Mesajı Okuyun
Old 20-12-2010, 12:42   #55
avturgayk

 
Varsayılan

Merhaba, meslektaşlarımın sorusuna cevap vermeye çalışırken bazen ayrıntılı açıklama yapma gereği duymuyorum zira , karşımda ki hukukçu olduğu için kısa geçiyorum ancak bazende ayrıntı gerekiyor muş öncelikle takibin kesinleşmesinden sonraki devre de çekin veya senedin zamanaşımına uğradığı iddiası ile icranın geri bırakılması konusunda icra mahkemesinde dava açılması ve lehe sonuçlanması için alacaklı vekilinin talebi ile işlem yapılması yeterli. Mesala dosya da iki borçlu var ise zaman aşımı süresi her borçlu için ayrı ayrı değerlendirilir. Mesala icra dosyasında iki borçlu var diyelim. (a ) borçlusu için alacaklı vekili icra dosyasından örneğin bankaya müzekkere yazılmasını talep etmiş ise ( bu müzekkere illaki haciz müzekkeresi olması gerekmez) adres araştırması gibi , ya da a borçlusunun haczedilen mallarının satışının istenmesi gibi , ya da 100. maddeye yarar talimat gibi , buna benzer her hangi bir alacaklı işlemi zamanaşımını kesecektir. Ancak kim için , ( a ) borçlusu için kesecektir. Dosya daki diğer borçlu ( b ) için kesmeyecektir. ( b ) için kesilmesi için onunla ilgili bir talep olması gerekir. Bunun dışında 3.kişi konumunda ki yediemin icra dosyasına gelip mahcuz mallar ile ilgili bir talepte bulunur ise bu talebe ilişkin işlem zamanaşımı kesmeyecektir. zira kanun açıkça yazmış alacaklı vekilinin ya da alacaklının işlemi diye. Bu nedenle yedieminin işlemi kesmez kanaatindeyim . Örnek bir karar sunuyorum .saygılarımla avturgay
T.C.
YARGITAY
Onikinci Hukuk Dairesi Esas No: 2006/14577Karar No: 2006/17407Tarih: 26.09.2006
  • ÇEKTE ZAMANAŞIMI
ÖZET:Türk Ticaret Kanunu'nun 663. maddesine göre, müruruzamanı kesen muamele her kim hakkında vaki olmuşsa ancak ona karşı hüküm ifade eder.
Mahalli mahkemesinden verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY KARARI
TTK'nın 730/18. maddesinin göndermesi ile çekler hakkında uygulanması gereken aynı Kanun'un 663. maddesine göre, müruruzamanı kesen muamele her kim hakkında vaki olmuşsa ancak ona karşı hüküm ifade eder. Somut olayda, borçlu şirkete 10.11.2004 tarihinde örnek 163 numaralı ödeme emrinin tebliğ edildiği ve bu tarihten, borçlunun zamanaşımı itirazında bulunduğu 16.01.2006 tarihine kadar hakkında zamanaşımını kesen hiçbir işlem yapılmadığı anlaşılmıştır. İcra takibinin diğer borçlusu Tamer hakkında yapılan zamanaşımını kesen işlemlerin şikayetçi borçlu yönünden hüküm ifade etmesi de mümkün olmadığından, TTK'nın 726. maddesinde yazılı 6 aylık zamanaşımı süresi dolmuştur. O halde, mahkemece, müşteki borçlunun zamanaşımı itirazının kabul edilerek, İİK'nın 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/son maddesi yollaması ile 33/a maddesi gereğince hakkındaki icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken şikayetin reddi isabetsizdir.
Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'un 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi
T.C.
YARGITAY
Onikinci Hukuk Dairesi Esas No: 2004/10194Karar No: 2004/13987Tarih: 01.06.2004
  • DAVANIN TARAFLARI
  • ZAMANAŞIMI
  • İMZA İTİRAZI
  • İCRA MAHKEMESİNDE İMZA İTİRAZINDA BULUNULMASI
ÖZET:İcra mahkemesinde imza itirazında bulunulması zamanaşımını kesen sebeplerden Sayılamaz. Ayrıca, mahkeme kararı olmadığı sürece takip durmayacağına göre, Alacaklının takibi sürdürmesine engel yoktur. İcra mahkemesi nezdinde yapılan İmza incelemesi sırasında verilmiş bir durdurma kararı da ibraz edilmediğine Göre açıklanan ilkeler doğrultusunda zamanaşımı gerçekleşmiştir.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizin tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Borçlunun İİK.nun 71. maddesine dayanan 23.05.2003 tarihli başvurusunda icra dairesindeki son işlem tarihi olan 09.11.1999 tarihinden sonra takibin işlemsiz bırakıldığından bahisle takip konusu bononun zamanaşımına uğradığı ileri sürülmektedir.
TTK.nun 690. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sınırlı olarak sayılmış olup icra mahkemesinde imza itirazında bulunulması zamanaşımını kesen sebeplerden sayılamaz. Ayrıca, İİK.nun 170/2. maddesi uyarınca mahkeme kararı olmadığı sürece takip durmayacağına göre, alacaklının takibi sürdürmesine engel yoktur. O halde somut olayda icra mahkemesi nezdinde yapılan imza incelemesi sırasında verilmiş bir durdurma kararı da ibraz edilmediğine göre yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda zamanaşımı 09.11.1999 ile 22.01.2003 tarihleri arasında gerçekleştiğinden şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.
Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 01.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.DİKKAT EDERSENİZ KARARLARDA ALACAKLI VEKİLİNCE TAKİBİN İŞLEMSİZ BIRAKILMASINDAN BAHSEDİLMEKTEDİR. (ALACAKLININ TAKİBİ SÜRDÜRMESİNE ENGEL YOKTUR ...GİBİ )