Mesajı Okuyun
Old 17-01-2011, 21:44   #22
Nuriye Değer

 
Varsayılan

iki farklı karar yorum sizin. tartışmanın sonunu bağlayamadık.

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1981/1602
K:1981/3057
T:12.03.1981

DAVA : TaraFlar arasındaki çamaşır makinesine istiHkak davası nedeniyle
yapılan yargılama sonünda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin
hükmün süresi içinde davalı avukatı ve davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya
incelendi, gereği konuşuldu:

KARAR : Mahkeme, davacıya ait dazı eşyaların tahliye sırasında davalı
kiralayan tarafından alındığı vakıasını benimsemekle beraber, bu konuda davalının yasal bir
hakkını, yani hapis hakkını kullandığından bahisle eylem ve davranışında hukuka aykırılık
bulunmadığını kabul etmiş ve davanın reddi cihetine gitmiştir.

Bilindiği gibi; kiralayan mali durumları bozuk veya ödeme niyetleri kuşkulu olan
kiracıların kira borçlarını sağlayacak bir imkana daha sahiptir. Bu imkan adi kira için B.K.
nun 267 - 269. maddelerinde; hasılat kirası için de madde 281/3'de deyimini bulan (hapis
hakkı) dır.

Hapis hakkı, borcunu ödemeyen bir borçluya ait olan eşyayı alıkoymak ve borç
odenmediği takdirde bu eşyayı sattırarak bedelinden alacağı mümtaz surette istifa
eylemek olanağını sağlayan ve rehin hakkına benzeyen bir ayni haktır. Ancak, yasa
koyucu yukarda anılan maddelerde kiralayana tanınan bu hapis hakkının konusunu ve
kapsamını, bu hakkın hangi zamana ait olacaklar icin kullanılabilecegini ve ozellikle de
269. madde hükmünde bu hakkın ileri sürülüş şeklini, suretini ve hükümlerini ayrıntılariyle
duzenlemistır. O halde Borçlar Yasasının 269. maddesinin sarahati karşısında bu hakkın
kiralayan tarafından bizzat değil, Sulh hakimi marifetiyle kullanılabileceği belirtilmiştir.
Kiralananın bu hakkını yasal yollardan değil de bizzat ihkak etmesi mümkun değildir ve
hatta suç teşkil eder. Bu itibarla mahkemenin davayı red gerekçesi yanlıştır.

Ancak dinlenen tanıklar davalının savunmasını tamamen teyit etmişler ve davacı
kiracıya ait eşyaların davalı kiralayan tarafından değil onun oğlu tarafından alındığını
bildirmişlerdir. Kaldı ki davalının eşyaları alması konusunda cocuğun tahrik ve teşvik ettigi
hususunda ne iddia edilmiş ve ne de ispatlanmıstır.

O halde, davanın reddı anılan nedenlerle ve sonucu bakımından doğrudur ve
davacının işin esasına yönelik temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmemiştir.

2 - Dava reddedilmiş olmasına rağmen kendisini vekil ile temsil ettiren davalı
yararına eksik avukatlık ücreti hükmetmesi bozmayı gerektirir. Ancak bu yanlışlığın
giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek
onanması Usulün değişik 438. maddesinin 7. bendi gereğidir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasında mevcut olan davalı yararına
takdir edilen avukatlık ücretine ilişkin (300) rakamanın silinerek yerine (3000) rakamının
yazılmasına ve kararın bu düzeltilmiş biçiminin ONANMASINA 12.3.1981 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
-----------------------------
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E:1984/4254
K:1985/372
T:06.02.1985

DAVA : TaRaflar araşındaki davanın ReyHanlı İcra Tetkik Mercii Hakimliğince görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 16.8.1984 tarih ve 18-33 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmis ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :

KARAR : Davacı üçüncü kişi elde edilecek pamuk mahsulünün % 35 kira bedeli karşılığında verilmek üzere tarlasını borçlu davalıya kiraladığını ileri sürerek pamuk mahsulunün % 35 miktarı üzerindeki haczin kaldırılmasını dava etmiştir.

