Mesajı Okuyun
Old 13-10-2010, 15:10   #7
hukukcu_35

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1799
K. 2005/7500
T. 14.7.2005
DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 20.9.1999-1.6.2002 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Davacı ve eşi Mustafa birlikte dava açarak davalıların kat maliki olduğu apartmanda 20.9.1999 - 1.6.2002 tarihleri arasında eş Mustafa'nın ve Mustafa'nın başka işlerde çalıştığı dönemlerde ise davacının kaloriferci kapıcı olarak çalıştıklarını ancak çalışmalarının kuruma bildirilmediği iddia edip her birinin ayrı ayrı hizmetlerinin tespitine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar davacı ve eşinin apartmanın kapıcı dairesinde kiracı olarak oturduklarını kira akdinin davacının eşi Mustafa'yla yapıldığını kapıcılık yapmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Yargılama sırasında eş Mustafa'nın davası 2002/164 esas sayılı dosyada bırakılıp davacı hakkındaki dava tefrik edilerek esas defterine ayrı kaydı yapılmak suretiyle oluşturulan bu dosyada sonuçlandırdığı görülmüştür.
Dava nitelikçe davalıların kat maliki olduğu apartmanda 20.9.1999 - 1.6.2002 tarihleri arasında eş Mustafa'nın başka işlerde çalıştığı sürelerde davacının kaloriferci kapıcı olarak geçen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmişse de bu sonuç dosya içeriğine usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Kapıcı dairesinin davacının eşine kiraya verildiğini savunan davalılar tarafından dosyaya 15.6.2000 başlangıç tarihli kira kontratosu ibraz edilmiştir. Ancak tanık anlatımları ile dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde kira sözleşmesinin apartmanın kalorifer ve kapıcılık hizmetleri karşılığı yapıldığı anlaşılmaktadır. İddia edilen çalışmanın geçtiği dönemde yürürlükte olan mevzuata göre kapıcı konutlarından kira parası istenmesi mümkün değildir. Bu nedenle davacının eşi Mustafa ile davalı apartman yönetimi arasında bağıtlanmış kira sözleşmesinin geçerli olmadığı açıktır. Muvazaalı olarak yapılmış kira sözleşmesinde kiracı olarak davacının eşi Mustafa taraf olup kira sözleşmesi altında saklanmış olan kapıcılık sözleşmesinin tarafı da davacının eşi Mustafa'dır. Bu yön eş Mustafa'nın Çalışma Bakanlığı ile Sosyal Sigortalar Kurumuna yaptığı başvurularda kapıcının kendisi olduğunu belirttiği dosyaya celbedilmiş olan belge içerikleriyle de sabittir.
Borçlar Kanunu'nun 320. maddesine göre sözleşmeden veya halin icabından aksi anlaşılmadıkça işçinin taahhüt ettiği iş görme borcunu bizzat kendisi ifaya mecbur olup başkasına devredemez. Ne var ki yasanın sözü edilen maddesinde öngörülmüş olan işçinin işi bizzat yapmasına ilişkin kural emredici olmayıp tamamlayıcı nitelikte olduğundan aksi kararlaştırılacağı gibi halin icabından da iş görme borcunun başkasına yaptırılmasının mümkün olabileceği sonucuna varılabilir. Kapıcılık sözleşmesinde kapıcının iş görme borcunu bizzat ifa edeceği gibi sürekli olmamak koşulu ile başkası tarafından da ifa edilmesi mümkündür. Kaldı ki davalıların kat malikleri olduğu apartmanın kapasitesi ve günlük kapıcılık hizmetlerinin alacağı zaman nazara alındığında eş Mustafa'nın başka işlerde çalışması kapıcılık hizmetlerine engel teşkil etmeyeceği anlaşılmaktadır. Öte yandan konutların kapıcılık hizmetleri genelde kapıcının tüm aile fertlerinin ( karı veya koca ve çocukların ) katkıları ile yürütülmekte olduğu da bir gerçektir.
Kapıcılık sözleşmesinin taraf olan eş Mustafa başka işlerde sürekli çalışmadığına göre çoğunlukla kaloriferlerin yanmadığı mevsimlerde başka işlerde çalıştığı dönemlerde davacının yaptığı hizmetlerin eşine yardım niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla davacı kadınla davalı apartman yönetimi arasında kaloriferci-kapıcı ilişkisi gerçekleşmemiş olduğundan davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde davalı işverenlere iadesine, 14.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/10-753
K. 2007/730
T. 17.10.2007
DAVA : Taraflar arasındaki "hizmet tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 14.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.12.2005 gün ve 2003/205 E. 2005/1121 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 20.6.2006 gün ve 2006/1325 E. 9543 K. sayılı ilamı ile;
( ... 10 daire ve 2 dükkandan oluşup, merkezi doğalgaz kalorifer sistemi ile ısıtıldığı anlaşılan davalı apartman yönetimince tutulan 19.06.1994 tarihli tutanakta; zamanı uygun bulunduğundan apartmana yakın olarak başka bir işyerinde çalışan davacının eşi İhsan Dalkıran'ın apartmanda görevlendirildiğinin belirtildiği; davacının eşi tarafından aynı tarihte düzenlenen taahhütname ile apartmanın bodrum katında oturma karşılığı kapıcılık hizmetlerinin yapılacağının belirtildiği görülmüştür.
Borçlar Kanununun 320. maddesine göre sözleşmeden veya halin icabından aksi anlaşılmadıkça işçinin taahhüt ettiği iş görme borcunu bizzat kendisi itaya mecbur olup başkasına devredemez. Ne var ki, yasanın sözü edilen maddesinde öngörülmüş olan işçinin işi bizzat yapmasına ilişkin kural emredici olmayıp tamamlayıcı nitelikte olduğundan aksi kararlaştırılacağı gibi halin icabından da iş görme borcunun başkasına yaptırılmasının mümkün olabileceği sonucuna varılabilir. Kapıcılık sözleşmesinde kapıcının iş görme borcunu bizzat ifa edeceği gibi sürekli olmamak koşulu ile başkası tarafından da ifa edilmesi mümkündür. Kaldı ki apartmanın kapasitesi ve günlük kapıcılık hizmetlerinin alacağı zaman nazara alındığında, İhsan Dalkıran'ın başka işlerde çalışmasının kapıcılık hizmetlerine engel teşkil etmeyeceği anlaşılmaktadır. Öte yandan konutların kapıcılık hizmetleri genelde kapıcının tüm aile fertlerinin ( karı veya koca ve çocukların ) katkıları ile yürütülmekte olduğu da bir gerçek olup, davacının yaptığı hizmetlerin eşine yardım niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla davacı ile davalı apartman yönetimi arasında kaloriferci-kapıcı ilişkisi gerçekleşmemiş olduğundan, davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi