Mesajı Okuyun
Old 22-09-2007, 07:39   #63
kasvetlim

 
Varsayılan

...sanırım güzel bir ''sinerji'' oloşturmuşsunuz. farklı fikirleri çarpıştırarark ortaya yep yeni argümanlar sürmüşsünüz. paradokslar eleştirilmiş yer yer ama bunlar diyalektiğin vazgeçilmezleridir bence. çelişki yaşamadıkça içinden çıkmak için uğraşmayız çünkü kargaşanın. hedefe varmak için yol almak, yol almak için koşmak, yıpranmak ve uğraş vermek gerekir.
Felsefeye öznel bir tanım getirecek olursak; aslında felsefe yüksek bir dağın zirvesine çıkmak gibidir... elbette bu tırmanış oldukça meşakkatlidir. ancak bunu yapmamız için kendi dürtülerimizden başka hiçbir şey bizi zorlamaz bunu yapmaya. bu tırmanışta amaç KESİNLİKLE ZİRVEYE ULAŞMAK DEĞİLDİR.amaç o tırmanıştan aldığımız hazdır; tatmindir. tırmanırken dağın eteklerinde gördüğümüz kardelenlerdir belki de; belki de tırmanırken vücudumuzda değişen oksijen miktarının bizdeki yansımalarını hissediştir. merak etmek de bunun kilit noktasıdır. sürekli bir öğrenme arzusu içerisinde olan insanoğlu da geçmişten beri bunu özelliğini kullanmış ve merak ettiği şeylere kafa yormuştur. neticede FELSEFE doğmuştur.

insan halk edildikten ya da doğada var olduktan sonra belli davranış kalıpları içerisine girmiştir.sürekli merak etmiştir. buna programlanmış gibi kim bilir... içgüdüsel gelişim evresinde yaşamak için öldürmenin gerektiğini öğrenmiştir düşünürken... bu fikir üzerine teoriler geliştirilmiştir hep, 'GÜÇLÜ OLAN KALIR, ZAYIF OLAN GİDER' vb. yani ilk varoluştan beri belli mücadeleler içine girmiştir. HEPSİNE SAHİP OLMAK İSTEMİŞTİR çünkü egosu tarafından yönlendirilmiştir.
bu düşünce onu diğerlerine ve onların alanına tecavüze sürüklemiştir. aslında psikanalist bir söylemle her insanın içinde biraz vardır bu duygu bastırılmayı veya tetiklenmeyi bekleyen cinsten...

sonuçta bu düşünceler insanlar arası ilişkileri düzenleyen mekanizmanın-HUKUK'UN-temelini araştırmaya zorlamıştır bireyleri, psikolojik analizler yaptırmıştır. ve bu uğurda sürekli yeni fikirler üretilmiştir.neticede İNSAN DÜŞÜNDÜKÇE VAR OLDUĞUNU ANLAMIŞTIR descartes misali

ÖLDÜRMEYECEKSİN! VE ÇALMAYACAKSIN! bir BİLGİ den ziyade bir TELKİN veya bir ÖNERME olarak değerlendirilmelidir kanatimce ve bu telkinler insanlarda aktif hale gelen potansiyel kötü karakterin yansımalarıdır. toplumun İYİ olarak nitelendirdiği karakterler bu karakteri bastırıp ( din, ahlak vb mekanizmalarla direktifleriyle...) alternatif üreten karakterlerdir.

Sonuçta şu bir gerçektir ki: hukuk her daim sosyal olgular ışığında gelişir ve değişir ancak bu gelişim ve değişim için de sorgulamak gerekir mevcut değerleri. sorgulamak için de en büyük araç FELSEFE dir kuşkusuz ve hukuk gelişim için felsefeye muhtaçtır. değerli site arkadaşlarımdan da benim tek beklentim bir hukukçu gözüyle her şeyi SORGULAYIN.

KANUNLARIN GÜCÜ ADINA... saygılarımla...