Davalı alacaklı, haczedilen pamukta davacının bir hakkı ve alacağı bulunmadığını savunmuştur.

Mercii Hakimliğince istihkak davasının mülkiyet veya rehin hakkına dayanması gerektiği, icra bedeli için ayrıca dava açılabileceği, olayda davacının istihkak davası açmaya hakkı olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davacı vekili süresi içinde temyiz isteğinde bulunmuştur.

Mahsulü haczedilen pamuk tarlasını davacı tarafından davalı borçluya kiralandığı konusunda bir uyuşmazlık olmadığı gibi taraflar kira bedelinin pamuk olarak ödeneceğini duruşma sırasında kabul etmişlerdir. Olayda çözümlenmesi gereken husus bu maddi olgu karşısında davacının pamuk mahsulü üzerinde hapis hakkının mevcut olup olmadığı ve hapis hakkının istihkak davasına konu yapılamıyacağı noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği gibi hapis hakkı, alacaklının borçluda olan alacağı ödeninceye kadar borçluya ait malı elinde tutmak ve borç ödenmeyince de onu paraya çevirmek hakkıdır. Bunun için, iki alacak arasında bir bağın mevcut olması yeterlidir. (K.Tunçomağ, Türk Borçlar Hukuku 1976 cilt 1. sayfa 1207) alacaklının alacağını temina yönelik olmak üzere yasalarımızda kabul edilen çeşitli hapis hakları yanında kiralayanın yasal hapis hakkı önemli bir yer tutmaktadır. Bu cümleden olarak bir edim karşılıgında seminerlerden yararlanma kaydıyle bir eşyayı kullanmayı iceren ürun sozlesmeleri (Hasılat Kirası) ıçin, adi kira akitlerinde olduğu gibi, kiralayan yararına hapis hakkı tanınmış, B.K.'nun 281 inci maddesinde, işlemiş ve işleyecek olan bir kira için kiralayanın adi kirada olduğu gibi hapis hakkı bulunduğu açıkça belirtilmiştir.

Hapis hakkı sahibi dilediğinde icra memuruna başvurarak bu hakkının muhafazası için önlemler alınmasını isteyebilir. Bu takdirde icra memurunun deftere geçirdiği bu eşya için hapis hakkı sahibi, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip hakkını elde eder (İ.İ.K.'nun 270 inci md) görülüyor ki, takip hukuku açısından hapis hakkı rehin hakkı düzeyinde bir uygulamayı gerektirmekte ve böylece hapis hakkı sahibi bu malların satışı halinde satış bedeli üzerinden rehin haklarında oldugu gibi öncelikle (rüçhan) hakkına sahip olmaktadır. (B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku 1983 Sayfa 459) öte yandan, gerek doktrinde, gerekse yerleşmis Yargıtay İctihatlarında İ.İ.K.'nun 96 ncı maddesinin ilk fıkrasında sözü edilen (mulkiyet veya rehin) hakları sınırlı olmayıp, bır ornek (Emsal) olmak için gösterildiği sözbirliği içinde kabul edilen bir olgudur. Diğer bir deyimle, istihkak davası yalnız mülkiyet veya rehin hakkına değil, ayrıca diğer ayni ve kişisel haklara da dayandırılabilir. Örneğin irtifak ve intifa hakları (M.K.'nun 703 ve 711 maddeler) sükna hakkı (M.K.'nun 748 madde) üst hakkı (M.K.'nun 751 inci madde) mürur hakkı (M.K.'nun 753 üncü madde) mülkiyet muhafaza kaydına dayanan haklar ve olayımızda olduğu gibi sözleşmenin ya da yasadan kaynaklanan hapis hakları bu cümledendir. (Yargıtay Hukuk Genel kurulu 12.1.1966 gün ve E. 76, K.4. keza 15. Hukuk Dairesinin 4.12.1984 gün ve E. 1984/4341, K. 3765)

O halde, davacının yasadan kaynaklanan hapis hakkına dayanarak mahcuz pamuk mahsulü nedeniyle istihkak davası açmaya hakkı olduğu kabul edilmeli, işin esası incelenerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmelidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mercii hakimliği kararının davacı yararına BOZULMASINA, 6.2.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.