Mesajı Okuyun
Old 16-02-2004, 22:35   #3
Gemici

 
Varsayılan

Bir çoğumuz “Namus Cinayetlerinin” gerçek bir cinayet olarak tanımlanmasını ve ona göre
Cezalandırılmasını istiyoruz. Buna bende taraftarım. Diğer taraftan “Töre Cinayetleri” diye adlandırdığımız bu cinayetleri sırf cezi müeyyidelerle ortadan kaldıramıyacağımız düşüncesindeyim. Bu tür cinayetlere verilecek ceza toplumun bu cinayetleri kabul etmediğinin ve onlara karşı ağır müeyyidelerle karşı koyduğunun bir ifadesi olur ve büyük bir anlamı vardır. Yalnız belirttiğim gibi tamamlayıcı bir tedbirdir.

Asıl alınması gereken tedbir, toplumun bu tür cinayetleri kınaması ve suçluları “namuslu kimse, namusunu temizlemiş kimse” olarak itibarlı kimse olarak görmemesidir.

Olayın cinayeti işleyen bakımından iki boyutu var.

► birincisi cinayeti işleyen çoğu zaman bir babadır, bir kardeştir. Ve o kişi kızını veya kardeşini öldürdüğü zaman büyük bir kızgınlık işinde olsa bile, sevdiği bir kimseyi öldürmenin acısını ömür boyu unutamaz. Hiroşimaya atom bombasını atıp, vazifesi ve vatan sevgisi adına milyonlarca insanı öldüren ve ömrünün sonuna kadar kendisini suçlu hisseden ve bir insan paçavrası olarak yaşayan pilot hepimizin belleğinde.

Peki öyle ise bir insan neden çok sevdiği bir şeyi ortadan kaldırabiliyor, hele müslümanım diyen bir kişi nasıl Allahın bir yaratığını ortadan kaldırabiliyor.

► İkincisi toplumsal baskının bu kişi üzerindeki etkisidir; olayın aslını araştırırsanız asıl suçlu toplumdur. O toplumki bir kimseyi en sevdiği şeyi boğazlıyacak kadar kinle dolduruyor. O kimse iyi biliyor, eğer toplumun kendisinden beklediğini yerine getirmese o toplum içinde yaşama hakkının olmadığını.

Eğer bu tür cinayetleri gerçekten önlemek istiyorsak Türkiye çapında bir bilgilendirme kampanyası açmalıyız. Bunu yapmanın çeşitli yöntemleri var, önemli olan toplumun bir hırsıza, bir kapkaççıya gösterdiği tepkiyi böyle bir kişiyede göstermesi ve onu kınaması. Bu konuda takdir edilecek bir çok çalışmalar ve katedilmiş bir yol var.

Almanyada Türkler için Sosyal Danışmanlık yaptığım süre içinde çokça şahit oldum. Dedeler kız çocuklarının evlilik dışı çocuklarını kucağına almış severken ve onlarla iftihar ederken. Halen kafamı kurcalayan bir soru vardır; eğer bu kişiler Türkiyede yaşamış olsalardı ne olurdu diye?

► Elde edilen bu başarıya ve katedilen bu yola karşı, kadını koruma kisvesi altında kadını iyi ve kötü yanları ile bir insan olarak değilde, onu alınıp satılabilinen bir mal olarak, dışarıya karşı bir gül, bir fidan gibi tanıtan, ama aslında bir şeytan olarak algılıyan bir düşünce tarzı var.


Alıntı:
''''Ülkemizin ana dinamigini ve yasamimizin yarisini olusturan, türümüzün devamini saglayan kadinimiz, bugün iç ve dis tehditlerle karsi karsiyadir.

Yaratilisi güzel, kendi güzel anamiz, bacimiz, esimiz ve kizlarimiz, cehalet, madde bagimliligi, fuhusla, yaratilista kendine verilen aslî görevlerinden uzaklastirilmaya çalisilarak, ulusumuzun gelecegi yok edilmek istenmektedir.

Toplumun sosyolojik analizini yaptigimizda, bu ciddî tehdit açikça görülmektedir.

Türkiye cografyasinda dogurgan analarin olusturdugu dinamik genç nüfusu görenler, bu gücün önünü kesmek için, toplumu olusturmada esas unsur olan kadinimiz için tuzaklar kurmaktadir.

Nitelikli ve yeterli egitimi veremedigimiz için, her türlü eglence yerleri, barlar, pavyonlar, diskotekler, gece kulüpleri ve benzeri yerler tuzaklarla doludur. Sigara, alkol, madde bagimliligi, fuhus, kadin ticaretiyle, kadinimiz, sosyal ve toplumsal sorun haline getirilerek, aile yapimiz çökertilmeye ve gelecegimiz karartilmaya çalisilmaktadir.

Tarihin derinliklerinden getirdigimiz degerlerimiz ve toplum yapimiz tahrip edilerek, kültür ve medeniyetimiz zayiflatilmaya, aile ve toplum dokumuz bozulmaya çalisiliyor.

Kadinlarimiz ve toplumumuzu tehdit eden bu unsurlarla savasmak, nitelikli egitim ve degerler sistemimizin korunmasiyla mümkündür.

Parlamentoda, yasalardaki bosluklarin giderilmesi, devletin bütün kurum ve kuruluslarinin görevlerini üstün gayretle yerine getirmesi, gelecegimizin saglikli yapilanmasini saglayacaktir. '''''


Pekii bu fidan bu korunması gereken kimse günün birinde kendisinden beklenilen özelliklere sahip olmasa veya onları kayıp ederse ne olur?

Bilmem toplumun ortaçağ karanlığından biraz zor kurtulacağını, ama bütün bunlara rağmen eninde sonunda kurtulacağını söylemeye gerek varmı? Bu en azından benim ümidim.

saygılarımla