Mesajı Okuyun
Old 28-10-2008, 15:26   #17
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan İsterseniz karardan gidelim...

T.C.
PENDİK
4. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2008/132
KARAR NO : 2008/802
C.SAVCILIĞI ESAS NO : 2007/2786

GEREKÇELİ KARAR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

HAKİM : MAHMUT ERDEMLİ 34468
C. SAVCISI : VEYSEL ERTUĞRUL 30678
KATİP : NURCAN CELLEK(KURUNÇ) 70017

DAVACI : K.H.
SANIK : ............
SUÇ : Müstehcenlik
SUÇ TARİHİ / SAATİ : 06/02/2006
SUÇ YERİ : İSTANBUL/PENDİK
KARAR TARİHİ : 17/10/2008

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık/sanıklar hakkında mahkememizde yapılan duruşma sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Sanık hakkında Pendik C. Başsavcılığınca, olay tarihinde, işyerinde porno içerikte olduğu anlaşılan porno tabir edilen CD’leri satışa arz ettiği, sanığın suçunu kabul ettiği ve bu suretle atılı suçu işlediği iddiasıyla ve sevk maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle Pendik Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
Pendik Sulh Ceza Mahkemesince dava dosyası görevsizlik kararıyla mahkememize gönderilmiştir.

SAVUNMA : Sanık savunmasında olay tarihinde işyerinde yakalanan porno CD’lerin satışını yaptığını ve başka işi bulunmadığından buna mecbur kaldığını belirtmiştir.

DELİLLER : Dosyada bulunan 6.2.2006 tarihli tutanak başlıklı tutanak ile aynı tarihli Savcı ile görüşme tutanaklarının incelenmesinde, sanığa ait işyerinde tezgah üzerinde satışa arz edilmiş porno tabir edilen CD görülmesi üzerine C. Savcısına haber verildiği ve talimatı üzerine yapılan aramada diğer CD’lerin yanında ayrıca 125 adet porno tabir edilen CD’nin bulunduğu ve el konulduğu yazılı bulunmaktadır. El koyma kararı daha sonra mahkemece onanmıştır.

Dosyada bulunan CD izleme tutanağı ile bilirkişi raporundan kimi CD’lerde kadın ve erkeğin ters ilişkisinin, kimilerinde erkek ve kadınlardan oluşan üçerli grupların oral ve vajinal cinsel ilişkilerinin, kimi CD’lerde ise iki ayrı erkeğin kimisinde ise iki ayrı kadının birbirleriyle sevişmelerine ve cinsel ilişkilerine yer verildiği yazılı bulunmaktadır.

İDDİA MAKAMI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA: Sanığın olay tarihinde Gazipaşa caddesinde işhanındaki işlettiği belirlenen CD, VCD,DVD dağıtım satış ve pazarlama yerinde emniyet güçlerince yapılan aramalarda porno CD lerinin ele geçtiği, sanığın bu CD leri sattığı, CD içeriklerinin porno nitelik arz eden cinsel ilişkileri gösteren CD ler olduğu, çocuk ve hayvan görüntülerinin bulunmadığının belirlendiği tüm yargılama dosyası kapsamından anlaşılmakla, sanığın sabit olan eylemine uyan 5237 sayılı TCK nun 226/1-d, 53, 58.maddeleri uyarınca cezalandırılması, emanetteki suça konu CD lerin TCK 54 maddesi gereğince müsaderesi ve yargılama giderlerinin sanıktan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İddia, sanık savunması, izleme tutanağı, olaya ilişkin düzenlenen belge ve tutanaklar, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından; Sanığın olay tarihinde, PORNO olarak tabir edilen ve halkın ar ve haya duygularını incitici nitelikte olan film CD’lerini bu hususta satış izni olmaksızın sattığı, izleme tutanağından anlaşılacağı üzere filmin erkek ve kadınların toplu olarak cinsel farklı pozisyonlarda cinsel ilişkilerini de içerdiği sabit bulunmuştur.
Suça konu materyallerin her iki cinsten insanların cinsel organları ve cinsel ilişkilerinin de görüntülendiği ve bu suretle halkın haya duygularını incitecek türden olduğu açık ise de, toplu olarak gerçekleştirilen türden bir cinsel ilişki ile hem cinsler arasındaki cinsel ilişkinin yasada belirtilen anlamda doğal olmayan yoldan olup olmadıkları hususu tartışılmalıdır.

İÇ HUKUK HÜKÜMLERI : Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10/1. maddesinde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” Aynı maddenin 2. fıkrasında “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” Yine 20. maddesinde “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.” hükümlerine yer verilmiştir.

