Mesajı Okuyun
Old 01-02-2014, 14:42   #1
Gemici

 
Varsayılan Hukuk ve Sınırlar

Hukuk ve Sınırlar

Haddini bil!
Çizmeyi aşma, çizmeden yukarı çıkma!
Çok ileri gittin, dur durduğun yerde!
Uzatma artık!
Belden aşağı vurma!
Edebini bil, edepsizlik etme!
Otur kıçının üstüne!
Senin sonun iyi değil!

Her şeyin bir sonu vardır,
Her şeyin sonu ölüm,
Herşeyin bir başı bir sonu vardır.
"her son da bir başlangıçtır"(İtü Sözlükten)

Yukarıya alıntıladığım emirler, ricalar ve tanımlamalar bize sınırlarımızı belirtir; sınırlarımızın nerede başalyıp nerede bittiğini gösterirler. Çizmeyi, daha doğrusu sınırı aşmamamızı sert veya nazik biçimde hatırlatırlar.

Farkında olalım veya olmayalım, sınırlar dünyayı ve yaşamımızı belirleyen önemli etmenlerdir. Sınırlar iki veya daha fazla şeyi birbirinden ayırır bu şeyler arasına bir ayırım çizgisi çeker. Sınrıların içinde kalanlarla, sınırların dışında kalanlar değişik kimliklere ve özellilere sahiptirler. Sınır onları birbirinden ayırır, onlara başka bir kimlik belirler. İnsanların kimlikleri ve nereye dahil oldukları kendisini sınırlarla belirler. Sınırın içinde olanlar kendilerini sınırın dışında olanlara karşı korur. Sınırın koruyuculuk görevi vardır.

Sınırın, ya da eski deyim ile hudutun en belirgin örneğini devletler arasında, devletlerin hükümranlık bölgelerini birbirinden ayırmak için konulan sınırlarda görürüz. Bir devletin sınırlarının bittiği yerde diğer devletin sınırları başlar. Belirli durumlarda bu iki sınır arasında bir tampon bölge, devletlerin hiçbirine ait olmayan bir bölge bulunabilir. Hiçbir devlete ait olmayan bu bölge bir devletin sınrılarınına dahil olmadığı gibi, diğer devletin de sınırlarına dahil değildir. Sınır dışı olan bu bölgenin sınırları komşu olduğu diğer devletlerin sınırlarıdır.

Devletlerin hükümranlık alanlarını diğer devletlerin hükümranlık alanlarından ayıran sınırlar genelde dağlar, vadiler, nehirler ve çöller gibi tabii sınırılar olabileceği gibi insanlar tarafınden çekilmiş duvarlar, setler ve tel örgüler de olabilir. Dağlar, vadiler ve nehirler aslında kendiliklerinden tabii olarak sınır değildirler, insanlar tarafından sınır olarak belirlenirler. Sınırları sınır yapan insandır bir yerde. Hayvanlar ve bitkiler için tabii devlet sınırlarının bir önemi yoktur aslında. Sınırın bu tarafı ve öteki tarafı onlar için birdir aslında. Devlet sınırlarına bakmadan yaşamlarını sürdürürler.

Sınırlar devlet sınırları ile sınırlandırılmış değildir elbette. Toplum yaşamı, din, kültür, örf ve adet, mantık, teknik gelişme ve biyolojik yapının getirdiği sınırlarda vardır. Hukuk devletlerinde toplum yaşamının en başta gelen sınırlarından bir tanesi hukukun getirdiği sınırladır. Hukukun getirdiği sınırlara kim hangi ölçüde uyuyor?
Hukukun getirdiği sınırları diğerlerine ‘hadd’lerini bildirmek için mi kullanıyoruz dersiniz?

Kendi kendimize ve düşüncelerimize getirdiğimiz sınırlar var mı acaba? Hukuki yada hukuk hakkındaki düşüncemiz bu sınırlardan ne derece etkileniyor? Ayrıca: düşüncelerimizi ve dünya görüşümüzü hukuk ne ölçüde etkiliyor veya sınırlandırıyor?


Saygılarımla