Mesajı Okuyun
Old 23-05-2013, 16:33   #16
ersintoker

 
Varsayılan Kızılaboyalıydı saçları (!)

Kapıyı kapatıp içeri girdiğinde,,, salondan gelen duvar saatinin tiktak sesleri karşıladı onu,,, sessizliğin içine yalnızlığın sokulması gibi bir şeydi bu,,, doğruca yatak odasına gitti,,, kendi evini kurduğunda özenle alıp yatak odasının duvarına astığı çerçevesi yaldızlı boyaynasının karşısına geçti,,, soyundu,,, omuzlarına dökülmüş kızılaboyalı saçlarıydı gördüğü sadece,,, uzun uzun seyretti onları,,, elleriyle yanlarından arkasına doğru toplayıp bir de öyle baktı,,, başını hafifçe yana çevirdi boynunun arka tarafındaki iri ben, hâlâ yerinde duruyordu,,, gülümsedi,,, artık hayatta olmayan eşinin dudaklarını hisseder gibi oldu orada,,, bir ürperti geldi geçti,,, sonra yatağına uzandı,,, uyumak için değil ama,,, gece saçlarıyla sevişmenin doygunluğunda geçti,,, her susadığında aynanın karşısında buldu kendini,,, yatak odasının ışıkları o gece hiç sönmemişti…

Sabah,,, ışıkları kapattığında havanın karardığını fark etti,,, çantasından çıkardığı başörtüsünü çıkarıp taktı,,, gözleri kapalıydı,,, apartman koridoruna çıktığında bir kez daha dönüp açık kapıdan evinin derinliklerine doğru baktı,,, sonra karşı dairenin kapısını çaldı,,, onu üzerinde geceliğiyle karşılayan yaşlı kadın gülümsedi,,, “bak,” dedi “ne de yakışmış,,, rabbim böyle güzel kılmış seni”,,, elini öpülmek üzere uzattı,,, akşamdan kalma eskimiş kolonya kokusunda, kendi babaannesini hatırladı,,, sonra sokaklarda koşup oynadığı çocukluğunu,,, yürek çarpıntılarında başını döndüren gençlik yıllarını,,, ilk aşkını hatırladı, hiç konuşmadan bakışmalarını,,, mektuplarla dokunmuş ve eldeğmemiş saflığıyla yaşanmışlığını,,, ve onun, hiç unutulmamak üzere saklanmış adını… evlilik yılları iyiydi başlangıçta,,, sevilmeler içindeydi,,, sonra her şey nasıl olduysa bir alışkanlıklar silsilesi haline dönüşüvermişti,,, onun ölümü gelip yüzüne çarptığında,,, yeni alışkanlıklar edinmek için çok geç olduğunu düşünmüş,,, ve yalnızlığın kuytuluğunda yeni bir hayatın yolculuğuna bırakıvermişti kendini,,, bir köşede biriktirdiği parayla gezmelerde oyalanmak iyi geliyordu önceleri,,, sonra bu küçük apartman dairesine sığınmak zorunda kaldı,,, eski arkadaşlarıyla zaman içinde görüşmez olmuştu,,, özellikle evli olanlar nedense daha bir uzak duruyorlardı ona,,, bu evi sevmişti,,, yeni bir sığınaktı onun için,,, ne var ki komşular bir türlü yaklaşmıyorlardı,,, her karşılaştıklarında o selam vermek istese, aldığı karşılık hep yarım ağızla oluyordu,,, günün birinde kapı komşusu yaşlı kadın,,, “örtün kızım” deyiverdiğinde,,, her şey anlaşılır oluvermişti,,, o zaman farkına vardı ve hatırladı,,, diğerlerinin de örtülü olduğunu,,, oysa hiç önem vermezdi buna,,, herkes insan,,, her kadın dosttu onun için,,, komşuları onu kabul edip aralarına alacaklardı artık,,, o güne dek hiç çalınmayan kapısından içeri girip konukluğa geleceklerdi…


Sokağa çıktığında yağmur yağıyordu,,, şemsiyesini açmadan yürüdü,,, bir bakkal dükkânının tentesi altında durup telefonunu çıkardı,,, kayıtlı numaralar akıp gitti gözlerinin önünden,,, içlerinden biri bir süre ekranda kalakaldı,,, telefonu kapatıp çantasına koydu sonra,,, yağmur sularını sıçratarak gelip geçen otomobillere aldırmadan yola attı kendini,,, köşedeki fırının önünde sarılı yeşilli şemsiyesi altında gülümseyen çiçekçi kadına o da güldü,,, kırmızı çiçeklerden bir demet aldı, ayrıldı,,, sonra dönüp seslendi,,, “adı ne bu çiçeklerin?”,,, “açelya abla!”,,, gülüştüler yine,,, yağmur hafiflemiş, ılık bir rüzgâr çıkmıştı şimdi,,, “açacak” diye geçirdi içinden “güneş açacak”,,, “birazdan…”