Mesajı Okuyun
Old 04-11-2003, 20:52   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

TCK 78 m.de"....kanunda suç teşkil eden diğer bir
fiil daha irtikab eylediği takdirde mezkür fiiller kanunen o suçu tertib eden anasırdan(unsur) veya suçun esbabı müşeddedesinden(ağırlaştırıcı sebep) sayılmazsa .... ayrı bir suç teşkil eder ve gerçek içtima uygulanır demektedir.

Buna göre eğer cebir bir suçun unsuru ve ya ağırlatıcı sebebi değilse ayrıca müessir fiil olarak cezalandırılacaktır.
Örneğin cebir yağma(gasp) suçunun unsurudur.hırsızlık suçunu cebren işleyen kişi hırsızlık + müessir fiilden değil gasp suçundan ceza görür.

Diğer bir örnekte cebir mesken masuniyetini ihlal suçunda ağırlaştırıcı sebep (192/2) olduğundan ayrıca ceza verilmez, haneye tecavüz suçundan dolayı ceza arttırılır.Şahıs hürriyetini kısıtlamak suçunda da durum benzer şekildedir.Memurun efrada karşı kötü muamelesi suçunda ise eğer cebir şiddetliyse ceza arttırılır.(245/son)...

Doktrinin bu konuda -özellikle ağırlaştırıcı sebep mi yoksa ayrı bir suç mu- şeklindeki tartışması şu açıdan önemlidir: Burada bahsedilen cebir veya şiddet kanunun koruduğu hukuki yararın ihlali için bir vasıta olduğunda veya bu amaca yönelik bir hareket olarak algılandığında ayrı bir müessir fiil suçundan ceza verilmemelidir.Yani cebir başlı başına tek ve ayrı bir suç olarak gerçekleşmiş olmamalı diğer suçtan elde edilecek yararın edinilmesinde araç olarak kullanılmış olmalıdır.

Yukarıdaki örneklerden memurun kötü muamelesi suçunda eğer müessir fiilin ağır hali olayda varsa artık hem müessir fiilden (456) hem de (251)(memurun vazifede suç işlemesi) den ceza verilmesi gerekir.Evet biraz kafa karıştırıcı ve her MÜŞAHHAS(!) olayda ayrı değerlendirilmesi gereken bir nokta.

iyi çalışmalar