ULUSLAR ARASI HUKUK METINLERI : Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/5 maddesi gereğince iç hukuk hükmünde olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinde “Herkes özel hayatına, aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir” hükmüne yer verilmiş, aynı Sözleşme’nin 14. maddesinde ayrımcılık yasağı “Bu Sözleşme’de tanınan hak ve hürriyetleri kullanma istifade keyfiyeti, özellikle cins, ırk, renk, dil, din, siyasi veya DİĞER KANAATLER, milli veya sosyal menşe, milli bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya her hangi diğer bir durum üzerine müesses hiçbir ayırıma tabi olmaksızın sağlanmalıdır.” sözleriyle ifade edilmiştir.

Avrupa Birliği anlaşmasının (Treaty establishing the European Community ) 13. maddesinde, kendisine verilen sınırlı yetkiler çerçevesinde hareket edecek olan Avrupa Konseyinin, oybirliğiyle hareket eden Avrupa Komisyonu’ndan gelecek teklif üzerine, cinsiyet, ırk ve etnik orijin, din veya inanç, sakatlık, yaş ve CİNSEL TERCİHTEN kaynaklanan ayrımcılığı önlemek yönünden uygun önlemleri alacağı yazılı bulunmaktadır. Bu doğrultuda Avrupa Birliği Konseyince hazırlanan istihdam ve meslek edinme konusundaki ayrımcılığın önlenmesine ilişkin 27.11.2000 tarihli ve 2000/78 sayılı direktifin amaca ilişkin birinci maddesinde direktifin amacının "Din veya inanç, sakatlık, yaş ve CİNSEL TERCİHTEN kaynaklanan ayrımcılığı önlemek" olduğu belirtilmiş, direktifin genelinde ise, yukarıda belirtilen temellere dayalı ayrımcılığın yasak olduğu ve bu yönde ayrımcılık teşkil eden uygulamalar ile ilgili yasal koruma önlemlerin alınması gerektiği belirtilmiş ve Avrupa Birliğine üye ülkelerin 2 Aralık 2003 tarihine kadar ayrımcılık yasağına ilişkin caydırıcı yaptırımları kapsayan yasal düzenlemeleri tamamlamış ve Avrupa Komisyonuna bildirmiş olmaları zorunluluğu getirilmiştir.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI: 1.KARAR : - Kuzey İrlanda’da bir sevkiyat memuru olan ve cinsel tercihini homoseksüel olarak belirleyen Jeffrey Dungeon isimli adı geçen ülke vatandaşının evi, yine adı geçen ülke kolluk görevlileri tarafından yasa dışı olarak uyuşturucu madde kullanmak ve bulundurmak suçuyla bağlantılı olarak aranırken, bir erkek olan adı geçenin başka erkeklerle homoseksüel ilişkide bulunduğuna dair bulunan fotoğraf ve belgelerine el konmuş, el konulan bu eşyaları bir yıl kadar kendisine iade edilmemiş, kendisi ise belirli süre sorgulanmıştır.
Kuzey İrlanda’da homoseksüel yaşantının yasaklanmasının dayanağı, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1861 tarihli Kişi Kanunu (61-62. maddeler), 1885 tarihli Ceza Kanunu Değiştiren Kanun (11. madde) ve İçtihat Hukuku’dur. Belirtilen metinlerin incelenmesinde, erkek erkeğe anal ve erkeğin kadınla anal cinsel ilişkisi, hayvanlarla cinsel ilişki ve erkekle erkeğin büyük ahlaksızlık kabul edilen tarzdaki ilişkisinin yasaklandığı ve hapis cezası ile cezalandırıldığı görülmektedir. Bununla birlikte olay tarihi itibariyle belirtilen yasa maddeleri gereğince uzun yıllardır mahkum edilen kimsenin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bay Dudgeon’un Britanya Birleşik Kırallığını aleyhine yaptığı başvuruda 23 Eylül 1981 tarihindeki kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aşağıdaki bulgulara ulaşmıştır:
AİHS’nin 8. maddesi gereğince herkes aile ve özel hayatına evine ve mektuplarına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olup ikinci fıkrada belirtilen hallerin gerekli kılması hali hariç olarak kamu otoritelerinin bu alanlara müdahale etme hakkı bulunmamaktadır.
Başvuranın olayında, başvuran ister var olan ve yukarıda belirtilen yasalara saygı duyarak kendisini frenlesin, isterse yasaya aykırı olarak hayatını sürdürsün ve soruşturma tehdidi altında kalsın, homoseksüel tercihini yasaklayan yasal hükümler kendisinin özel hayatını ve bu arada cinsel yaşantısını kamu otoritesinin daimi müdahalesi nedeniyle etkileyecektir.
8. madde anlamında yasaklamanın gerekli olması kavramı, yararlı, makul ve arzu edilen türden kavramları kapsamaz ve fakat bahsedilen müdahalenin yapılması yönündeki toplumun baskıda bulunmasını ifade eder. Dava, hayatın en kişisel yönüne ilişkin olup, müdahale için son derece ciddi nedenler bulunmalıdır.
Toplumun ahlaki bakış açısı bu müdahalenin gerekli olup olmadığı yönünden dikkate alınması gereken hususlardan birisidir. Dava konusu hakkında Kuzey İrlanda toplumunun duyarlı bulunduğu açıktır. Ne var ki, bu durum Mahkeme’nin müdahale hususundaki gerekliliğin var olduğu hususunda karar vermesine yeter nitelikte değildir. 21 yaşın üzerindeki erkeklerin homoseksüel ilişkilerinin yasaya rağmen uzun yıllardır cezalandırılmamış oluşu, bu durumun toplumu yaralamadığını göstermekte olup aksine delil ileri sürülmemiştir. Bu durumda acil ihtiyacın olduğunu söylemek mümkün değildir.
Toplumun homoseksüel yaşantıyı ahlaksızlık olarak değerlendiren üyeleri, homoseksüel yaşantı nedeniyle rahatsız veya ŞOK OLABİLİR veya haksızlığa uğramış hissini duyabilir. Ancak bu durum tek başına rızaya dayalı bu tür ilişki içinde bulunan yetişkin erkeklerin cezalandırılmasını gerektirmez. Özellikle, Kuzey İrlandada’ki erkeklerin homoseksüel ilişkisine yönelik yaklaşım ve yasadaki herhangi bir esnekliğin MORAL DEĞERLERE ZARAR VERECEĞI YÖNÜNDEKI KAYGI daha fazla sakıncaları olmadıkça, başvuranın hayatına bu ölçüde karışılmasını gerektirmez. Suç olmaktan çıkarma ONAYLAMA ANLAMINA GELMEZ ve yasa değişikliği nedeniyle toplumun bazı kesimlerinin yanlış yaşam tarzını seçeceği yönündeki korku yasanın sakıncalı tüm bu özellikleriyle muhafaza edilmesine hak vermez.
Sonuç itibariyle Bay Dudgeon’a yürürlükteki yasa kapsamında uygulanan kısıtlamalar, ulaşılması amaçlanan hedefler yönünden orantısızdır. Mahkeme, bazı sebeplerle kendini korumaktan aciz ve çocuklar yönünden getirilen kısıtlamalar hukuka uygun ise de, bu konuda yaş sınırlamasını belirlemek ve alınacak önlemler ülkelerin devletlerin yetkisi altındadır.
Somut olayda başvuran, aile hayatına saygıyı öngören 8. madde’in ihlal edilmiş olması nedeniyle zarara uğramış ve uğramaya devam etmektedir.

