Mesajı Okuyun
Old 02-09-2009, 10:00   #26
Münzevi

 
Varsayılan

ŞEFKATLİ ŞEHİR


Kulağıma neler fısıldıyorsun öyle
Yüzüme ne güzel bakıyorsun
Seni yönetenlerin elinde
Hürriyetine pırangalar vurulduğu halde
Misafirlerini ne güzel karşılıyorsun
Hoş buldum, gönlümü hoşça tuttun
Sende yeniden, bir kez daha doğdum
Şükranların en güzelini sana sundum
Abide şehir, asil şehir..Ankara

İstanbul gibi hüzün şehri yapmayacağım seni
Çünkü sen onun gibi şımarık değilsin
Yeri gelir yedirirsin ekmegini soganla da
Vefalı oğlusun vesselam, Ata’nın da, Ana’nın da
Aşkı en güzeliyle yeniden öğrendiğim şehirsin
Bazen bir Akdeniz kızı edasıyla sıcacık, şirin bakışlı
Bazı bazı büyük taarruz endamıyla yakışıklı
Özleyenin, belki sevenin yok senin İstanbul gibi
Artık ben özlüyorum seni, ben seviyorum yetmez mi?
Ankara... canım, cananım, cinanım, cihanım Ankara..!

Sen; beklemeksin, sevgilinin arkasından izlemek
Sen; susmayı bilmeksin, bilirken susmak
Üç yüz on altı no’lu odadan gülümsemeksin Güneşine
Yatağında uyuduğum, suyuyla yıkandığımsın
Mantısını yediğim, dolmasını paylaştığımsın
Sen dert, sen deva, sen hem mana, hem rayiha
Çok bulandım, çok bunaldım, durult beni Ankara..!

Ağladığına şahit olmadığım mütevazi şehir
Ağlamayı yasaklayan, gülmeyi salıklayan şehir
Azad edileceğin günü hicranla beklemedesin
Taksicilerin tanık, halin benden beter
Onca senelik mahkumluğuna rağmen
Dudaklarını büküp bir çocuk gibi ağlamıyorsun
İnadına değil yahu, içten gülüyorsun
O mağrur halini görünce içim
Sende yoğrulan hafim, zahirim
Firavn’un sarayında Musa isem
Bir sandala konup gönderilmişim
Yoksa benim Asiyem sen misin söyle bana?

İçimi saran, dışımı sarsan Ankara
Sen konuşuyorsun, ben ise lal oluyorum
Kesseler dilimi, yine de seç beni demem
Al götür beni demem, diyemem
Mana ve muhtevana da öylesine vakıfım ki
Gözlerinin içi doluyor,yoksa bana mı öyle geliyor
Rakı da içmedim ama..diyorsun
Biliyor musun, sen bana sarhoşsun
Konuşsan da sussan da zaten mazursun
Çaresizliği en az sen kadar yaşıyorum
Sürç-ü lisan ederim diye mi susuyorum
Hayır, en güzel mukalemem sınıfta kaldı karşında
Yahut sözsüzlüğüm özsüzlüğe mi delalet ne?
Belki de benim sana en güzel tesellim, sükut huzurunda

Ve işte vatana rücu vakti...
Yine ve yeniden havalimanlarında karşılayan yok
Uğurlayan yok, el sallayan yok
Bir ayakkabı cilacısı çarpıyor gözüme
Oturup onu temaşa ediyorum
“Sen kaval mı çalıyorsun abla”
Yok, bu aşkın sesi “ney” diyorum
Seni bırakmak istemeyişimden
Uçağa en son binen ben oluyorum
Ve sana en son el sallayan da ben
Valizimde ise onlarla ulufe ile
“Her gidiş yine Bize’dir”i götürüyorum.
Ankara...Yahya yüzlü diri Ankara...

Puresoul
22 Ağustos 2009
Ankara Esenboğa