Mesajı Okuyun
Old 18-12-2008, 13:20   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan idealhukuk
Herkese merhaba;
Biz karşılıksız bir çeki icraya koyduk. Çek bize lehdar tarafından verilmişti.Bu takipte keşideci ve lehtar borçlu olmasına rağmen sadece keşideciye tebligat yapabildik. Daha sonra mal beyanında keşlideci bi yerden alacağı olduğunu beyan etti. biz de onun bu alacağını almasını bekledik. Bu süre içinde dosyamız takipsiz kaldi. 6 aylık zamanaşımı süresi geçti.Bi haber üzerine şirketin alacağını alacağını öğrendik ve takibi yeniledik. Takibe zamanaşımı itirazı yapıldı. Ve icra geri bırakıldı.biz de sebepsiz zenginleşmeye gidelim dedik. fakat ordada önümüze 1 yıl engeli çıktı. o süreyü de kaçırmıştık. yani şimdi hiç yolumuz kalmadı mı? Menfaatimiz korunmayacak mı?

İmzası inkar edilmeyen ancak zamanaşımına uğramış bir çek var olayda.

Bu bağlamda Yargıtay'ın yerleşmiş kararlarıyla çelişen bir yargıtay Kararı var, bu karar işinizi görebilir.Kararı bulup, ekleyeceğim.

KAZANCI YAYINLARI programında geçen ay olan bu kararı, konuşuz hoş sohbetler kısmında da ekleyip, konuşmuş ve çok hatalı olduğunu düşündüğümüzü söylemiştik. Konusuz hoş sohbetler bölümü dönemsel silindiği için eklediğim kararı bulamadığım gibi işin tuhafı bu kararı kaynağı olan "Kazancı yayınları programında da" bulamadım. Karar buharlaşmış. Belki de ben şu an bulamadım.

Şöyle diyordu ve oldukça ilginçti:

"Bir çek, çek vasfını kaybetse bile imzası inkar edilmediği sürece tutarı bakımından kesin delil sayılır ve talep edilebilir."

Böyle bir kararı ilk defa görüyordum. Mevcut Yargıtay kararlarından tamamen farklıydı. Yazılı delil başlangıcı yerine kesin delildir demesi çok yadırgadığımız bir husus olmuştu. Üzgünüm bulamadım şu an.

Bu kararı ararken yine ilginç başka bir karar buldum. İçeriğindeki bazı tespitler işinize yaraya bilir... Şimdilik onu ekliyorum:

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/6521
K. 2007/8674
T. 1.5.2007
• TAKİBİN KESİNLEŞMESİNDEN SONRAKİ DÖNEMDE İŞLEYECEK ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( TTK’nun 726/1. Maddesine Göre Hesaplanmayacağı )
• KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS TAKİP ( Takip Kesinleştiğine Göre Olayda Uygulanması Gereken 10 Yıllık Zamanaşımı Süresi Dolmadığından Mahkemece Zamanaşımı İtirazının Reddi Gereği )
• ZAMANAŞIMI İTİRAZI ( Kambiyo Senetlerine Mahsus Yol İle Yapılan Takip Kesinleştiğine Göre Olayda Uygulanması Gereken 10 Yıllık Zamanaşımı Süresi Dolmadığından Mahkemece Zamanaşımı İtirazının Reddi Gereği )
• ZAMANAŞIMINI TATİL EDEN SEBEPLERİN ORTADAN KALDIRILMASI ( Kaldırılmasından Sonra Bir Başka Deyişle Menfi Tespit Davasının Sonuçlanıp Kesinleşmesinden Sonra Yeni Bir Zamanaşımı Süresinin İşlemeye Başlayacağı )
2004/m.71/2
6762/m.1,662,692/5,708,726,730
818/m.125,132/son
ÖZET : Kambiyo senedi niteliği bulunmayan bu senet ile başlatılıp kesinleşen takipte İİK.nun 71/2 maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi TTK.nun 726/1. maddesine göre hesaplanmaz. Kambiyo senetlerine mahsus yol ile yapılan takip kesinleştiğine göre, olayda uygulanması gereken Borçlar Kanunu'nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından mahkemece zamanaşımı itirazının reddi yerine, kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

BK.nun 132/son maddesine göre; zamanaşımını tatil eden sebeplerin ortadan kaldırılmasından sonra, bir başka deyişle, menfi tesbit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlattığı takipte dayanak çek adı altındaki belgelerde, keşide yeri olarak ( K.Maraş ) belirlenmiştir. TTK.nun 692/5. maddesine göre, keşide yerinin gösterilmesi çekin şekil koşulu olup, aynı kanunun 708. maddesi gereğince ibraz süresi çekin keşide edildiği yere göre belli edileceğinden, keşide yerinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir. 14.12.1992 tarih ve 1991/1-1992/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere, kısaltılmış olarak yazılan keşide yerinin ( ANK-İST dışında ) yukarıda yazılı ilkeye uygun bulunmaması halinde takip dayanağı belgenin çek niteliğinde kabulü söz konusu olamaz. Bu durumda icra takibinin dayanağı belge, TTK.nun 692/5. maddesine göre keşide yeri unsurunu taşımadığı için çek vasfını taşımamaktadır. Kambiyo senedi niteliği bulunmayan bu senet ile başlatılıp kesinleşen takipte İİK.nun 71/2 maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi TTK.nun 726/1. maddesine göre hesaplanmaz. Kambiyo senetlerine mahsus yol ile yapılan takip kesinleştiğine göre, olayda uygulanması gereken Borçlar Kanunu'nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından mahkemece zamanaşımı itirazının reddi yerine, kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Kabule göre de; TTK.nun 730. maddesi yollamasıyla uygulanması gerekli aynı kanunun 662. maddesinde dava açılmasının zamanaşımını keseceği belirtilmiştir. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmiş, bu davanın kimin tarafında açılacak bir dava olduğu hususunda açıklık getirilmemiştir. Ancak borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını defi yolu ile ileri sürdüğü cihetle borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan davanın da bu nedenle zamanaşımım kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.1.1996 tarih 1996/12-654 esas 1996/805 karar sayılı ve HGK.nun 22.2.1984 tarih ve 1981/10-716 E. - 1984/141 K. sayılı kararları ile de aynı ilke kabul edilmiştir. TTK.nun 662. maddesinde zamanaşımının kesilmesi özel olarak düzenlenmiş iken, ( zamanaşımının durması ) ile ilgili bir hüküm mevcut değildir. TTK.nun 1. maddesinin yollaması ile Borçlar Kanununun zamanaşımının durmasına ilişkin hükümleri ve bu arada BK.nun 132. maddesi ticari senetler içinde uygulanacaktır. ( Prof Dr. Seza Reisoğlu, Çek, 1998 Baskı sahife:305 vd. ) ( Gönen Eriş, Çek Hukuku, 2003 Baskı sahife:291 )

BK.nun 132/son maddesine göre; zamanaşımını tatil eden sebeplerin ortadan kaldırılmasından sonra, bir başka deyişle, menfi tesbit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.

Somut olayda borçlunun 12.11.2001 tarihinde Kahramanmaraş 1.Asliye Hukuk Mahkemesine 2005/466-344 sayılı menfi tesbit davasının açıldığı, bu davada 19.07.2005 tarihinde karar verildiği ve kararın 05.10.2005 tarihinde kesinleşti, bu durumda 12.11.2001 ile 05.10.2005 tarihleri arasında zamanaşımı süresi işlemeyeceğinden Mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 01.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.