Mesajı Okuyun
Old 10-12-2004, 17:53   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

İzmir Barosu Yönetim Kurulu’nun, 07/12/2004 tarihinde yapılan toplantısında;

· “İzmir Barosu İşkence Önleme Grubu”nun dağıtılmasına,

· “İşkencenin Önlenmesinde Hukukçuların Rolü” projesinin de askıya
alınmasına/iptal edilmesine

karar vermiştir.

Bu gün; Yönetim Kurulu'nun bu kararını değerlendiren bir basın toplantısı
yapıldı. İzmir Barosu Toplantı Salonunda baro üyesi yaklaşık 200 avukatın
katıldığı basın toplantısında, basın açıklamasını İşkenceyi Önleme
Grubu'nun kurulduğu 200-2002 dönemi İzmir Barosu Başkanı olan Av.Noyan
Özkan yaptı. Av.Özkan 10 Aralık 2001 tarihinde İşkenceyi Önleme Grubu'nun
kuruluşunu kamuoyuna açıklamıştı.

İnsan hakları mücadelesinde İzmir Barosunu geriye götürecek,
antidemokratik bu karara karşı gereken demokratik tepkinin gösterileceği
inancıyla ilginize ve bilginize sunulur.

Av.Arif Ali Cangı



Değerli katılımcılar ve değerli basın mensupları;



İzmir Barosu yeni Yönetim Kurulu’nun 07.Aralık.2004 tarihinde, İzmir
Barosu İşkence Önleme Grubu’nun faaliyetlerine son verilmesine karar
vermesi nedeniyle, İşkence Önleme Grubu üyeleri ve İzmir Barosu’nun eski
başkanları ve eski yönetim kurulu üyeleri , İzmir Barosu’nun, İnsan
Hakları, demokrasi ve özgürlükler mücadelesine yönelik gelenekselleşmiş
çizgisin savuculuğunu yapmış avukatlar olarak, bu karara karşı tepki ve
görüşlerimizi- trajik bir zamanlama ile- İşkence Önleme Grubu’nun kuruluş
yıldönümünde açıklamak için bu toplantıyı yapma gereği duyduk.

İzmir Barosu onlarca yıllık deneyim ve birikimiyle, hukukun üstünlüğü,
insan hakları ve demokrasi mücadelesinde etkin bir rol oynamış ve bu
alanda yalnızca İzmir Kamuoyunda değil Türkiye ve hatta dünyada,
istikrarlı bir çizginin sembolü olmuştur.

Ölüm cezasının kaldırılması, çetelere karşı mücadele, Bergama Köylüleri
ile birlikte çokuluslu şirketlere karşı mücadele, cezaevlerindeki
ihlallere , gözaltında kayıplar ve infazlara, işkenceye, düşünce ve basın
özgürlüğü ihlallerine karşı mücadele vb. alandaki çalışmaları ile
ülkesine ve halkına karşı sorumlu ve duyarlı bir çizgi İzmir Barosu ile
bütünleşmiştir.

Bu çizgi İzmir Barosu’nun Yönetim Kurulları’nın dönemsel niyet ve
politikaları ile izah edilemeyecek kadar güçlü ve İzmir Barosu’nun
kurumsal kimliği ile bütünleşmiş bir çizgidir. Bu bütünleşmeden hareketle
belirtmeliyiz ki, Yönetimlerin değişmesi bu çizginin bir çırpıda inkarına
ve yok edilebilmesine elbette ki olanak sağlamayacaktır.

Değerli katılımcılar;

İzmir Barosu yukarıda özetlediğimiz çizgisinin bir gereği olarak
10.Aralık.2001 tarihinde işkenceye karşı sistemli bir hukuki mücadele
yürütülmesi amacıyla İzmir Barosu İşkence Önleme Grubu’nun kurulmasına
karar vermiş ve bu kararını bir basın toplantısı ile kamuoyuna
duyurmuştur.

İşkence olgusu, Türkiye'nin on yıllar boyunca aşılamayan temel insan
hakları ihlali problemi olarak gündeminde kalmış ve kalmaktadır da.
İşkence Önleme Grubu’nun kurulduğu tarihe kadar işkence konusunda çok
değerli çalışmalar yapılmış, ancak belirli bir merkezden, sistemli olarak
hukuki müdahale ve bilimsel değerlendirmelere esas olabilecek kapsamda
veri toplama çalışması ne yazık ki yapılamamıştır.

İşte İzmir Barosu İşkence Önleme Grubu, bu eksikliği giderebilmek ve
işkenceyi reel olarak önlemek, geriletmek gereksiniminden doğmuştur.

