Mesajı Okuyun
Old 03-06-2009, 23:48   #26
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
BK.m.126 : Nafaka alacağı bir davaya konu edilecekse, dava tarihinden geriye yönelik talep edilecek bölüm olduğu takdirde, bu bölüm geriye doğru en çok 5 yılı kapsayabilir, öncesi zamanaşımına uğrar.BK.m.135 : İlamla sabit olup, zamanaşımı katedilmiş bulunan ilamlı nafaka alacağımın talep edilebilirlik zamanaşımı, ilamdan itibaren 10 yıldır


Alıntı:

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkik Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 6.5.1994 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Alacaklı tarafından borçlu hakkında Kartal 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.7.1982 tarih 1982/237-613 sayılı ilamına dayanılarak, 15.7.1992 tarihine kadar işlemiş 5.164.400.TL. nafaka alacağının tahsili için takip yapılmış, 53 örnek icra emri 29.3.1993 tarihinde tebliğ edilen borçlu mercie verdiği 31.3.1993 tarihli dilekçesinde, karar tarihinden beri eşi alacaklı ile birlikte oturduklarını, karar tarihinden takip tarihine kadar on yıldan fazla bir zaman geçip zamanaşımının gerçekleştiğini ileri sürerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini istemiş, mercice, takip dayanağı ilamın zamanaşımına uğradığından itirazın kabulüne, ancak dava açıldıktan sonra borcun ödenerek icra dosyasının infazen işlemden kaldırıldığından bahisle takibin iptali konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
1- BK.nun 135/2. maddesi hükmüne göre, alacak bir hüküm ile sabit olmuş ise zamanaşımı süresi on yıldır. Nafaka ilamı, bir borcun veya hakkın varlığını belirten ilamlar gibi olmayıp, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde tahakkuk edeceğinden, takip tarihinden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir. Nafaka alacaklarında BK.nun 129. maddesinin uygulanması olanaksızdır. Nafaka alacağının tümünün zamanaşımına uğradığı yolundaki merciin görüşü isabetsizdir.
2- Borçlu; karar tarihinden beri alacaklı eşi ile birlikte oturduklarını ileri sürmüştür. Alacaklı infak ve iaşesi borçlu tarafından karşılandığı dönem içinde tahakkuk eden nafaka alacağını isteyemez. Bu nedenler, tarafların bu konuda gösterecekleri delillerin toplanıp, değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Borcun itirazdan sonra ödenmiş bulunması, itirazdan açıkça feragat edilmedikçe, itirazın incelenmesine engel değildir. Mercice bu yönler gözetilmeden karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA) 6.6.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(12 HD, 1994/6513 E-7408 K 6.6.1994 T)


Yargıtay bu karar ile nafaka alacağını tespit eden ilamın bir borcun varlığını değil , zaman içinde doğacak olan borçları gösterdiğini belirtmektedir.Diğer deyişle, nafaka ilamının zamanaşıma uğramasından kasıt, geriye doğru 10 yıldan önceki borcun zamanaşına uğradığı, nafaka borcunun - bir başka ilamla ıskat edilmedikçe- peyderpey muaccel olduğudur.

Ayrıca, nafaka borçlusu ölmüş olsa dahi, reddi miras yapmayan mirasçıların bu borçtan sorumluluğu da devam edecektir.Bu nedenle borçlunun ölümüyle bu borcun sona ereceği şeklindeki görüşlere katılmıyorum. (Birikmiş nafaka açısından)