Mesajı Okuyun
Old 05-12-2006, 22:49   #5
kağanulaş

 
Varsayılan

Ben yanlış anlamadı isem taraflar arasındaki akdi ilişkinin kurulup kurulmaması ya da malların teslim edilip edilmemesi noktasında bir ihtilaf bulunmamakta. Sayın uskudarli80 ticari ilişkinin tarafların kabulünde olduğunu ve bu ilişki nedeniyle ödemeler yapıldığını, bunların da makbuzunun bulunduğunu belirtmiş. Dolayısıyla artık ihtilaf ilişkinin içeriğine ilişkin. Bu nedenle ben aktarılan olayda hâlâ esaslı noktanın fatura olduğunu düşünüyorum. Fatura tek başına taraflar arasındaki ilişkiyi ispat etmemekte ancak inkar edilmeyen bir ticari ilişki olduğunu göre ve fatura da gösterilen malların adedi ve fiyatına matuf olduğuna göre faturaya itiraz edilip edilmediği bilinmelidir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/10186
K. 2001/10810
T. 13.12.2001
DAVA : Dava dilekçesinde 160.000.000 lira alacak için takibe vaki itirazıp iptali, % 40 inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

KARAR : Davacı şirket vekili, veresiye satılan giyim eşyası alımına ilişkin faturanın davalıya tebliği ile itiraz edilmemekle içeriği ve alışveriş kabul edilmiş olmasına rağmen, tahsili için başlatılan takibe itiraz üzerine icra takibinin durduğunu beyanla takibe vaki itirazın iptali, takibin devamı, % 40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, herhangi bir mal alışverişi olmadığını, faturanın tebliğ edilmediğini savunarak davanın reddini dilemiş, mahkemece akdi ilişki ispat edilemediğinden davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Kanun aksini emretmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispat ile yükümlüdür (MK.mad.6).

Davalı, akdi ilişkiyi ve dava konusu malların kendisine teslim edildiğini inkar ettiğine göre, akdi ilişkiyi ve malların teslim edildiğini ispat yükümlülüğü davacıya aittir.

Davalı tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini bildirdiğinden ötürü ve alacak miktarına göre de alacağın HUMK.nun 288. maddesinde belirtildiği şekilde senetle ispatı zorunludur.

Davacı-satıcı fatura deliline dayanmış ise de; fatura tek başına ispata yeterli delil kabul edilemediğinden, faturada yazılı malların alıcıya teslim edildiği, bu teslimin borç doğurucu sözleşmesel hukuki bir ilişki sonucu olduğu, faturanın da bu ilişki sonucu düzenlenmiş olduğunun genel ispat kurallarına göre (yemin teklifi dahil) kanıtlanması gerekir (TTK.mad.23). Çünkü tebliğ edilen faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması hali, faturada yazılı malın alıcıya teslim edildiğini göstermez, bu sadece malın fiyat ve adedi yönünden içeriğini kabul anlamına gelir.
O halde, mahkemece davacının delil dilekçesinde sair yasal delil demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğu gözetilerek, davacının davalıya yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılarak olaşacak sonuca uygun şekilde karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.12.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.