Başlık genelde yazılan şeyin, içeriğin ne olduğu konusunda ön bir haber verir. Başlığın yazılanın içeriğini belirtme, bir ipucu verme fonksıyonunun dışında başka fonksiyonları da vardır; merak uyandırmak, okuyucuyu konunun veya haberin içeriğini kavrıyabilecek bir ruh haline sokmak, ajite etmek, okuyucunun dikkatini belirli bir noktaya çekmek gibi.

Bazen belirli bir konuya başlık bulabilmek için uzun süre düşünür ve kafa yorarsınız; bazende aklınıza o kadar çok başlık gelir ki hangisini seçeceğiniz, hangisinin daha etkili olacağı konusunda bir karara varamazsınız.

Şimdi aktaracağım haber için aklıma birçok başlık geldi örneğin:

‘Canavar ruhlu kardeş müebbet hapis cezasına çarptırıldı’

‘Almanya’da Namus Cinayeti’

‘Kültürlerin Çatışması’

‘Namus Cinayeti Kararı’nın Açıklamasından Sonra Büyük Kargaşa’

‘Batı Kültürüne Ayak Uyduramıyanlar’

Vaz geçtim başlık aramaktan. Olayı anlatayım. İisterseniz siz bir başlık bulun.


Olay:
Alman vatandaşlığına geçen ve Hamburg’da yaşayan Afganistan asıllı Obeidi ailesinin 24 yaşındaki oğulları Ahmad 16 yaşındaki kız kardeşi Morsal’ı, Avrupalılar gibi yaşıyor, kendi kültüründen uzaklaştı ve ailemize söz getiriyor, uyguladığımız hiçbir disiplin önlemi fayda getirmedi, gerekçesi ile 15 Mayıs 2008 tarihinde 23 yerinden bıçaklıyarak öldürmüş. Olaydan birgün sonra yakalanan sanık, kız kardeşini öldürdüğünü itiraf etmiş ve mahkemede bu itirafını geri almamış.

Dava ve karar:
Anne ve baba mahkemede tanıklık yapmaktan kaçınmış.
Savcılıktan verilen bilgilere göre Ahmad kız kardeşini önceden de, giyiniş tarzını ve hareketlerini beğenmediği için dövüyormuş.

Bugünki haberlere göre mahkeme müebbet hapis cezası kararını vermiş. Karar hem sanık üzerinde hem de ailesi üzerinde şok etkisi yapmış haberlere göre. Sanık: ‘Ehre (namus, şeref) nedir, ne bu, Kabul’da olmuş olsaydı şimdi dışardaydım’ diye bağırmış. Mahkeme dışında da büyük bir kargaşalık yaşanmış. Sanığın ailesi bağırıp protestoda bulunmuş ve basın mennsuplarına saldırmışlar.

Hakim: Sanığın, diğer disiplin yöntemlerinin boşa çıktığını gördükten sonra, tasarlıyarak ve planlıyarak kız kardeşini öldürdüğnün belirttikten sonra, olayın kızın yaşam tarzına karşı olan müsamahasızlık ve kızgınlıktan dolayı gerçekleştirilen bir cinayet olduğıunu belirtmiş. Anne ve babanın ahlaken en azından oğulları kadar suçlu olduklarını belirten hakim, onların belki de oğullarını terbiye etme metotlarının uygulayıcısı olarak kullandıklarını söylemiş ve eklemiş: ‘Bazı yabancılar ülkemizdeki tüm özgürlüklere rağmen, ailelerindeki hiyerarşik yapının esiri olarak kalıyorlar’

Mahkeme, sanığın, kız kardeşinin yaşam tarzına tahammül edemeyişini ve bu yaşam tarzını ailenin namusunu kirletme olarak görüşünü cezayı ağırlaştırıcı bir sebep olarak görüyor. Bu gerekçeyi okuyunca ve, aklımda doğru kaldıysa, bizdeki bir mahkemenin böyle bir durumu cezayı hafifletici sebep olarak gördüğünü düşününce, ‘Kültür ve Hakimlerin Namus Kavramı’ nı Değerlendirmesi’ başlığının bu habere uygun bir başlık olacağını düşünüyorum.

Olayın içinde birazda, düşünceye ve düşünce özgürlüğüne tahammülsüzlük ve insanlık onurunu hiçe saymak var.


Saygılarımla