Mesajı Okuyun
Old 26-12-2013, 00:33   #5
doğukan

 
Varsayılan

Yukarıda verilmiş olan karar,cevap dilekçesinin verildiği hallerde, zamanaşımı def'inin ıslahın konusu yapılıp yapılamayacağına ilişkin olarak vuku bulan bir tartışmayı nihayete erdirmektedir. 6100 sayılı Kanun'un öncesinde zamanaşımı def'inin ıslah yolu ile ileri sürülmesi meselesi tartışmalıydı. Ancak 6100 sayılı HMK'nın 176. maddesinin gerekçesinde, "Uygulamada, zamanaşımının ıslah yolu ile ileri sürülüp sürülemeyeceğine dair bazı tereddütler var ise de zamanaşımı ilk itiraz olmayıp, ıslah yolu ile de ileri sürülebileceğinde tereddüt etmemek gerekir" ifadelerine yer verilmek suretiyle bu tartışmalara son verilmiştir.

Sorulan soru açısından ise, Yargıtay cevap dilekçesi verilmediği takdirde zamanaşımı def'inin ileri sürülemeyeceği yönünde kararlar vermektedir (YKD 2001/8, s. 1219-1220). Yargıtay tarafından yapılan bu ayrımın kanunda yeri olmamakla birlikte doktrinde de eleştiri konusu yapılmıştır.

6100 sayılı Kanun'un 128. maddesinde cevap dilekçesi verilmemiş olması durumuna "inkâr" sonucu bağlanmıştır. Dolayısıyla taraf cevap dilekçesi vermemiş olsa dahi ıslah yolu ile iddia ve savunmalarını genişletebilecek ve zamanaşımı def'ini ileri sürebilecektir. Ancak Yargıtay'ın kabulü, yukarıda izah ettiğim üzere, aksi yöndedir.