Mesajı Okuyun
Old 19-06-2018, 14:14   #16
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan Ara karardan rücu talebi

Alıntı:
Yazan avmhy
Dun durusmada uzerinde uzlastigimiz sekilde beyanda bulunmama ragmen talebim red edildi. Hakime hanim soyle bir aciklama yapti. Avukat kisi ici n bu aciklikta kesin sure verilmesine gerek yokmuş. Yargitay da bu sekilde dusunuyormus. Benim sahsi fikrim davayi uzatmaya yonelik bir acik bir emare yok ise kesin sure hakkikatin ortaya cikmasina fayda saglamamaktadir. Yeri geliyor uc celse bes celse bosune gidip geldigimiz oluyor durusmalara. Bilirkisilerden kurumlardan hakimlerden kaynakli davalar uzuyor. Hal boyle iken usul kurallarinin hak arayan aleyhine kullanilmasi adil degil.


Sayın avmhy;
Yargılamanın daha fazla uzamaması için, aşağıdaki kararları sunarak ara karardan rücu istemenizi öneririm; yoksa dosyanın bozulması yüksek ihtimal;



Kesin süreye ilişkin hükümlerin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında delil avansının hangi işlemler için ve ne miktarda ödeneceği kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile yapılacak işlemler için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
16. Hukuk Dairesi 2017/4345 E. , 2017/6516 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli 123 ada 139, 141 ada 41, 42, 43 ve 143 ada 12 parsel sayılı 3.710.94, 18.233.83, 12.960.69, 14.977.26 ve 6.723,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına dayanarak tapu iptal ve tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davanın, gider avansının verilen kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle HMK’nın 114 ve 120. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Gider avansı uygulaması, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK ile usul hukukumuza girmiştir. Hal böyle olunca 1086 sayılı HUMK'nın yürürlüğü döneminde usul hukukumuzda yer almayan gider avansına ilişkin düzenlemenin, yeni usul kanunumuzun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihi itibariyle tahkikat aşamasına geçilmiş dosyalar bakımından uygulanma olanağı yoktur. HGK'nın 12.12.2012 tarih 2012/9-1170-1172 Esas ve Karar sayılı kararında da, uyuşmazlığa konu davanın 1086 sayılı HUMK'nın zamanında açılmış ve tahkikat aşamasına geçilmiş bulunması halinde gider avansı istenemeyeceği; koşullarının bulunması halinde sadece HMK'nın 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği belirtilmiştir. Öncelikle gider avansı ve delil avansının amacı, hangi durumda istenileceği ve süresinde yerine getirilmemesinin müeyyidesinin ne olduğu hususlarına kısaca değinmekte fayda vardır. Gider avansı, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-g maddesinde “dava şartı” olarak düzenlenmiş olup, 120. maddesinde ise eksik gider avansının tamamlanmasından söz edilmiştir. Gider avansı, yargılamanın devamı süresinde muhtemel giderlerin önceden karşılanması ve yargılamanın uzamasına yol açılmaması amacıyla yapılan bir düzenlemedir. Gider avansına ve eksik gider avansının tamamlanmasına karar verilebilmesi için, herhangi bir delilin toplanmasına karar verilmiş olmasına gerek yoktur. Gider avansının dava açarken yatırılmamış olması halinde Yasa'nın 115. maddesi; eksik gider avansının tamamlanmaması halinde ise Yasa'nın 120/2. maddesi uyarınca tarafa iki hafta kesin süre verilir. Kesin süre verilirken, hangi
madde uyarınca verildiği, istenen avansın “gider avansı” ya da “eksik gider avansı” ve müeyyidesinin ise “davanın usulden reddine karar verilmesi” olduğu kararda yer almalı ve ihtar bu çerçevede yapılmalıdır. Delil avansı ise; somutlaştırılmış, toplanmasına karar verilmiş bir delilin toplanması için gerekli olan masraflardır. Delil avansı hususunda kesin süre verilebilmesi için, delilin toplanmasına karar verilmek suretiyle toplanacak delilin somutlaştırılmış olması (örneğin keşif tarihinin ve keşfin nasıl yapılacağının ara kararda yer alması) ve dosyanın öngörülen delil için gerekli ön hazırlığı içermiş olması (örneğin keşif kararı verilecekse, keşifte uygulanacak ve uygulanması gereken tüm bilgi ve belgelerin toplanmış olması) gerekir. Ayrıca delil avansının, ispat külfeti kendisine düşen taraftan istenebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Verilecek kesin süreye ilişkin ara kararda, masraf farklı kalemlerin toplamından oluşacaksa her bir kalemin nelerden ibaret bulunduğu, istenen avansın 6100 sayılı HMK’nın 324. maddesi uyarınca istenen delil avansı ve müeyyidesinin ise “o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmak” olduğu hususlarının yer alması; ihtarların da buna uygun yapılması zorunludur. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; gerek 6100 sayılı HMK'nın 120 maddesi, gerekse; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 45. maddesindeki düzenlemelere göre; tarifede sayılan gider avanslarının dava dilekçesi ile davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gereken gider olması nedeni ile dava dilekçesinde tanık, bilirkişi ve keşif deliline dayanmış olan davacı taraf yönünden HMK’nun 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Uygulanacak yasa hükmü 6100 sayılı HMK'nın 324. maddesidir. Bu nedenle; 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu 01.10.2011 tarihinden önceki dönemde açılan bu dava için yapılacak masraflar nedeniyle istenilecek giderlerin delil avansı kabul edilip, HMK’nın 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekir. Diğer yönden kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir. Kesin süreye ilişkin hükümlerin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında delil avansının hangi işlemler için ve ne miktarda ödeneceği kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile yapılacak işlemler için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece 18.01.2012 tarihli duruşmada, belirtilen ilkelere uygun bir ara karar kurulmamış, delil avansının hangi işlemler için ve ne miktarda istendiği açıkça belirtilmemiştir. Yargılamanın geldiği aşama göz önünde bulundurularak sadece HMK’nın 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak yazılı şekilde gider avansı istenmesi yerinde olmadığı gibi yöntemince belirlenmeyen kesin süreye uyulmaması nedeni ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması da isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ***********

