Mesajı Okuyun
Old 01-02-2007, 02:28   #26
llawyerr_ank

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ
Hukuk eğitimi kolay bir eğitim değil. Hatta hukuk fakültesi okuması zevkli de sayılmaz bence. Zevkli olan pratisyenlik.

Şimdi eğitimimizin durumuna bir bakalım. Ben A.Ü.H.F.de okudum, bakalım neler zormuş?

Sen kalk 17 yaşında İzmir'den çık gel, anfiye otur, medeni hocan iki aya kalmasın "alelıtlak zevalinin isbatı" filan desin. Haydaaa. Bu ne şimdi? Kalk, zafer çarşısına git, kitapçıya gir, ne kadar Osmanlıca -Türkçe sözlük varsa doldur eve. Hatta bir tane de cep boyu al ki hoca ne diyor diye çaktırmadan anfide bakabilesin. Bu arada, paraları da sözlüğe yatırıp bitirdin o ayrı konu. Prof.ların biri gider biri gelir. Her biri birşeyler anlatır. Halbuki lise böyle miydi? Ne güzel her dersten birkaç sayfa okuyup gidiyordun her ay birkaç sözlü-yazılı zaten okuduğunu unutmaya imkan yok. Şimdi sana diyorlar ki bir vizen var bir finalin, elinde şu kadar sayfa çalış gel. Oldu, pekiyi, hayhay. Sen dağ kadar kitapları çalış çalış sınava gir, sınavda hoca alfabeyle dalgasını geçmiş A,B,C,D...Bunlar ya birşeyler alır-satar ya boşanır ya ölür ya da bilumum başka numaralar çevirirler. Rahat durmazlar ki hiç... Sen vize, final uğraşırsın elinde ne kalmış? Bütünleme... Neyse en azından birkaç dersi atlattın finalde. Haydi yaz tatiline. Kitaplarını götürmeyi unutma, yanarsın. Gidersin yazlık yere, oturursun kitabın başına mini mini anaokulu çocukları gelir balkonun önüne ,aaa ablaaa sen niye ders çalışıyosuuunn filan derler ve çocuklara içinden derin sevgi neğmeleri geçirmene neden olurlar. Evet, bir çocuk sevgisi sarar içini. Neyse şükret, en azından deniz manzaralı bir balkonda ders çalışıyorsun. Bütlere gidersin, ooo tam kadro sizinkiler orada. Bu arada, vay adi , ekonomiyi finalde mi vermiş, gibi kıskançlık nidaları da atarsın bazı arkadaşlarının arkasından.

Eh, iyisin gene. Tek derse bile kalmadın ikiye geçtin. İkiye geçmek felaketin olur, ağlarsın. Zira, alttan dersin yoktur ikide ders sayısı çok da sayılmaz. Gezmeye verirsin kendini. Bir de king ve üç top üstadı olma konusunda fevkalade büyük bir his gelir, nedense. Eh, sen king masalarında gezedur , hocalar biryerlerde birşeyler anlatmaya başlamıştır yine. Ve o kutlu günler gelir, kapını çalar. Vize, final ve olmazsa olmaz bütünleme...

