Mesajı Okuyun
Old 14-10-2006, 23:04   #17
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

15 EKİM

1917 - Tarihin en ünlü kadın casusu Mata Hari Fransızlar tarafından kurşuna dizildi.

1876'da Hollanda'da varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mata Hari'nin gerçek ismi Margareta Zelle'di ve Mata Hari, Endonezcede ( ya da Malay dilinde) 'şafağın gözü' anlamına geliyordu.
Üzerine en fazla film yapılmış karakterlerden biridir. (greta garbonun 1931) jeanne moreau (1964) sylvia kristel ( )

[ Özel okullarda eğitim görürken diğer kızlardan farklı olduğunu anlamıştı. Okulda kırmızı bir elbiseyi yalnızca o giymeye cesaret edebiliyordu. 17 yaşındayken iflas eden babası evi terk etti, annesi de birkaç ay sonra öldü. Mata Hari özel bir yuvada küçük çocuklara bakma işine girdi ama okulun yaşlı müdürüyle ilişkiye girdiği için skandal koptu ve işten atıldı. Kendinden 20 yaş büyük İskoç asıllı Hollandalı bir kaptan, gazeteye ilan vermişti:"Java’daki işime evli dönmek istiyorum. Zarif, güzel, halim selim bir bayanla evlenmektir niyetim." Mata Hari en çarpıcı resmini eklediği bir cevap yazdı. İlk karşılaşmalarında kaptan, kendisine vuruldu. Evlenip, Java’ya geldiler. 2 çocuk sahibi oldu. Çocuklarını dadılara bırakıp Java yerlilerinin arasına karışıyor,onların ilginç dans figürlerini öğreniyordu. Kaptan ona giyinişi,konuşması ve yürüyüşü hakkında devamlı ikazlarda bulunsa da sonuç alamıyordu. Sumatra’ya tayin oldular. Taşındıktan birkaç ay sonra bebeklere bakan dadı erkek bebeği zehirleyerek öldürdü. Mata Hari Hollanda’ya döndü. Boşandılar. Kaptan,kızını yanına almayı başardı. Mata Hari’nin ilk işi Paris’e gitmek oldu.

Birinci dünya savaşı yılları yaklaşıyordu.Aklına Java danslarını burada sergileme fikri geldi. Parlak taşlı bir sutyen taktı; bedenine çok ince bir çorap giydi. Görenler onu çıplak zannediyordu. Basınla arasını çok iyi tuttu. Sutyenini çıkarmasını isteyenler için göğsünde bir diş izi bulunduğuna dair bir hikâye uydurdu. Sahne hayatına bu isimle başlayamayacağını belirten gazinocu(?)lar kendisine Mata Hari adını taktılar.İlk gecede sansasyon yarattı.

Puccini kendisine aşık oldu. La Scala'da dans etti.Fransız Savaş Bakanı'nın sevgilisiydi. Zengin beylere özel danslar sunuyor, karşılığında müthiş paralar kazanıyordu. Ama sonra savaş patladı. İşler durgunlaştı.

Fransızlara gidip Almanlara casusluk yapmayı önerdi,1 milyon frank istedi. Almanlar da kendileri için çalışmasını istediler. Fransızlara "Almanlar,Türklerle birlikte Fas’a çıkacaklar!" bilgisini verince casusluk hayatı sona erdi. Ama Fransızlar 'çift taraflı ajan' olduğunu anlayınca hapse attılar. 15 ekim 1917'de şafak vakti Mata Harı ormana getirildi. Başında zarif bir şapka,üstünde son moda bir palto vardı. Son kez hoş bir bakışla askerleri süzdü, el salladı. ]

