Mesajı Okuyun
Old 05-05-2004, 14:58   #1
devran

 
Varsayılan İnsani Duygular?

İnsani duygular?

Tabii ki insanları anlamak kolay değil...
Bazen en saf, en insani duyguların altından en zavallı çarpıklıklar, ikiyüzlülükler çıkabiliyor.
Amerika ve İngiltere gibi ‘uygarlığın bekçisi’ olmak iddiasını taşıyan ülkeler ‘demokrasi ve özgürlük’ adına bir ülkeye gidip orada tutukladıkları insanlara en sefil, en aşağılık işkenceleri uygulayabiliyor.
Kendi halkının parçası olan askerinin ruhu böylesine kirlenmiş olan bir toplum, bu kirliliği sadece birkaç askerin sırtına yükleyip kenara çekilebilir mi?
Ülkesinde en yüce değerleri yaşatabilmek için uğraşan bu toplumlar bu tür bir çürümeyi nasıl içlerinde besleyebildiler, bunu ‘demokrasinin’ ardına nasıl sakladılar?
‘Demokrasi ve özgürlük’ sloganlarının altında bu vahşet nasıl boy attı?
Ya Iraklılar?
Ülkelerine gelen ‘yabancı’ askerlere karşı ‘özgürlüklerini’ savunan, bu özgürlük için ölmeyi ve öldürmeyi göze alan bu insanlar neden yirmi beş yıl Saddam’ın işkencelerine sessizce katlandılar?
Önemli olan zulüm görmek mi yoksa zulmü ‘kendi ırkından olmayanlardan’ görmek mi?
Ezilip horlanmaya karşı çıkan yücelik ve cesaret, bunları yapan kendi ırkından olunca neden öylesine boynu eğik oluyor?
Amerikalılarla İngilizlere karşı dövüşen Iraklıları cesaretlerinden dolayı alkışlamak mı yoksa yirmi beş yıl kendi diktatörlerine sessizce boyun eğdikleri için aşağılamak mı gerekiyor?
Amerikalılarla dövüşen Iraklıların, Amerikalılar adına kentlerine gelen bir Iraklı generali alkışlamasına ne isim takacağız?
‘Bana ancak benim ırkımdan olan işkence yapabilir’ diyen zavallı bir milliyetçilik mi bu?
Peki ya biz Türkler?
Amerikalı ve İngiliz askerlerin Iraklı tutuklulara yaptığı işkencelerin fotoğraflarını gördüğünde isyan eden bizler?
Bu insanca tepkimiz, bu haksızlığa başkaldıran adalet anlayışımız, işkenceyi lanetleyen bu öfkemiz, bizim vicdan sahibi olduğumuzu mu yoksa ikiyüzlülüğümüzü mü gösteriyor?
Eğer bu işkenceleri yapanlar bizim askerlerimiz olsa bu resimleri yayınlar mıydık?
İşkenceyi bizim askerlerimiz ‘teroristlere’ yapsaydı buna bu kadar öfke duyar mıydık?
İşkenceye mi karşıyız yoksa sadece ‘başkalarının’ yaptığı işkenceye mi karşıyız?
Neden Diyarbakır hapishanesinde yaşanan işkencelere, insanlık dışı davranışlara ses çıkarmadık?
Neden o hapishanede yaşayanların insanlık hakkını korumadık?
Neden vicdanımız o zaman öyle sustu?
Hapishanelere ‘vinçlerle’ duvarları yıkarak girip oradaki mahkumların kolunu bacağını koparan ‘operasyonlar’ niye vicdanımızı harekete geçirmedi?
Niye öfkelenmedik?
Bu insani duygularımız yok muydu o zaman?
Ne yazık, en haklı başkaldırışlar bile altında utanç verici ikiyüzlülükler taşıyabiliyor bazen.
Vicdanımız, zulmü yapanın ‘kimliğine’ göre harekete geçiyor.
Kendi vatandaşına rikkatle yaklaşan İngiliz asker Iraklı’yı görünce bir canavara dönüşüyor, Amerikan askerine karşı dövüşen Iraklı, Saddam’ı ya da onun generalini görünce her türlü zulme razı oluyor, Amerikan askerlerinin Irak hapishanelerinde yaptıklarına isyan eden Türkler, Diyarbakır hapishanesinde yapılanlara gözlerini kapıyor?
İnsanlar ‘milliyetçilik’ denen bu çirkin hastalıktan kurtulamadıkları sürece vicdanlarını bile saf ve temiz tutamayacaklar.
O vicdan, ikiyüzlü bir bilincin yönetiminde bazen canlanıp bazen ölecek....

AHMET ALTAN
3 Mayıs 2004, Pazartesi