Mesajı Okuyun
Old 22-10-2014, 12:41   #16
Av. Ümit

 
Varsayılan

Mahkemenin ihtiyati tedbir kararında açıkça cebri icra ile satışlara da etkili olduğuna dair bir ibare mevcut değilse ve genelde olduğu gibi sadece malikin mülkiyeti devrine dair tasarruf yetkisini kısıtlar mahiyette ise, bu tedbir kararı cebri icra yoluyla satışa engel olmayacaktır. Genel mahkemelerde açılacak davalar ile davada taraf olmayan üçüncü kişilere de etkili olacak şekilde ve takibin durdurulması sonucunu doğuracak şekilde tedbir kararı verilmesi mümkün değildir.

İhtiyati tedbir kararının taşınmazın aynının çekişme konusu yapıldığı bir davada verilmiş olması da cebri icra yoluyla satışa engel olmayacaktır. Kanaatimce ihtiyati tedbir kararının haciz tarihinden önce veya sonra olması da bu sonuca etkili değildir. Farklılık tedbir kararının haciz tarihinden önce olup olmamasına göre ortaya çıkacaktır.

Aile hukukundan kaynaklanan tedbirler de cebri icra yoluyla satışa engel olmayıp, bu durumda dava konusuz kalacaktır.

Yapılan ihale neticesinde, taşınmazı satın alan şahıs, ihalenin kesinleşmesi ile ihale tarihinde taşınmazın mülkiyetini kazanmış olur ve tescil işlemi açıklayıcı mahiyettedir. İcra Müdürlüğünün tescil yazısı üzerine, tapu müdürlüğünün gerekli işlemi yaparak, ihtiyati tedbire konu taşınmazın tescil işlemini yapması da zorunludur. Aksi durum İİK 357. maddesi gereğince suç teşkil edecektir.

Asıl sorun, ihale alıcısı adına tescil işlemi yapılırken ihtiyati tedbir kararının devam edip etmeyeceği ile ilgilidir. Zira HMK 397/2 maddesinin ihtiyati tedbirin "aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder" hükmü gereğince, tapu müdürlüğünün (kendiliğinden) ihtiyati tedbir kararını kaldırarak tescil işlemini yapması mümkün olmayacaktır. Haciz, ihtiyati tedbir kararından önce konulmuşsa, mahkemenin, tedbir konusuz kaldığından, kaldırılmasına karar vermesi gerektiği kanaatindeyim. İhale alıcısının veya ihaleden önceki aşamada icra dosyasındaki alacaklının, ihtiyati tedbir kararının verildiği davaya müdahale ederek bu yönde karar verilmesini talep etme hakkı olduğunu düşünüyorum.

Ayni hakka ilişkin dava sonunda taşınmazın mülkiyetinin borçluya ait olmadığına ve davacı adına tesciline karar verilirse ihale alacaklısı adına yapılan tescil iptal mi edilecektir? Bence bu mümkün değildir. Taşınmaz üzerinde ayni hak iddiasında bulunanların, icra dosyasında alacaklı görünen kişinin alacağının muvazaalı olduğu iddiasıyla açacakları davada icra takibinin durdurulması yönünde bir karar almadıkları sürece cebri icra satışının sonucuna katlanmak zorunda kalabilirler. Bu durumda davalarına alacak davası olarak devam etmeleri gerekir.

Bu konuda doğrudan yasal bir düzenleme mevcut olmayıp, TMK 1011. maddesinde iddia edilen ayni hakkın güvence altına alınması için hakim kararıyla geçici tescil şerhinin mümkün olduğu düzenlenmiştir. “Şerhin konusu olan hak sonradan gerçekleşirse, şerh tarihinden başlayarak üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir” hükmü gereğince bu şerhin de geçmişe etkili olmayacağı ifade edilmiştir.

Mülkiyet hakkı gibi ayni hak iddiasına dayanan ihtiyati tedbir kararının haciz tarihinden önce olması halinde ise, (bence) aksine bir karar olmadıkça cebri icra yoluyla satışa engel olmasa da davanın kabûlüne karar verilmesi, ihale alıcısı adına yapılan tescili yolsuz hale getirecektir diye düşünüyorum.