Mesajı Okuyun
Old 30-10-2007, 15:57   #101
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

İDDİA VE SAVUNMANIN DOKUNULMAZLIĞI KAPSAMINDA

KONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ :

765 S TCK m 486 : Tarafların veya vekil,müdafi,müşavir yahut kanuni mümessillerinin bir dava hakkında kaza mercilerine verdikleri dilekçe,layiha vs evrakın yahut yaptıkları iddia ve müdafaaların ihtiva ettiği hakareti mutazammın yazı ve sözlerinden dolayı takibat yapılmaz.

Dava ile ilgili olmayan ve ilgili olduğu takdirde dahi iddia ve müdafaa hududunu aşan hakareti mutazammın yazı ve sözler hariçtir.

5237 SK M 182 : Yargı mercileri ya da idari makamlar nezdinde yapılan yazılı ve sözlü başvuru,iddia ve savunmalar kapsamında,kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde,ceza verilmez. Ancak bunun için,isnad ve değerlendirmenin,gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.
------------------------------------------------------

İLGİLİ İÇTİHATLAR :

" Avukat olan sanığın,davacılar vekili sıfatıyla Sulh HUkuk Mh.ne verdiği hakimi red ve yeniden tedbir kararı verilmesi istemlerini içeren 25.8.1989 ve 29.8.1989 tarihli dilekçelerde,görevli hakimlere yönelik olarak
" vukufiyetsizlik,tarafsızlık,adaletsizlik ve görevi savsama " gibi sözcükler kullanmak suretiyle onlara hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada, özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık sarfedilen bu sözlerin hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.

Dosyanın incelenmesi sırasında bir kısım üyeler,sanık mağdur hakimleri idari yönden şikayet ettiğine göre,bu şikayetin sonucunun arıştırılması gerekir düşüncesiyle bu yönden eksik inceleme nedeniyle bozma düşüncesi bildirmişlerse de,bu görüş benimsenmemiş,işin esasına geçilmiştir.

İncelenen maddi olayda sanığın istemi doğrultusunda konulan tedbir kararının delillerde bir değişiklik olmadığı halde kaldırılmasına karar verilmiştir.

Aynı delillere dayanılarak hukuki sonuçları iki farklı karar verilmesini dosyaların yeterince incelenmemesine ve hakimlerin taraflı davranmalarına bağlayan sanığın,bu durumu açıklamak için suça konu sözleri kullandığı,kullandığı sözler ile iddiasını vurgulayıp dikkat çekerek red talebinin kabulünü sağlama çabasında olduğu saptandığına göre bu oluşta müsned suçun yasal unsurları yoktur.Direnme hükmünün bu itibarla BOZULMASINA" ; CGK 14.2.1994 4/14-44

AYNI DOĞRULTUDA : 4 CD 7.6.1996 3225-5223
------------------------------------------------------
"... Hakkın kullanılması olarak kabul edilen savunma hakkı,TC Anayasası"nın 36. maddesinde,-herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir- hükmü yeralmaktadır.

Görülüyor ki,Anayasa"nın kabul ettiği savunma hakkı ancak meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle olmalıdır.
Ancak o dava sebebiyle söylenmesinde ve yazılmasında yarar bulunmayan,davanın aydınlığa kavuşmasında ve hakkın meydana çıkarılmasında hiçbir olumlu etkisi olmayan hakareti oluşturan yazı ve sözlerin sarfedilmiş bulunmasında meşruluk vardır denilemez.İddia v emüdafaanın sınırları aşılmış,haysiyetler korunmamış olur.
... İnceleme konusu olayda,sanık,davalı vekili olarak olarak mahkemeye sunduğu dilekçede,katılan avukatı kastederek ; " çeşitli yollara başvurmak suretiyle temin edilen bilirkişiden elde edilmiş fahiş ve hayal mahsulü kirayı talep edip menfaat çığırtkanlığı yapmaktadır " demek suretiyle katılanı menfaat çığırtkanlığı yapmakla suçlamaktadır. Söylenen bu sözlerin dava ile ilgisi v e yararı yoktur,savunma hududu aşılmıştır,sanığın bu itibarla savunma dokunulmazlığından yararlanması olanaklı değildir.Direnme kararı bozulmalıdır."
CGK 13.3.1995 4/358-65
---------------------------------------------------------
" Sanık avukatın,sanık vekili olarak verdiği temyiz dilekçesinde,katılan hakimi kastederek : "... mahkeme beraat kararı vermesi gerekirken 10 günlük hapsen tazyik cezası vermiştir.İnsan hukukçuluğundan utanıyor,şu karar yurt dışında basına verilse bizi Afrika Kanunları ile idare ediliyoruz zannederler.Hayret...! İstanbul ilindeki bir mahkeme hukukun inceliğini nasıl bilemez,bunu anlamak mümkün değil ve yine eyvah.... Kanunu iyi okumak gerekir ve anlamak gerekir diye düşünüyoruz" demek suretiyle,katılanı küçük düşürmüştür.Dilekçede yer alan bu sözlerin dava ile ilgisi ve yararı da bulunmadığından,sanığın savunma dokunulmazlığından yararlanması mümkün değildir."
CGK 29.9.1998 4/225-316
-------------------------------------------------------
"Savunma hakkı nedeniyle hakaret/sövme suçunu düzenleyen TCK(Eski TCK)m 486 nın uygulanabilmesi için,söylenen sözlerin davanın yazgısını belirlemede zorunlu ve davanın konusuyla mantıksal açıdan bağlantılı bulunması,iddia ya da savunmaya yarar sağlaması gerektiği gözetilerek sorunun bu açıdan tartışılması ve sözkonusu maddenin nesnel ve öznel koşullarının irdelenmesi zorunlu iken sözlerin savunmaya yönelik olduğu gerekçesi ile beraat kararı verilmesi doğru değildir."
4 CD 16.3.1993 1276/2135
---------------------------------------------------------------------------