2. KARAR : 31 Temmuz 2000 tarihli AİHM kararına konu olan ve başvuranın kimliğinin saklı tutulmasını istediği 35765/97 sayılı başvurunun konusu, çeşitli şekillerde gerçekleştirilen homoseksüel ilişkidir. Başvuru Britanya Birleşik Krallığı aleyhine yapılmıştır.
Başvuranın evi 1 Nisan 1996 tarihinde mahkeme kararı ile aranmış ve çeşitli fotoğraflar ve video kayıtlarına el konulmuş, başvuran bir gün sonra polis tarafından sorgulanmıştır. Başvuran, ele geçirilen bazı video kayıtlarının, kendisinin de dahil olduğu 4 erkeğin katıldığı ve ağırlıklı olarak başvuranın evinde gerçekleştirilen oral seks görüntülerine ilişkin olduğunu kabul etmiştir. Cinsel içerikli eylemler içerisinde şiddet unsuruna rastlanmamıştır. Başvuran 1956 tarihli Cinsel Suçlar Kanunu’nun 13. maddesine aykırı erkekler arasındaki büyük ahlaksızlık suçundan yargılanmıştır. Mahkemeye sunulan numunelerde sanığın da dahil olduğu 4 erkeğin oral yoldan cinsel ilişkileri ile karşılıklı mastürbasyon yapmalarına ilişkin görüntülerin bulunduğu anlaşılmıştır. Başvuran 20 Kasım 1996 tarihinde 2 yıl hepis cezasına mahkum edilmiş, ele geçirilen materyallerin zoralımına karar verilmiştir. Karar başvuranın avukatının yasanın açık olduğu ve lehe sonuç çıkmayacağı yönündeki önerisi üzerine temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
Başvuranın mahkumiyetine neden olan yukarıda belirtilen yasanın 13. maddesinde “Bir erkeğin bir başka erkekle, halka açık veya özel bir yerde, büyük ahlaksızlık oluşturacak şekilde ilişkide bulunması veya böyle bir ilişkiye katılması veya bu tür bir ilişkinin gerçekleştirilmesini sağlaması suçtur.” Aynı Kanun’un 37. maddesinde “Bu suçun 21 yaşında veya daha büyük bir erkek tarafından 18 yaşından daha küçük erkeğe karşı işlenmesi halinde 5, aksi takdirde 2 yıla kadar hapis cezasını gerektirdiği” belirtilmiştir.
AİHM, bu davada da Dudgeon davasına atıf yapmış ve toplumun homoseksüel ilişkiyi ahlaksızlık olarak gören kesiminin, olay nedeniyle ŞOKE OLMASININ, BU TÜR EYLEMLERİ SUÇ HALİNE GETİRMEK İÇİN YETERLİ SEBEP BULUNMADIĞINI tekrarlamıştır. Mahkeme, hali hazırdaki başvurunun, benzer başvurulardan, cinsel içerikli eylem içerisinde İKİDEN FAZLA KİŞİNİN VARLIĞI NEDENİYLE farklı olduğuna işaret etmiştir.
Halk sağlığı ile ilgili bir endişenin bulunmadığı ve tamamen özel alanda gerçekleşen ve kişisel bulunan olayda, homoseksüel ilişkiyi yasaklayan yasayı muhafaza etmenin açıklanamaz olduğu sonucuna varmış ve 8. MADDENİN İHLAL EDİLDİĞİNE karar vermiştir.

