Mesajı Okuyun
Old 29-11-2018, 13:14   #2
usta88

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan guney1988
Merhaba
Müvekkil Şirket ve Müvekkil gerçek kişi hakkında hatalı işlemlerle ticari itibar ve kişilik haklarını zedeleyen Banka aleyhine maddi manevi tazminat davası açacağız. Şirket için ticaret mahkemesinde gerçek kişi için tüketici mahkemesinde açılması gerektiğini düşünüyordum ancak bazı Yargıtay kararlarında asliye hukukta açıldığını gördüm. Bu konudaki görüşlerini almak isterim.
Teşekkürler

Müvekkil gerçek kişi eğer tacir ise aşağıdaki kararın size yol göstereceğini düşünüyorum:

T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/ 21399
Karar: 2018 / 8742
Karar Tarihi: 19.09.2018


Y A R G I T A Y K A R A R I



Davacı; yapılan kontrollerde davalıya ait iş yerinde kartlı sayaç yerine boru takılarak kaçak su kullandığının tespit edildiğini, hakkında düzenlenen kaçak atık su uzaklaştırma tutanağı üzerine tahakkuk yapılarak icra takibi başlatıldığını, davalının haksız bir şekilde takibe itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı; Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, esas yönünden de icra takibine dayanak tutanağın gerçekleri yansıtmadığını, tahakkuk ettirilen cezanın hukuki dayanağının bulunmadığını savunarak davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Mahkemece; davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-)Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 12/09/2014 tarihinde açılmıştır.

TTK'nun 4.maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında "her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda..."sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12.maddesinde "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir" hükmünü içermektedir.

26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, "6102 sayılı Kanun'un 5.maddesinin başlığı" 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler" şeklinde, 1.fıkrasında yer alan "davalara" ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki "çekişmesiz yargı işlerine" şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.



..........



Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır". şeklinde düzenlenmiştir.

6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde : "Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar." ve TTK'nun 19.maddesinde "Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır" hükmü bulunmaktadır.

Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın taraflarından davacı ...... gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle, davalı şirket ise ticaret şirketi olması nedeniyle 6102 sayılı Kanunun 16/1.maddesi uyarınca tacir sayılacaklarından, uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevi içinde olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava mahiyetinde olduğu ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken; Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

2-) Bozma nedenine göre, davlının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/09/2018 tarihinde oy birliğiyle karar