Mesajı Okuyun
Old 19-04-2007, 18:52   #54
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Feminist Literatür“de Lilith

Çalışma Grubu Üyemiz Sn.Gemicinin konu ile ilgili yazısını izni ile alana aktarıyorum.


Alıntı:
Bebekleri öldüren ve şeytanla özdeşleştirilen bir efsanevi kişiliğin ilk feminist olarak tanımlanması; nasıl söyleyeyim, beni şaşkınlıklar içerisinde bıraktı. Öncelikle bunu söylemek isterim.

Dolayısıyla; bana sorarsanız; birileri feministleri tongaya düşürmeye çalışmış.

Bula bula bir putu mu buldunuz?
Ama olmayan biri için başkalarının inançlarını sarsmaya, gerçek veya sanal birilerini putlaştırmaya lütfen bir son verin. Görüşleriniz ilkçağdan kalma bir puta ihtiyaç duyacak kadar dayanaksız mı yani? O dayanakları siz bulamıyorsanız, az sabredin, bulan birileri çıkar; yapmayın.

Alıntı:
kutsal kitaplarda Adem a.s. ilgili herşey açıktır.sonradan birşeyler uydurup ve onuda birşeylerin başlangıcı yapmak doğru olmasa gerek.insanların inancıyla ilgili konuların tartışılması pekde hoş olmasa gerek.ayrıca bebek katili birisi feminizmin ilk temsilcisiyse o zaman feministlerin hepsini öyle görmemiz gerek diye bir netice çıkar buradan. pek hoşunuza gideceğini saymam bu düşüncenin

1. Hem Hıristiyanlık’te hem de Musevilik’te var olan ve üzerinde tartışılan bir konu Lilith Efsanesi. Hıristiyanlar ve Museviler kendi kutsal kitaplarında var olan bir efsane üzerinde tartışıyorken, bizim bu konu üzerinde tartışmıyalım onların inançlarına saygısızlık olur dememiz garip bir tutum. Lilith efsanesi sonradan çıkarılmş birşey de değildir, tam tersine önceleri kutsal kitaplarda yer alan Lilith, sonradan bu kitaplardan çıkarılmıştır; Feministlerin ifadesine göre ‚hakim olan erkek zihniyeti’ tarafından.

2. Lilith mitolojik bir kahraman. Mitolojik kahramanların yaptıklarını ve yapmadıklarını ancak Mitolojinin tarihsel ve günümüzdeki işlevini göz önünde bulundurularak değerlendirmek gerekirken, mitolojik bir kahramana ‚Çocuk Katili’ damgasını vurmak ve tartışmaya katılanlara öğüt vermek, başkalarının düşüncesini hiçe saymaktır. (Zaman bulabilirsem Mitolojinin çağdaş yaşamdaki etkisini belirten bir mesaj yazmayı düşünüyorum)

3. Aynı görüş ‚Görüşleriniz ilkçağdan kalma bir puta ihtiyaç duyacak kadar dayanaksız mı yani?, cümlesi için de geçerli. Putlaştırma herhangi bir kişiye veya herhangi bir şeye körü körüne inanmak ve onu kutsamak anlamında anlaşılacaksa, Lilith’i kendisine sembol olarak kabul eden ‚Feminizm’ körü körüne bir şeye inanıyor anlamına gelir ki, kabul edilebilinir bir sonuç değil bence.

Feminist Literatür’de Lilith Efsanesi:

Lilith’in Mitolojideki yeri konusunda forumda değişik fikirler öne sürüldü. Benim yazacaklarım bir yerde bu yazılanların tekrarı olacak. Tekrarda efsanenin feminist literatürde nasıl yorumlandığını ön plana almaya çalışacağım.

Lilith ismi bazılarına göre Arapça’daki Leila/Laila kökünden gelme ve gece anlamına geliyor. Diğer bir görüşe göre Babilce’deki Lilitu kökünden gelen bir isim ve ‚Rüzgarın Ruhu’ anlamına geliyor. Milattan 1950 sene önceki bir Sümer rölyefinde Ölüm Tanrısı Lilith ‚Baykuş Tanrısı’ olarak tasvir edilmiştir. Hıristiyanlık efsanelerine göre Baykuş Tanrıya itaatsizliğin sembolü olarak kabul edilir.

Efsaneye göre Tanrı Adem ve Lilith’i toprağın tozundan yarattı ve onlara yaşam nefesini üfledi. İkisi eşit olarak yaratılmışlardı. Adem bu eşitliğe rağmen Lilith’in kendisine itaat etmesini istedi. Bunu kabul etmeyen Lilith Tanrının ağıza alınması yasak olan ismini söyledi ve uçup gitti. Diğer bir görüşe göre Adem’in birleşme sırasında bağışlayan/veren Gök olarak üstte olmayı istemesini Lilith allta olan ve alan/kabul eden Yer olarak kabul etmedi ve ‚neden allta olayım, her ikimizde Yer’den yaratılmadık mı, ikimiz aynı değerde değilmiyiz?’ diyerek itiraz etti. Adem isteğinde direndi. Ademle başa çıkamıyacağını anlayınca Tanrı’nın söylenmesi yasak olan ismini söyledi ve uçup gitti.

Adem Tanrı’ya dönerek ‚Bana verdiğin kadın beni terk etti’ dedi. Bunun üzerine Tanrı Lilith’e üç melek gönderdi. Melekler Lilith’e ‚Tanrı geri dönmeni buyurdu, dönersen iyi, yok eğer dönmezsen Tanrı sana günde 100 çocuğun senin elinden ölmesi cezasını verecek’ dediler. Diğer bir deyişe göre melekler: ‚Tanrı ceza olarak günde 100 çocuğunu öldürecek’ dediler. Lilith geri dönmeyi kabul etmedi ve Kızıl Deniz kıyısına yerleşerek bir cinle birleşti. Tanrı ceza olarak günde Lilith’in 100 çocuğunu öldürdü. Çılgına dönen Lilith buna karşılık olarak kendisi günde 100 çocuk öldürdü.

Lilith’in yerine Tanrı Adem’in yanından(Buradaki Yan’ı kavramı sonradan yanlış olarak Kaburga’sı olarak anlaşılmıştır bazılarına göre) Havva’yı yarattı.

Adem ve Havva ilk zamanlarda birbirileri ile mutlu bir yaşam sürdüler. Zamanla Havva içinde tatmin edilmemiş duygular ve geliştirilmemiş yetenekler keşfetmeye başladı. Adem’se kendisine uyum sağlayan Havva’dan bıkmaya ve Lilith’i hayal etmeye başladı. Günün birinde Lilith’i görebilirim düşüncesiyle Cennetin duvarından dışarıya bakan Adem Lilith’i Tevrat’ı incelerken gördü. Buradaki Tevrat kağıt üzerine yazılmış Tevrat değil, siyah ateşle beyaz ateş üzerine yazılmış Tanrının Diz’i üzerindeki Kadim Tevrat’tır. Aynı Tevrat’ı Adem’de arada sırada incelemkte ve öğrendiklerini Havva’ya anlatmaktadır. Adem’in kendisi ile birlikte Tevrat’ı inceliyeceğini düşünen Lilith sevinir. Lilith’i ikinci karısı olarak yanına almayı düşünen Adem, Lilith’in en azından kendisi kadar bildiğini görünce Havva’ya geri döner. Lilith’i elde edemiyen adem devamlı olarak onun hayalini kurar. Havva’ya Lilith’in geceleri rüyalarına girdiğini ve onun bir şeytan olduğunu, şeytanlarla işbirliği yaptığını anlatır.

Şeytan’sa tam tersine kuvvetli ve kendisine güvenen Lilith’le değil uyum sağlamış ve canı sıkılan Havva ile ilgilenmekte ve Adem’le Havva’nın Cennet’ten kovulması planlarını kurmaktadır.

Museviliğin kutsal metinlerinden yola çıkarak Lilith efsanesini feminist açıdan değerlendiren Marianne Wallach-Faller kadınların erkeklere karşı zayıflığını Havva zihniyetine dayandırmaktadır.

Wallach-Faller’e göre hikayenin devamı şöyle. Yalnızlıktan canı sıkılan Lilith’in Cennetin duvarlarını aşarak insanlara katılmak isteme çabaları Adem’in Havva’nın yardımı ile duvarı daha da sağlamlaştırması ile başarısızlıkla sona erer. Havva bu arada Lilith’i görür ve onunla kendisi arasında bir fark olmadığını tesbit eder. Lilith’in yakınlaşma çabalarına cevap vermez. Havva burada Şeytan’ın ve Adem’in Lilith hakkında söylediklerinin doğru olmadıklarını öğrenme şansını elinden kaçırmış olur. Havva bu şansı kullanmış olsaydı, kadın ve erkeğin birbirine eşit olduğunu göz önünde bulunduran ilk yaratılış planı, Ademle Lilith’in yaratıldığı ilk plan, gerçekleşmiş olurdu.

Havva birgün Cennet’te gezerken Ademle birlikte diktikleri bir elma ağacı görür. Dalları Cennt’ten dışarı sarkan ağacın üzerine çıktığında Lilith’i görür. Lilith Havva ile konuşmak için bu anı beklemektedir. Lilith’e bir kız kardeş gibi yaklaşacağı yerde Havva Adem’le Şeytan’ın kendisine Lilith hakkında söyledikleri tüm kötülükleri sayar döker ve ona küfr eder. Lilith’in bir egoist olduğunu, Adem’le beraber güzel günleri bekliyeceğine ona başkaldırıp kendi mutluluğunu kendisinin bozduğunu söyler. Bunun üzerine Lilith dönüp oradan uzaklaşır.

Lilith o günden beri her yıl yaratılışın doğum günü olan ‚Rosch Haschana’, günü ve barış günü olan ‚Jom Kippur’ günü Adem’le Havva’nın gelmesini bekler, kadınla erkeğin eşit olduğu ilk yaradılış planının gerçekleşmesi için.

Sadece kadınların ve erkeklerin değil, yeryüzündeki tüm insanların eşit olduklar günün gelmesini hepimiz bekliyoruz bence. Ama sadece beklemekle olmuyor!

Saygılarımla