Mesajı Okuyun
Old 28-01-2008, 13:59   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 1999/5910
K. 1999/5963
T. 27.9.1999
• ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( Ölünceye Kadar Bakma Akdi Nedeniyle Yapılan Muayyen Mal Vasiyetinin Tenfizi )
• ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ NEDENİYLE MUAYYEN MAL VASİYETİ ( Zamanaşımı Süresi )
• MUAYYEN MAL VASİYETİNDE ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( Ölünceye Kadar Bakma Akdi Nedeniyle )
3402/m.12
743/m.464
818/m.511
ÖZET : Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi tarihi ile ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ifa olanağının doğduğu tarihlere göre, 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmediğinden işin esasına girilerek karar verilmesi gerekir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 4.6.1998 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakım vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.10.1998 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin gideri olmadığından reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, T.`nin 6.9.1988 tarihli ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile kendisine muayyen mal vasiyeti ile bırakılan taşınmazları temlik ettiğini, sözleşme gereği edimlerini yerine getirdiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.

Davalılar, davanın 5 yıl içinde açılmadığını ayrıca muayyen mal vasiyetinden sonra, vasiyetnamenin tenfiz edildiğini, ancak 10 yıl içinde davacının alacağını ileri sürmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, L.`nin muayyen mal vasiyetinde bulunduğu vasiyetnamesinin 26.1.1987 tarihinde tenfiz edilip kesinleştiği muayyen mal vasiyetinin lehine mal bırakılanlara şahsi bir hak sağladığı bu şahsi hakka dayalı davanın da 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, T. ile bakacak olan davacının da aynı zamanaşımı süresine tabi olduğu, bu sürenin de dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacı temyize getirmiştir.

Dava, kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, 6.9.1988 tarihli ölünceye kadar bakım sözleşmesi uyarınca kendisine temlik edilen taşınmazların adına tescilini istemektedir. Bakılacak olan T., mirasbırakanı L.`nin 6.2.1980 tarihli vasiyetnamesi ile kendisine bırakılan taşınmazları yukarıda sözü edilen sözleşme uyarınca davacıya vermiştir. 6.02.1980 tarihli vasiyetname Bozcaada Tereke Hakimliği`nin 1984/4 sayılı dosyası ile açılarak mirasçılara okunmuştur. Mirasçılardan bir kısmı daha sonra Bozcaada Tereke Hakimliği`nin 1986/2 sayılı dosyasında bu vasiyetnamenin tenfizini istemişlerdir. Tereke Hakimliğince tenfiz kararı verilmiş ve hüküm fıkrasının 4. maddesinde T.`ye bırakılan taşınmazlar gösterilerek, T. adına tapuya tesciline şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu karar 15.1.1987 tarihinde kesinleşmiş ve ölünceye kadar bakım sözleşmesine konu olan taşınmazların mülkiyeti bu tarihten sonra T.`ye geçmiştir. Bu durumda artık, muayyen mal vasiyetinin vasiyet edilene şahsi hak sağladığından söz edilemez, çünkü tenfiz ile birlikte tescil hükmü de kurulmuş ve vasiyetname alacaklısı ayni hak kazanmıştır. Ayni hak sahibi T., 26.11.1989 tarihinde ölmüştür. Vasiyet edilen taşınmazların bulunduğu bölgede kadastro tespiti yapılmış, çapa bağlanan taşınmazların tespit tutanakları 22.8.1990 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı, kadastro tespiti öncesi nedene dayanarak dava açtığına göre, gerek tutanakların kesinleşmesi tarihi, gerekse ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ifa olanağının doğduğu tarihlere göre eldeki dava süresinde açılmıştır. Mahkemece, bu yönler gözetilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27.9.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.

yarx