4. Hukuk Dairesi 2016/15642 E. , 2017/161 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 30/03/2009 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 16/04/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 24/03/2006 tarihinde açma ve faydalanma kapsamında tutulan suç tutanağına göre oluşan 2.149,28 TL zararın tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bilirkişi ücretinin kesin sürede yatırılmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
01/10/2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 120. maddesi “Davacı, yargılama harçları ile her yı çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir” hükmünü içermektedir. Bu maddede öngörülen gider avansı, HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartları arasında yer almaktadır. Dava şartlarının eksik olması ve tamamlanmaması durumunda ise, aynı Yasa'nın 115. maddesi uyarınca usulden ret kararı verilmesi öngörülmüştür.
HMK'nın 448. maddesi uyarınca, yasa hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanması gerekir. Eldeki dava, HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığından, gider avansına ilişkin HMK'nın 120. maddesi ile yerine getirilmemesinin sonuçlarını düzenleyen HMK'nın 115. maddesi burada uygulanamaz.
Eldeki dosyada, davanın açıldığı tarihteki kanun hükümleri uyarınca, harç ve masrafı alındıktan sonra esasa kaydedilerek karar gününe kadar yargılamasının yapıldığı, mahkemece delillerin büyük bir kısmının toplandığı anlaşılmaktadır. Bu aşamadan sonra ancak HMK’nın 324. maddesinde öngörülen delil avansı istenebilir. Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin delil avansı içinde değerlendirilmesi, bu avansın da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Delil avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması davanın usülden reddine neden teşkil etmez. Taraf belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılır.
Mahkemece, 03/03/2015 tarihli celsede davacı vekili hazır bulunduğu halde ara kararla, davacı tarafa keşif giderleri için ihtaratlı tebligat çıkartılmasına karar verilmiş, ihtaratta ''keşif giderinin verilen iki haftalık kesin süre içerinde yatırılmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği'' şeklinde usül ve yasaya uygun olmayan biçimde şerh düşülmesi doğru olmamıştır.
Şu durumda, davacıya delil avansını yatırması için HMK'nın 324. maddesine uygun ihtaratlı kesin süre verilmesi, ihtaratın gereğinin yerine getirilmemesinin yasal sonuçlarının da hatırlatılması ile yeni bir meşruhatlı tebligat yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının öteki temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 12/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ***********