Mesajı Okuyun
Old 17-10-2006, 18:54   #19
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

17 ekim

1950 – Kore’ye asker gönderdik

Kore “sabah ülkesi” anlamına gelmektedir.

Sabah Ülkesi Kore hala savaşta.... 1950 yılında başlamış ve 56 yıldır da bitmemiş bir savaş bu. İki kardeşin savaşı...

Ev sahipliğini Güney Kore'nin Daegu Kenti'nin yaptığı 22nci Üniversite Oyunları'nın kapanış törenini coşku ile izliyoruz. Törenin başlaması için bayraklar davet ediliyor. En önde Olimpiyat geleneği gereği önce ev sahibi ülkenin bayrağının geçmesi gerekiyor. Ama en öndeki bayrak Güney Kore'nin değil... Uzaktan gözlerimiz seçemiyor, yakınlaşınca anlıyoruz ki, daha önce Seul Olimpiyatları'nın açılışında yaptıklarını bu kez Üniversite Oyunları'nın kapanışında yapmışlar:

Soğuk savaşın izlerini korumaya, nükleer başlık taşımaya kararlı olduklarını her fırsatta ortaya koyan büyüklerine inat, Güney ve Kuzey Koreli sporcular, tek bayrak altında törene katılmışlardı... Ne Güney Kore'nin bayrağı, ne de Kuzey Kore'nin bayrağı vardı... Beyaz bir bayrak üzerinde mavi bir Kore haritası vardı...

Kaynak : http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/...yazidizi1.html

Kore yarımadası, jeopolitik durumu nedeniyle asırlardan beri çatışma ve savaş alanı olmaktan kurtulamamıştır. Bu savaşların her birinde yabancı kuvvetler çarpışmış ve her defasında yenilen, ezilen Kore halkı olmuştur. Kore toprakları Çin’in, Japonya’nın ve Rusya’nın tarih boyunca ilgi alanı olmuştur.

Türkiye'nin Kore Savaşı'na Katılma Nedenleri
İkinci Dünya Savaşı'nın bitip Soğuk Savaş'ın başlamasıyla Türkiye, uluslararası ortamda kendini yalnız buldu. İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsız kalarak bütünlüğünü Almanya'ya karşı korumuş ancak savaş sonrasında Sovyetler'in Doğu Anadolu'da toprak ve Boğazlar'da üs ve ortak savunma talepleriyle karşılaşmıştı. Böylece Sovyet tehdidine karşı müttefik arayan Türkiye Batı Bloğu'na ve Amerika'ya yaklaşmaya başladı.

Türkiye, NATO'ya girişini hızlandırmak için başlayan Kore Savaşı'na birlikler göndermiştir. Özellikle sol kesimler tarafından "Türk gencinin kanının Amerika'ya satılması" şeklinde eleştirilen bu davranış, Türkiye ile Batı Bloğu arasındaki yakınlaştırmayı hızlandırmış ve 18 Şubat 1952'de Türkiye bir NATO üyesi olmuştur.

Hazin Vasiyet
Kore Savaşı aynı zamanda canını hiçe sayan kahraman Türk askerleriyle de destanlaşmıştır. 22 Nisan 1951’de, Çin Kuvvetlerince kuşatılan piyade bölüğünde görevli topçu ileri gözetleyici Üsteğmen Mehmet Gönenç’ten şu telsiz mesajı alınmıştı.:
- Düşman bulunduğum tepeyi işgal etti. Çok şehit verdik. Telsizcimiz de şehit oldu. Koordinat veriyorum. Bataryalar ateş etsin”.
- Verdiğiniz koordinatlar bulunduğunuz yerdir”
- Evet öyle. Biz düşmana teslim olmak istemiyoruz. Bizi onlara teslim etmeyin. Vasiyetimiz budur. Bizi ateşlerimizle şehit edin. Üsteğmen Gönenç’in bu vasiyeti yerine getirilmişti

Kaynak : http://www.muharipgaziler.org.tr/kore.doc

Sayılarla Türk Tugayı
Gönüllü olanlardan seçilmiş olan bu tugay 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 erbaş ve er olmak üzere 5090 kişiydi. Tugay komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı getirilmişti.
Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Kore_Sava%C5%9F%C4%B1'nda_T%C3%BCrkiye

Savaşın Dehşeti
25 Haziran 1950'den, 27 Temmuz 1953'e kadar en kanlı bölümü süren ve henüz bir Barış Antlaşması yapılmadığı için de bitmiş sayılmayan savaşta
570 bin Koreli ölmüş,
460 bin Koreli kaybolmuş,
84 bini esir düşerken,
950 bin Koreli de yaralanmış.
Aylarca süren bombalama sonrasında 5 milyondan fazla insan da evsiz barksız kalmış... Orada ne işleri olduğunu, kardeş kavgasına neden karıştıklarını bugün de tartışan, hatta Irak meselesi gündeme geldiğinde sık sık Kore örneğini anımsatan Birleşmiş Milletler'in toplam kaybı 167 bin kişidir. Bu 167 bin kişiden bin 185'i bizim çocuklarımızdır.

Kaynak : http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/...yazidizi1.html


Kore ülkemize çok uzak ama savaş ülkemize çok yakın. Batı'nın kapısından girmek için hep savaşa girmek zorunda kalıyoruz. Uzak-yakın hiç farketmiyor