurgulanmıştır. Bu durumda güvenlik şirketinin kusurlu ve oluşan zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Öyle olunca, mahkemece bu doğrultuda değerlendirme yapılmalı, davacının maddi ve manevi istek kalemleri değerlendirilmeli, davacı iş sahibinin mütefirik kusuru olup olmadığı üzerinde durulmalı ve varsa kusur indirimi yapılmalı ve sonuca uygun karar verilmelidir. Eksik incelemeyle ve hatalı değerlendirmelerle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili tarafından temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.11.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)