( Almanlar, Mata Hari'yi Gestapo'ya almıştı. 1. Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce Almanya'nın Löerrach şehrindeki Alman Espionaj Okulu'nda casusluk üzerine eğitim gördü. Bu arada Berlin polis şefiyle de yakınlık kurdu. Alman Gizli Servisi'ndeki kod numarası H21 olan Mata Hari, 1915'te tekrar Fransa'ya döndü. Fransız Gizli Servisi, Mata Hari'nin Almanlar hesabına çalışan bir casus olduğunu bilmesine rağmen, herhangi bir müdahalede bulunamıyordu. Mata Hari'nin, Fransız ve Hollanda hükümetlerinde nüfuz sahibi kişilerle yakın teması vardı ve hazırlanan tuzaklardan kurtulmayı ustalıkla başarıyordu. )

Fransa karşı casusluk teşkilatı iki taraflı çalışması teklifinde bulundu. Mata Hari teklifi kabul etmiş göründü, ancak Fransızlar ona güvenmiyordu. Bu yüzden Mata Hari'yi denemek için Belçika'ya altı Fransız ajanla ilişki kurması için gönderdiler. Onbeş gün içinde bu altı ajanın tamamı Almanlar tarafından yakalandı ve kurşuna dizildi. Bu olay, altı ajanın hayatına mal olsa da Mata Hari'ye hiçbir zaman güvenilmeyeceğini göstermesi bakımından önemliydi.*

Mata Hari, Almanlar tarafından da artık benimsenmediği için Fransa'ya dönmek zorunda kaldı. Fransızlar cephelerdeki yenilgilerini Mata Hari'nin üzerine attı.

Oysa Margareta Zelle'in daha sonra kendini dünyanın en ünlü casuslarından biri haline getirecek kadar önemli biri olmadığı söyleniyordu. Fransızlar propagandalarından vazgeçmediler.

( Fransız, İngiliz, Rus subay ve devlet adamlarından topladığı çok gizli askerî bilgileri kızına yazılmış masum mektuplar halinde özel diplomatik kurye ile Paris'ten Almanlara ulaştırıyordu. Alman askerî ve denizcilik istihbarat başkanlarıyla toplantılara katıldığı Madrid'den Paris'e döndükten sonra, 13 Şubat 1917'de tutuklandı. Yıllardır hakkında toplanan belgelerin en önemlisi, son Madrid seyahatinde Madrid elçiliğinden Alman askerî merkezine kendi kodu (H21) ile gönderdiği ve yolda ele geçirilen telgraftı. Madrid dönüşü alacağı 15.000 İspanyol Pezosu tutarındaki çek, tutuklandığı zaman üzerinde bulundu. Bir diğer delil de, 1915'te Fransa'ya dönmesinden önce Alman Gizli Servisi'nden aldığı 30.000 marklık senetti. Mahkemenin söz konusu paralarla ilgili suçlamasını, "Hediye aldım" diyerek reddeden Mata Hari, kuvvetli delil bulunamamasına rağmen idama mahkûm edildi. )

( İdama giderken gayet soğukkanlı olan Mata Hari, "Bu Fransızlar beni öldürmekle ne kazanacaklar, savaşı mı kazanacaklar?" diye yanındakilere dert yandı. Kurşuna dizilirken gözlerini bağlatmayarak bir cesaret ve soğukkanlılık örneği gösterdi. )

Mata Hari, kurşuna dizilmek üzere 15 ekim 1917'de şafak sökerken ormana getirildi. Tüfekler patladı. Mermilerin sadece biri kalbine isabet etmişti. Askerlerden 14'ü ona ateş etmemiş ya da edememişti.**


Kaynak :
( parantez içindekiler) = http://tr.wikipedia.org/wiki/Mata_Hari
[ köşeli parantez içindekiler] = ekşi sözlük
diğerleri = muhtelif


* Yukarıdaki satırlarda 6 Fransız ajanının Fransızlar tarafından bir deneme uğruna yem olarak feda edildiği yazılı. Buna inanmak sıradan insanlara zor geliyor. Böyle olaylar karşısında insan ‘sıradan’ olduğuna şükretmeli.

Bir büyük devletin istihbarat örgütü, kendi evlatlarını yem olarak gözden çıkarıyorsa, insanlık kendi kendini, için için yiyor demektir.

** İdam mangasında bir hödük bile ölümcül oluyor. En iyisi böyle bir manga kurmamak