Mesajı Okuyun
Old 17-09-2019, 18:06   #9
Av. Suat

 
Varsayılan

Borca - temel ilişkiye - yönelik beyanda bulunmadığınız müddetçe ilamsız takiplere ilişkin menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklıda, yani davalıladır.

T.C.
Yargıtay
19. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/3766
Karar No:2015/14413
K. Tarihi:10.11.2015

MAHKEMESİ : Gediz Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/01/2015
NUMARASI : 2014/67-2015/5

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı şirket yetkilisi, davalı tarafından müvekkili aleyhine 24.884-TL bedelli bonoya dayalı olarak Gediz İcra Müdürlüğü' nün 2013/1445 sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu edilen belgenin incelenmesinde senet lehtarının ve senet borçlusunun aynı kişi olup, müvekkili şirket yetkilisi A..Ç.. tarafından imzalanmış olduğunu, lehtar ile keşidecinin aynı kişi olması nedeniyle bu belgenin bono vasfında olmadığı gibi, adi senet niteliğinin dahi bulunmadığını, ayrıca lehtar tarafından davalıya yapılmış bir cironun dolayısıyla bir temlik işleminin de olmadığını, davalının alacaklı sıfatının bulunmadığını beyanla, bononun konu edildiği icra takibi nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın yasal süresinde açılmadığını, bono ile ilgili geçersizlik iddialarının doğru olmadığını, bononun unsurlarının tam ve geçerli olduğunu, bir an için bononun geçerli olmadığı düşünülse dahi bu bonoya istinaden ilamsız takip yaptıklarını, en azından yazılı delil başlangıcı olduğunu, davacının imzasını inkar etmediğini, takibe itiraz da edilmediğini, davacı tarafından kötüniyetle bonodaki alacaklı ile borçlu hanelerinin aynı kişi adına bilerek doldurulmuş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, zira matbu bono şeklinde bastırıldığını, davacının müvekkiline daha fazla borcu bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, takip dayanağı bonoda keşideci ile lehtarın aynı kişi olduğu, TTK.nın 585. maddesine göre, poliçenin keşidecinin emrine yazılı olabileceği gibi bizzat keşideci üzerine veya bir üçüncü şahıs hesabına da keşide edilebileceği, ancak TTK.nın 690. maddesi, aynı yasanın 585.maddesine yollama yapmadığından anılan maddenin bonolarda uygulanamayacağı, kendi emrine bono tanzim edilemeyeceği, takip dayanağı belge bono niteliğinde olmadığından, alacaklının anılan senede dayanarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapamayacağı, ne var ki davalının genel haciz yoluyla takip yaptığı, bonodaki imzaların davacı tarafça inkar edilmediği, bononun ciro yoluyla alacaklı davalıya geçtiği, imzası inkar edilmeyen bononun yazılı delil başlangıcı olduğu, HMK.nın 202. maddesi uyarınca dinlenen, tanık beyanlarının ve dosyaya ibraz edilen faturaların birlikte incelenmesinde, davalı şirketin davacıya buğday sattığı, davacı şirket yetkilisi tarafından bakiye borç için dava konusu bononun imzalanarak davalı şirkete verildiği, davacının 05/03/2014 havale tarihli dilekçesiyle bildirdiği teminat senedi iddiasını da ispat edemediği gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ilamsız icra takibine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı, aleyhine başlatılan icra takibinde dava konusu belgenin senet mahiyetinde olmadığını iddia etmiştir. İcra takibine konu senette alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmiş olması nedeniyle kambiyo senedi mahiyeti kalmamıştır, ayrıca yazılı delil başlangıcı da sayılamaz. Ancak davacı, 08.10.2014 havale tarihli dilekçesinde borçlu olduğunu kabul ederek, ödemelerinden ve mal iadelerinden sonra 5.187-TL borcu kaldığını bildirmiştir. Bu durumda, ilamsız icra takibinde ispat yükü alacaklıda olmasına rağmen, borçlu davacı ispat yükünü üzerine almış sayılacaktır. Mahkemece davacıya ödemeleri konusunda delilleri varsa, bunları sunması için süre tanınıp, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.