Mesajı Okuyun
Old 24-10-2006, 13:45   #14
ALTINCABA

 
Varsayılan

Sevgili üstatlarım ve abilerim.... Öncelikle zor ama onurlu bir mesleği yıllardır sırtınızda taşıdığınız için hepinizin ellerini saygı ile öpüyorum. Ben mesleğimizin bu okullarda anlatılmayan akla bile gelmeyen bu hali ile staj aşamasında tanıştım. Bir köşede mahkemeyi dinleyip hiçbir stajyer staj yaptığı mahkemeye uğramaz iken birşeyler öğrenmek en azından baronun bana verdiği yükümlülüğü yerine getirmek için duruşma günlerini kaçırmamaya gayret ettim. Başımdan geçeni şöyle anlatayım.
Stajıma devam ederken bağlı olduğum mahkemenin kaleminde yazı işleri müdüresi (!!!!!!) İlk gün bana "biz burda stajyerleri yatırmayız dosyaların dizilmesine yardım edeceksin!" deme zahmetinde bulundu o zamanlar muhattabı olarak algılayamadığı içinmi insana genel saygısı bu olduğu için mi bilmem konuşurken oldukça sert ve çekilmezdi. Aklımda şu sorular vardı. İlk defa tanıştığım bu kadın beni tanımamasına rağmen bana neden yatmaktan bahsetti acaba gelenler hep afacanmıydı? İkincisi neden stajyerin yapacağı iş dosyaları sıraya koymaktı ? Bu çalkantı da gezerken arada sırada değerli bir memurumuzun bana yine aynı sert ifade ile şu defteri ver vs gibi emirler yönelttiğini de duydum. Tepki vermedim çünkü o zamanları sizde bizler gibimi yaşadınız bilmem hep insanın içinde stajı yakarlar aman biz bir saygısızlık etmeyelim. Ceza almayalım sayın baro başkanımız ne der gibi korkularla yürüdük. Zaman zaman bu sorunu dile getirmemize rağmen baromuzun hiçbir önlem almadığına şahit olduk. En sonunda yine sessiz bi köşede merakımdan bir dosyayı incelerken memur beyin bana açık açık utanmadan ve sıkılmadan "sen ne anlarsın dosyadan... " demesi üzerine kuruma yaptığı işe bu işteki geçmişine saygım tamamen sıfırlanmış oldu. O ana kadar koca cüsseme rağmen aklıma bile gelmeyen hır çıkarma olaylarına artık karşımdaki varlığa insan değeri veremediğimden birincisini eklemeyi o kadar istedimki. Üstelik aynı adam avukatlar odasında üstatlarımıza biz elimizden gelen saygıyı göstermeye çalışıp iki büklüm olurken dosyası ile ilgili işlem yapıp çıkan avukatların arkasından sürekli mırıldanıyordu. Bu durum içimde büyük bir yara açmıştır. Galiba bir insanın ne derece kötü ve saygısız bir muamele ile karşılaşabileceğinin de bi örneği olmuştur. Bu adama dayanamayıp en sonunda şöyle dedim. " bak ........ Abi bu işi benden çok daha iyi bildiğini sanıyor olabilirsin yıllarını da bu evraklar içinde geçirdin belki benim hiçbirşey bilmediğimi varsayalım hatta ama aklında tut ruhsat benim istersen 20 istersen 30 yıl bu dosyaları yazmış okumuş ol hayatının sonuna kadar küçücük bile olsa bir büron olmayacak ve hayatının sonuna kadar herhangi bir davanın altına imza koyamayacaksın burada avukat benim" kalkıp birde yumruk atmam istedim ama yapmadım bu bana iyi bir ders oldu neden böyle söyledim bilmiyorum ama muhteremin sürekli bunlar birşey bilmez defter bile okuyamaz vs dediğini hatırlıyorum. Adamdaki cesarete bakın ....... Bu belkide sizlerin yıllarca karşılaştığı bir durum. Edep ve terbiyenin