Mesajı Okuyun
Old 28-11-2006, 10:11   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Bu konuda Prof.Dr. Turgut Akıntürk’ün (TMK.Haz.Komisyonu Bşk.) açıklamalarına özet olarak yer vermek istiyorum;

“ Mirasçılık durumu, yani eşlerden birinin dava açmadan veya iptal kararı kesinleşmeden önce dava sırasında ölmesi halinde sağ kalan eşin ölen eşin mirasçısı olup olmayacağı hususu tartışmalıydı. Çünkü eski kanunumuz bu konuyu düzenlememişti. Öğretide mirasçı olacağı görüşünü savunanlar olduğu gibi olamayacağı görüşünü savunanlar ve durumu iyiyet kötüniyet unsuruna bağlayanlar da vardı. Yargıtay bazı kararlarında iyiniyetli olsun olmasın sağ kalan eşin mirasçılığını kabul ederken bazı kararlarında iyiniyet olsa bile önceki MK. 126 md.sinden yararlanamayacağı içtihatında bulunmuştu.
Yeni Medeni Kanun oldukça tartışmalı olan bu sorunu kesin çözüme ulaştırmıştır. Gerçekten madde 159’a göre ......( madde metni ) Mirasçıların davayı sürdürmelerinin amacı evliliğin ortadan kaldırılmasını sağlamak değil, fakat eşin iyiniyetli (olup) olmadığını tespit ettirmektir. Zira batıl olan evlilik zaten eşin ölümüyle de kendiliğinden ortadan kalkmış olacaktır “ ( Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku 2004 s. 223 ve dev.

Bu açıklamalar Sayın DOĞANEL’in görüşü ile de bağdaşmaktadır. Ben de bu görüşe katılıyor ve iyiniyetin ispatı halinde sağ kalan eşin ve ayrıca ilk eşin birlikte mirasçı olacaklarını düşünüyorum.

Not: Her nekadar konu dışında ise de , Sayın YILDIZ'ın
Alıntı:
Tazminat konusunda ise Mahkemenin bir kusuru olduğunu düşünüyorum. Tazminatın muhatabı Adalet Bakanlığıdır.
görüşü ile ilgili olarak ; Hakimlerin idari işlemleri aleyhine Adalet Bakanlığı aleyhine dava açılabilirse de , yargısal faaliyetleri yönünden Adalet Bakanlığı veya H.S.Y.Kur
ulu aleyhine dava açılamayacağı, HUMK:nun 573 ve müt. Md. uygulanması yoluna gidilebileceği Yargıtay kararlarında öngörülmektedir.

Saygılarımla.