Mesajı Okuyun
Old 28-01-2008, 16:32   #102
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Fakülteye"ye başladığımız yıl,hocalarımızdan biri,her zaman yaptığı gibi ders aralarında bize iyi bir hukukçu olmanın kriterleri ile ilgili tavsiyelerde bulunuyordu,bu tavsiyeler arasında kanımca en faydalı ve gerekli olanıydı :
" Sizler,ileride,toplum içinde gerek söz ve davranışları,gerekse dili ustaca ve yetkin kullanma konusunda becerisi en dikkat çekici olacak bir mesleğe mensup olacaksınız. Göreceksiniz ki,siz, Türkçe"yi çok büyük bir itina ile,sözcükleri seçerek,inci gibi dizerek,dikkat çekici bir üslup yeteneği ile donanmış olarak,toplumun diğer bireylerinin beğeni ve takdirini kazanacak,şimdi öngörmekte zorlanacağınız çok yetkin birer dil ustası olacaksınız..." mealinde,aslında bizlerden beklediği söz ve davranış tarzını ortaya koyan sohbetler yapıyordu.

Aradan geçen zaman içinde,gerçekten hukukçu kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak,gerek öz gerekse biçimsel açıdan dili özenli ve yetkin kullanma özelliğinin barındığını,bu özelliği mesleki faaliyetimizden ve hizmetimizden faydalanan toplumun diğer bireylerinin büyük bir dikkatle izlediklerini ve gözlediklerini farkettim. Çoğu meslektaşımız bu beklentiye ve özelliğe uygun ve yeterli bir üslup,özen ve çaba içinde olduğu gibi,azımsanmayacak ve üzücü bir kısmımız da,bu dikkatten ve yeterlilikten uzakta.

Bizler,toplumsal yaşama gerek özel yaşantımız,gerekse mesleki faaliyetimiz itibariyle örnek teşkil edecek hal ve hareketlerle,konuşmalarımızda kullandıımız ve seçtiğimiz sözcüklerin,karşımızdaki insanlarda,okuyan,dinleyen insanlarda bir saygı,özellik,yetkinlik duygusu ve bir nezaket,maksadı anlatmaya yarar en kibar,kırıcılıktan ve karşı tarafı doğrudan veya dolaylı olarak incitici ifadelerden sakınan bir incelik taşımasına özen göstermesi gereken,dili doğru ve özenli,yetkin kullanma sorumluluğuna ve şansına sahip bir meslek grubuyuz.

Yabancı bir ülkeden,ülkemizdeki bir sempozyum ve karşılıklı bilgi alışverişi nedeniyle gelerek toplantıya katılan bir hakimin,kendisini karşılayan ve ağırlayan bir hakimimize gönderdiği teşekkür mektubunu okumuştum,yıllar önce. O kadar kibar,ince ve duygulu bir hareket ve içerdiği sözcük/sözdizimi o kadar mükemmeldi ki,bu sorumluluğu bir kez daha hatırlattı ve nezaketin boyutları hakkında bir fikir daha verdi. Olumlu ve kibar iletişim karşılıklı iyi ilişkileri besleyen ve insanda mutluluk uyandıran çok uygar bir davranıştır.

Bizler de eskiye oranla karşılıklı nezaket ve iyi duyguları işleme ve geliştirme,birbirimize mesleki ve toplumsal alanda olabildiğince saygılı davranma konusunda aşama kaydettik,ama bu tarz henüz baskın özellik taşımıyor. Örneğin,konuşur ve yazarken maksadımızı anlatmaya yarar en kibar ve olumlu ifadeleri kullanma konusunda yeterince titiz değiliz. Dikkat ederim,konuşurken karşımızdaki insana :
" Anladın mı ? " diye sorarız. Oysa karşımızdaki insanın anlama kabiliyetini sorgulamaktansa kendi anlatma yeteneğimizi sorgulamak daha ince bir davranış olur,o soru yerine " Anlatabildim mi ? " veya " Umarım anlatabilmişimdir." demek,daha uygun olur.

Aynı şekilde,insanlarımız birbirlerine şaka veya hakaret amacıyla," deli, salak, aptal" gibi kelimeleri kullanırlar. Özellikle bir hukukçunun,halk arasında kullanılan kelimelere karşılık gelen bilimsel terimleri, psikolojik, sosyolojik,tıbbi,kavramsal kelimeleri kullanması daha doğru olur. Mesela bir insana "deli" demek ve konuşma,yazma dilinde bu kelimeyi kullanmak yerine daha uygun alternatifler vardır : Bir hukukçu için seçilmemesi gereken ve yerine,maksadı anlatmaya yarar daha uygun kavramlarla karşılanması gereken bir kullanım olduğunu düşünüyorum : Bir insanı deli olarak tanımlamak yerine:
" Sağlıklı ve dengeli davranma yeteneği olmayan,bu yeteneğini kaybetmiş veya bu yetenekleri azalmış; yaşadığı olayların etkisi ile ruhsal bütünlüğü sarsılmış,hareketlerini kontrol etmekte zorlanan..." v.b. kavramlar ve tarifler kullanılabilir. Bir insanı yargılamaya yönelik değil,anlamaya ve doğru anlatmaya yönelik çabalar ve ifadeler daha yapıcı olur. Olayları ve olguları olumsuz anlatımlar yerine olumlu ve yapıcı anlatımlarla ortaya koyma seçeneği tercih edilebilir. Mesela bir insana " Sen çok kabasın " demek yerine, " Bu davranışın beni incitti,daha kibar ve şefkatli davranmanı isterdim,senden bu sevgi ve saygıyı beklemeye hakkım olduğuna inanıyorum." denebilir. V.S....