Mesajı Okuyun
Old 30-12-2011, 13:19   #24
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Yanılıyor olabilirim ancak yanlışlığı ispat edilene kadar/ya da ben buna ikna olana kadar düşüncelerimin doğru olduğunu ve bu nedenle savunmam gerektiğini düşünüyorum şöyle ki;

TDK sözlük Velayet: Velilik
Şimdi anne baba ayrı yaşıyor. Boşanma davası açılmaksızın anne cocuğu göstermeyen babaya karşı 197/4 madde hükmünce kişisel ilişki kurulması ve çocuğun kendi yanına verilmesi talebiyle dava açtı kazandı. Ardından öyle bir an geldi ki Baba çocuğu Anneye yakın bir yer okula kaydettirmeye gittiğinde Anne "Babanın yaptığı işlemler geçersizdir Yasal olarak velisi benim diyebilir mi?"

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
TMK 336/2 bu konuda açık ayrıca 197/4 tedbiren velayeti düzenliyor.
hayır bu konuda tek bir yerde bile velayet kelimesi geçmiyor. Sizin tedbiren velayet dediğiniz aslında kanunda adı ve yeri olmayan Temyiz için süre tutum dilekçesi gibi birşey... Size tanınmayan bir hakkı kullanamazsınız. Sadece netice itibariyle velayet hakkı nasıl kı tarafa çocuğu yanında bulundurma hakkı tanıyor kişi çocuk ayrı yaşarken kendisine verildiğinde velayeti aldım diyor...
Ama hukuki bağlamda öyle dedildir.
Evlilik Birliği Devam Ettiği Sürece Ana Baba velayeti birlikte kullanır. Evlilik Son Bulmadıkça Bu konuda Zaten Açık Hüküm Olduğundan Karar Verilemez.
Ancak verilecek karar çocuğun kimin yanında kalacağına ilişkindir ki o da 197/4 kişisel ilişkiye dayalıdır. Buna velayet demek yanlıştır.


Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Bu maddeler ve gerekçeleri açıkken yargıtay kararına lüzum olmadığını düşünüyorum.
Aksine ben lüzumlu olduğunu düşünüyorum. Yargıtay bir çok hal ve şartta kişiler arası yorum farklılığını gidermek için itibar edilebilecek bir müessesedir. İçtihat kavramı buradan çıkmıştır. Varsa Boşanma öncesi VELAYET DAVASI açılması noktasında ele alınmış Yargıtay kararı sizden ve değerli üyelerimizden sunmalarını rica ediyorum ben de paşa paşa gönül rahatlığıyla evet öğrendim gürültü yaptığım için özür diliyorum diyeyim

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Siz 336 daki ortak yaşama son verilme veya ayrılık halini boşanma olarak algılıyorsunuz sanırım.Ancak 336 son fıkra açıkça boşanma halinde velayeti düzenlemiştir.


Ortak yaşama son verilmesi boşanma ile olur dolayısı ile bunu boşanma olarak algılıyorum haklısınız. Ancak ayrılık halini boşanma davası sonrası verilen ayrılık kararı olarak algılıyorum. Sizin ve bir çok kişinin algıladığı haliyle kişiler arası tek taraflı irade ile sevgiliden ayrılma gibi eşten ayrılma halinde bu fıkraya dayanılamayacağını çünkü 197/4te AYRI YAŞAMA denilmektedir AYRILIK ya da AYRILIK kararı değil dolayısı ile VELAYET DAVASININ açılamayacağını, yukarıda değindiğim gibi ancak bu hususta tedbiren çocuğun anneye verilmesini ve bunun da 197/4te yer alan kişisel ilişki kurulmasını dolayısıyle babanın velayet hakkını ortadan kaldırmadığını iddia ediyorum.

336 madde son fıkra ise tanımlayıcıdır. Taraflardan birinin ölümü ile velayetin sağ kalana aidiyetin devam edeceğini ve dava açmayı gerektirir hal olmadığını devamında yer alan cümle ise VELAYETİN boşanma davasında talep edilebilecek ve dava neticesinde kararlaştırılabilecek bir durum olduğunu dolayısı ile Boşanma sonrası mal rejiminin tasfiyesi gibi bir dava açmanın gerekmediğini ifade eder. Tek başına velayeti düzenleyen bir hüküm değildir.

Ortak hayata son verilmiş olması ve ayrılık kanunda yer alan haliyle (VEYA kelimesinden dolayı) farklı iki haldir. Benim kanımca ortak hayata son verilmiş olması zaten boşanmadır. Değilse nedir?

Sorumu daha net sorayım;
-Tek taraflı irade ile alınan AYRI YAŞAMA (kanunda yer alan ayrılık kelimesi değil) kararı neticesinde çocuğun VELAYETİNİN dava konusu edilerek talep edilmesi mümkün müdür?
-Ortak hayata son verilmiş olması hali ve ayrılık hali nedir?