İyisin gene, alttan bilmemkaç dersle geçtin. Bu sene iyi çalış üç zor diyorlar diye, içindeki sağduyulu kişiyle ufak bir görüşmen olur. Bu görüşme sık tekrarlansa da verimli olmaz genelde. Çünkü üç gerçekten çoook zordur. Ah, şu alttan dersler olmasaydı... Üçte de pek cici pek namlı prof.lar dizi dizi izlemeye gelirler anfinin sefaletini. Anlatırlar da anlatırlar. Sonra mı, e, yine vize yine final ve pek tabii ki yine bütünleme. Bu sefer yazlıkta daha bir beter çalışırsın çünkü çalışacak daha çok ders vardır. Daha bi çok çocuk toplanır başına, keşke bu sene başka bi yere gitseydi annemler dersin, zira çocuklar artık niye ders çalışıyosun demez, aaa yine sınıfta kalmış, diye etrafında cıvıldarlar. İcinden en büyük bedduayı savurursun. İnşallah hukuk fakültesini kazanırsınız hepiniz... Bu arada aldığın derslerden birinin yasasını değiştirmiştir meclisteki abiler. Yana yakıla arkadaşları ararsın, bir umar bulmaya çalışırsın. Neyse ki onlar da en az senin kadar aymazdır da yok ya anlatmadığı şeyden sorumlu sayamaz hoca bizi diye bütünleme sırasında bol bol rahmetle andığın cümleler kurarlar sana. Amacın derslerin tamamını temizlemek gibi görünse de aslında iki-dört barajına takılma, sana yeter. Yoksa bütsüz bir yaz tatilinin etraında gülüşen minik yavrulara gelecek yaz pis pis sırıtmanın hayalini kurmak seni bir yere götürmez, emin ol.

Neyse , takılmadın baraja geldin dörde. Artık eşşek değiliz ya bu sene iyi çalışır, mezun olmaya bakarız değil mi der içindeki sağduyulu ve her hal ve şartta iyimser ses. Yani, nedendir bilinmez, bu ses sana bakar bakar dersini almaz. hep bir umut. Ona dersin ki, şaşırdan sen herhalde 14 ders bir senede nasıl verilir? Sen iletişim fakültesinde okuyan birinin içindeki sessin de kazara bende mahsur mu kaldın? Ha gayriet çalışırsın ve yine vize yine final. Ohhh bu sene büte az ders az dert taşıdın iyisin hadi. Bitirimisin acaba 4 senede? Yok canıım,neredeeeee...Keşke. O yaz annenlere , ben sizle gelmiycem, dersin. Neden diye sorarlar, sitedeki çocuklar var ya ... diyemezsin. 6-8 yaş aasındaki on kadar çocuğun kuracağı cümlelerin üzerinde etkisi olacağına inanmaz ki kimse. Yok ya, ders çalışıyim de bu sene mezun oliyim, diye seni koşulsuz onaylayan annenden başka kimsenin inanmadığı o cümleyi kurarsın. Ve tabii ki yine annenlerle gidersin. Ama yook bu sefer balkonda çalışmayacaksın. Karar kesindir.

Bütlerde tam kadro tekmil verirsiniz, selam durursunuz A4.lere. Yaz allah yaz. Afferin, bir ders dışında hepsini verdin. Tek derse kaldın, hadi yine iyisin. Birden herkeste mezun olabileceğine dair bir umut yeşerir. Annen, zaten ben biliyordum der, o başka... Hayatının en büyük stresi tek dersindir. daha büyük bir baskı görmemişsindir o güne dek. Kalırsan, ne olacak? Bütün sene tek dersi bekle, üstelik seçmeliden kaldın! Şaşkın! İçindeki sağduyunun iyimser sesi bile bu baskı altında böyle konuşmaya başlamıştır. Aslında daha sert konuşur ama THS kuralları bu sesin yazıya dönüşmesine izin vermez.

Tek ders sınavına girersin, sınavdaki üç kişiden biri olmanın hocanın dikkatini olumsuz yönde çektiği konusunda hiçbir şüphen yoktur. Sonuç açıklanır. Yok yahu? Mezun muyum? Gerçek mi? Bi daha bakalım? Ebru bir de sen bak? Ben alttaki sırayı mı okudum? Saçmala kızım ne altı üç kişi zaten hepiniz geçmişsiniz işte? Geçtim di mi Ebru? Geçtim...
valla nası okudum bilmiyorummm süper anlatmışsınnn ablacım yaa) ben üçüncü sınıftayım ankara hukukda ve dediklerini aynen yaşıyorummmm.... okurkennn kendim yazıyorum sanacaktım bi an çok tşklerrrr valla bi hukuk eğitimi özellikle ankara hukuktaki öğrencilik bu kaadar güzel anlatılamazdı.