bu iki kavramdan anlamayan insanlara karşı kullanılmaması gerektiği artık her zaman aklımda. Somut olaylar bir tarafa gerçekten de böyle birsorun varken neden çözülmüyor. Acaba çözümsüzmü ben öyle olmadığına inanıyorum. Sevgili üstadım av. Suat ergin yazısında 18 yıl önce böle bir aşk ile başladığını ama dosyalarına x konduğunu herkesin 1 saatte aldığı kararı üç günde aldığını yazmış. Kendisini mücadelesinde yanlız bırakanların iki kere düşünmesi gerekir 18 yıl....! 18 yılda hukuk siyaset politika bu kadar gelişirken (herkes için söyleyemeyeceğim) birkaç ahlak yoksunu kalem memurunun hakkından gelemememiz yada hakkımızı koruyamamız haksızlıklara karşı ceza verememiz ne garip. Bu memura beni geçelim işin okulunu okumuş yazı ve kaleme kendince değer verimiş bir insana böyle davranmaması gerektiğini nasıl anlatacağız ya da daha doğrusu bu adam bundan anlarmı. Değerli büyüklerim ben tüm memurlar için demiyorum diyemem de fakat durumun biraz bizden biraz eğitimden kaynaklandığını düşünüyorum. Belki adam cağız hayatı boyunca felsefe kitabı eline almamış belki almış ama anlamamış olabilir. Belki çok sık okuduğu ama hangi kriterlere göre verildiğini bilmediği kararları birilerini cezalandırmaya yada beraaat ettirmeye yarayan kağıt parçaları olarak görüyor olabilir. Belki mahkemelerin nasıl kurulduğunu bilmiyor belki cumhuriyet mahkemesi ile hitler mahkemeleri arasındaki farkı anlamıyor veya hayatı boyunca anlamıyacak olabilir. Belki insanların nerelerden nerelere geldiğini eğitimin, saygının elle tutulup gözle görülmemesine rağmen insanın içine ne büyük değer katan şeyler olduğunu düşünmemiş olabilir. Belki bazıları turgut özal'ı hala atatürk ün silah arkadaşı sanıyor olabilir. Bu onların suçu yada değil acizane tavsiyem yaptıklarına alınıp lütfen kendinizi üzmeyiniz. Askerliği yapanlar bilir bilmesi gereken prensibi vardır. Birliğe bir evrak gelir gizli yazan bir zarf içinde posta elinde gelen bu evrakta belki taşıyanın hakkında canına mal olabilecek bir emir olsa da açamaz ve okuyamaz. Üst makam o yazının onun tarafından bilinmesinin lüzumu olmadığına karar vermiştir. İnanın mesleğin ne olduğunu bilmelerine gerek yok. Çoğundan bilmesini beklememelisiniz. Hukuk yaşamının bu ilk günlerinde bana ve büyüklerime böyle davranan birine benim saygı duymamı da kimse benden beklemesin. bir kaç avukatı asmak lazım !!! Başlığı ile konuyu yeniden açan sayın kadir e buradan şunu söylemek istiyorum don kişot olmaya hazırsanız bende sanço panzanız olmaya hazırım bence biz onlardan değil onlar bizden korkmalıdır. Politikanın içinde olan avukatlar dı kanunları bilen kazanan savaşan birlik kuran hep avukatlar dı. Bence bu birlikler bilinçli sağlıklı ve yeri geldiğinde güç olarak kullanılmalıdır. Önüne geleni savurmak için değil yine sade ve saygınlığını koruyarak kullanılmalıdır. Fakat en azından bu tür davranışları devam ettirenler karşılarında kocaman ve bu yanlışa asla göz yummayan bir güç bulacaklarını ve bu gücün onlara hatalarını ödeteceğini bilmelidir. Herkesi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.