Mesajı Okuyun
Old 26-12-2011, 21:58   #323
av.ankarahukuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan janveljan
Bana göre mesele kötü yazılmış bir kanun metninin yorumu meselesidir.

Bu noktada kesinlikle hem fikiriz üstadım.

Bu arada iş kazası sebebiyle tazminat davası sonucu talep edilecek miktarda anlatımınızda görüleceği üzere hesaplanabilir bi sonuçtur.

Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Kısmi dava açıldığında dört gözle bilirkişi raporu beklenir. Rapor ilahlaştırılır. Hakim hiç bir zahmete girişmeksizin rapor sonucuna göre karar verir. Hatta bu konuda bilirkişiler hakimlerin kolay karar verebilmesi için öyle raporlar yazarlar ki sanırsın mahkeme ilamı. Esasında karar verilip bir süre beklendiğinde söz konusu rapor olmuş mu sana mahkeme ilamı. Özellikle iş davalarında işveren vekili davanın tümden kabulüne hazırdır çaresiz. Nitekim talep rapora göre ıslah edilmiştir. Bundan davanın tümden kabulüne imkan vermemek istemektedir KANUN KOYUCU. Eee ne de olsa işvereni de düşünür bu kanun biraz da o kazansın ister. Ya talep raporun altında kalacaktır ya da raporun çok üstünde kalacaktır. Yani her halde işveren ve vekili düşünülmüştür. Sanırım işçi lehine düzenlemeden sıkılmış olacak ki kanun koyucu biraz da aleyhe çalışayım demiştir. Benden demesi işçi alacakları istenirse belirlenebilir alacaklarlardır. Çünkü mantık başkadır. Asıl amaç onu hesaplatmak değildir. Ya talebin altında talep almaktır ya da talebin üstünde talep alarak davayı kısmen reddetmektir amaç. Aman dikkat diyeyim!!!

Bir de şöyle düşünelim: kısmi açılan davanın sonradan ıslah edilmesinin ne gibi sakıncası vardı? Yargılamayı mı yavaşlatıyordu? Adaleti mi sağlamıyordu? Ya da şöyle soralım belirli alacak davası olunca ne olacak? Yargılama mı hızlanacak ya da adalet mi tecelli edecek. Geçelim arkadaşlar belirlenebilir olup olmamasını olayın özüne bakalım. Söz konusu madde oldukça sakıncalı ve hak arama özgürlüğüne aykırıdır hele de taleple bağlılık ilkesi düşünüldüğünde!!! Saygılarımla...