Mesajı Okuyun
Old 18-04-2007, 09:27   #17
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Hukuk devleti olabilmek istenç ve özlemi, damak zevki gelişmiş bir toplumda mı somutlaştırılabilir?

Bu konu açıldığından beri düşünüyorum, bu soru nereye gider, diye. Geldiği yer, kimin yoğurdu kimin kebabı oldu.

Aslında mutfakların takibi ( değişmeleri, etkilenmeleri, başka mutfakları etkilemeleri) bizi sömürgeciliğin izini sürmeye doğru da götürebilirdi. Mutfaklarla ilgili pek bilgim olmasa da, iyi yediğim konusunda beni tanıyan site üyeleri hakkımı teslim edeceklerdir Bu nedenle galiba, damak tadı konulu bir başlığa ilgisiz kalamadım. Aşağıda damak tadı , mutfaklar ve hukuk devleti ile bunların ilgisi konusundaki atıp tutmalarımı okuyacaksınız, maalesef

Bir örnekle gidersem , en azından dağınıklığı, gereksiz fikir uçuşmalarını önlemeye yaklaşmış olurum diyerek, İngiliz mutfağına ve fast food meselesine bir göz atayım. Sn.persona'nın yazdıklarından da yaralanırım böylece.

İngilizlerin otantik bir mutfağı olmadığı malum ( yorkshire pudingini filan saymıyorum, öyle üç -beş yemekle mutfak olmaz.) Ne yapmışlar, mesela Hint mutfağına göz dikmişler çoklukla. Sömürdükleri ülkelerin mutfaklarının üzerilerinde etkisi olmuş, besbelli. Hint mutfağı, önemli ve büyük bir mutfak, demokrasileri ve hukuk devleti anlayışları mutfakları kadar ilgi çekici mi? Sanmam. İngilizlerin mutfağı sağdan soldan apartma bir mutfak ( hadi, bir mutfak verdik diyelim, onlara ) Demokrasi ve hukuk devleti anlayışları ilgi çekici mi? Kesin, öyle. Daha 13. yüzyılda Magna Carta Libertatum'u imzaladılar ( o dönemdeki kral -Richard'ın kardeşi miydi - biraz zayıf bir otoriteydi bundan oldu o iş derler, ama olsun, imzaladılar değil mi.)

Peki, fast food? McDonald"slaştıramadıklarımızdan mısınız, hala? Yok canım, değilsinizdir. Öyle olsanız bile burgerkingleştirdiklerimizdensinizdir, o da olmazsa kentuckyfriedchickenleştirdiğimiz olmanız lazım. Amerika, hız kültürünü yemekleri ve filmleri aracılığıyla satıyor. Artık sömürgeciliğin yeni bir anlam kazandığı yıllarda olduğumuza göre, bizi ( dünyanın Amerika dışındaki büyük bölümünü ) fiilen işgal etmek yerine kültürel olarak işgal ediyor. Fast food lezzetli mi? Tartışılır, bence değil, ben zaten kağıttan yemeyi ve içmeyi hiç sevemedim. Amerikan mutfağı dendiğinde aklımıza fast fooddan başka gelen bir şey var mı? Benim yok. Peki ülke içindeki demokrasi ve hukuk devleti anlayışı ilginç mi? Bir hayli ilginç bana göre. ( Amerika'nın kendisi herşeyiyle ilginç zaten.)

Bunlar kolay örneklerdi, denebilir. Eh, atıp tutmak için biraz kolaya kaçmak lazım zaten. Peki üç büyük mutfak ne durumda? Çin, Fransız ve Türk mutfağının demokrasisi nasıl? Biribiriyle tamamen alakasız sayılır, aslında.

Peki, mutfaktan bağımsız olarak damak tadı nasıl birşey? Öyle ya, artık tek mutfağa mahkum değiliz. İtalyan, Çin, Thai, Fransız...bir ton mutfaktan yemek tatma şansımız var. ( Parası olana tabii.) Şimdilerde damak tadı, gurmelik adı altında bize gazetelerde ve hatta bu alana özgülenmiş dergilerde allanıp pullanıp sunuluyor. Gurmelik, fakir işi değildir, bu nedenle özellikle memleketimizde yeni zengin sınıfın bir geçer akçesi haline gelmiştir. Yemekten anlamak, ciddi bir meseledir artık. Damak tadınız geliştiği, şarabı kokusu ve tadından anladığınız takdirde rafineliğiniz tavana vurmuş, sınıfısal borsada hisseleriniz artmıştır. Bu kadar rafine bir kişi olarak, adil ve hukuki ( ! ) bir insan olmanız zaten kaçınılmazdır. O zaman, hayatında take maki yememiş, yanında sake içmemiş birinin hukuk devleti ile ne işi var ki zaten? Kaldı ki, o, hukuk devletini Arfika'da bir ülke sanır.

Hukuk devleti ve/ veya demokrasi, damak tadı olsun olmasın herkes için gereklidir.

Saygılar.