İşkence Önleme Grubu, işkencenin önlenmesi, mağdurlara hukuksal destek
sağlanması, işkencenin suç olarak kabulü ve faillerinin
cezalandırılabilmesi için uygulamada ve mevzuatta bulunan engellerin
kaldırılması ve işkence suçunun bir insanlık suçu olarak kabul görmesi
amacı ile kurulmuştur. Grubun kuruluşu, işkencenin önlenmesinin ülkemiz
açısından temel bir demokrasi sorunu olduğu ve Baroların, Avukatlık
Yasası’nın 76. maddesine göre “hukukun üstünlüğünü, insan haklarını
savunmak ve korumak” gibi önemli bir görevinin bulunduğu yaklaşımından
hareketle gerçekleştirilmiştir.

Grup kuruluşunda iki temelden hareket edilmiştir;

Birincisi;

işkence sistemlidir. O halde işkenceye karşı sistemli bir mücadele
yürütülmelidir.

İkincisi;

işkencenin önlenememesinin temel nedenlerinden biri işkence suçlarına
karşı etkin soruşturma yapılmamasıdır. O halde etkin soruşturmanın
yapılabilmesini sağlayacak hukuki müdahale çalışması yapılmalıdır.

Grubun temel hedefi bir insanlık suçu olan işkencenin tamamen
ortadan kaldırılmasıdır.

Başlangıçtan bu yana yürütülen fedakarca çalışmalar ile İÖG nda aktif
olarak görev alan avukatların sayısı bu gün itibarıyla 250’yi aşmıştır.

Kuruluş tarihinden kapatılma kararının verildiği 07.Aralık.2004 tarihine
kadar İÖG na başvuran mağdur sayısı 575 dir.

İÖG nun takip ettiği toplam dosya sayısı 334 adet olup bunlardan 116
tanesinde işkence yapanlar hakkında kamu davası açılması sağlanmıştır.
Diğer dosyalar halen hazırlık aşamasında devam etmektedir.

Hükümetin, tüm ülkede açılan işkence davaları ile ilgili olarak açıkladığı
sayının yarıdan fazlasını İzmir’de açılan davalar oluşturmaktadır.

İÖG nun çalışmaya başlaması ile İzmir’de işkence yöntemi hissedilir bir
şekilde gerilemiş ve bu olgu özellikle avukatlar açısından çok açık olarak
görülebilmiştir.

İÖG, Türkiye ve Dünyada bir ilk olup İzmir Barosu’nun ulusal ve
uluslararası arenada insan hakları alanında geliştirdiği en saygın ve
etkin
çalışmalarından biridir.

İşte İzmir Barosu yeni Yönetim Kurulu böylesine önemli bir çalışmayı
“ komisyonların görevi genel kurul ile sona erer...” şeklindeki
kaçamak ve dayanaksız, göstermelik gerekçesiyle ortadan kaldırmaya karar
vermiştir. Gerçekte ise İÖG çalışmalarına İzmir Barosu’nun Genel Kurulu
ile değil Genel Kurul’dan 2 ay sonra, yeni Yönetim Kurulu’nun kararı ile
son verilmiştir.



Değerli Katılımcılar;

İzmir Barosu yeni Yönetim Kurulu;

insan hakları alanında her türlü uluslar arası ilişkiyi reddetmiştir,

her türlü ülke içi ilişki ve dayanışmayı reddetmiştir,

her türlü hukuki mücadeleyi de, Avukatlık Yasasının Barolara yüklediği
göreve rağmen reddetmiştir.

İzmir Barosu yeni Yönetim Kurulu, İzmir Barosu’nun onlarca yıldan bu yana
oturmuş, çağdaş, ilerici,insan hakları ve hukukun üstünlüğüne inanan,
özgürlükçü çizgisini reddetmiştir.

Tüm bu redlerin ardından insan haklarına saygılı ve işkence ile mücadele
etmeye istekli olunduğunun söylenmesi, hamasi nutuktan başka bir şey
değildir. Oysa, İÖG yıllık raporunda da belirtildiği gibi “...İşkence ne
hamasi nutuklarla ve ne de özgürlük düşmanlarından, “özgürlük” adına
halklara savaş ilan edenlerden, medet ummakla son bulabilir.”

İÖG çalışmalarına son vermenin, Yargı ve İdare ile iyi geçinme
taahhütlerinin bir gereği olup olmadığı kuşkuludur.

Bilinmelidir ki İÖG çalışmalarına son verilmesine ilişkin bu karar hukuki
tanımıyla “BATIL” dır.

Bizler İşkence Önleme Grubu üyesi ve gönüllüsü avukatlar olarak
İzmir Barosu’nun işkenceye karşı mücadelesini sürdürmekte kararlı
olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz.

Saygılarımızla

10.Aralık.2004



İŞKENCE ÖNLEME GRUBU