Mesajı Okuyun
Old 09-02-2011, 14:55   #20
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın DEMİREL,

Banka ile ölen eş arasında akdedilmiş bir ipotek sözleşmesi vardır ve davacının istemi işbu sözleşmeyle ilgilidir. Sayın Ergin'e katılıyorum, somut olayda; ipotek sözleşmesindeki tarafların mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Banka, ipoteğin tarafı olmakla, lehine ipotek verilen bankanın “ipoteğin fekki” talepli davada hasım gösterilmesi yanlış değildir. Dolayısıyla dava, davalı sıfatı olmayan yanlış kişiye karşı ikame edilmemiştir ve mahkemenin ölen eşin mirasçılarının davaya dahil edilmesine ilişkin kararı, taraf değişimi değil, husumetin tamamlanmasına yöneliktir. Meşhur ifade ile “hasımda yanılma değil; hasımda eksiklik” söz konusudur.

12 no’lu mesajdaki yargıtay kararı tapu iptal-tescil istemli olduğundan tapu maliki Tuncer’in davalı gösterilmesi ve eksik hasım olan eşin tamamlatılması gereğinin belirtilmesi söz konusudur. Burada eş, davalı gösterilmemiş. İhbar edilme müessesesi konusunda “eksik hasım”dan bahsedilmez; ihbar edilen kişi, davada hasım değildir. Yargıtay eksik hasım olan "eşi" tamamlat, davayı da Medine’ye ihbar ettir diyor (diye düşünüyorum ).

Yargıtay 2HD, 18.10.2007 T., Esas: 2006/18947, Karar: 2007/13845: “Dava, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın üçüncü kişide olan tapusunun iptali ile davacının eşi S____ adına tescili talebinden ibarettir. Buna göre, taşınmazın satışını yapan eş S____'ın da davaya dahil edilerek göstereceği deliller toplanıp değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik hasımla yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.” gibi...

Hasımda eksiklik tamamlanmadan eş vefat etmiştir. Burada eşin sağlığında ikame edilmiş bir dava vardır ve dava somut durumu itibariyle ölen eşin mirasçılarının malvarlığı haklarını ilgilendiren bir hususa dayanmakla; eşin sağlığında ikame edilmiş davanın, mirasçıların külli halefiyeti ile takibinin sağlanması gerekmektedir (kanaatindeyim).

Saygılar...