AMERIKA BIRLEŞIK DEVLETLERI YARGITAYI KARARI : Temyizin konusu: Özel bir ortamda cinsel ilişkiye giren iki erkeğin bu eyleminin Teksas eyaleti kanunları doğrultusunda cezalandırılmasına ilişkin kararın temyizen incelenmesi talebidir.
Olay: Polis başka sebeple evinde arama yaptığı reşit olan Lawrence isimli kişiye ait evde, adı geçenin başka bir reşit erkekle karşılıklı rızaya dayalı olarak cinsel ilişkide bulunduklarını tespit edip olayı yetkili makama bildirmştir. Sanık yasal süreçte tutuklanıp yargılandıktan sonra, sapkın cinsel ilişkide bulunduğu gerekçesiyle, hemcinsler arasında cinsel ilişkiyi yasaklayan Texas yasaları gereğince cezalandırılmış, dava temyiz edilmiştir. Eyalet Temyiz mahkemesi (ki bu sistemde Yargıtay ile yerel mahkeme arasında bir statüye sahiptir.) kararın doğru olduğuna ve Eyalet Anayasasına aykırı olmadığına karar vermiş, karar aleyhine yapılan 26 Mart 2003 tarihli temyiz talebi üzerine dosya ABD Yargıtayına temyiz yoluyla gönderilmiş, ABD Yargıtayı 26 Haziran 2003 tarihli kararında, yerel mahkeme kararının Anayasaya aykırı olduğu sonucuna vardığı kararında aşağıdaki görüşleri benimsemiştir.
ABD Yargıtayı’na göre, Anayasa’nın 14. değişikliği gereğince, özel yaşamlarına tahsis edilen konutlarında, kişiler, yetişkin olarak, özel temaslarında tamamen özgürdürler. 50 Eyaletten sadece dokuzunda davaya konu türden yasağa yer verildiğine ve bunlardan sadece dördünün bu yasayı fiilen uyguladığına işaret eden Yüksek Mahkeme, özel yaşama ilişkin özgürlük prensibinin, cinsel yaşama ilişkin meselelerde, kişilerin özel hayatını nasıl düzenleyeceğine yine kişilerin karar vereceğine hükmetmiştir.
Davanın reşit olmayan kişilere ilişkin bulunmadığına, kişilerin zorlanmadığına ve şiddet içermediğine de işaret eden Yüksek Mahkeme, Eyalet Temyiz Mahkemesinin, yerel mahkemenin mahkumiyet hükmünü onaylayan kararını bozmuştur.

NİHAİ DEĞERLENDİRME : 5237 sayılı TCK’nin 226(4) madde ve fıkrasında aynen “Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlar” dan bahsedilmektedir. Yasa gerekçesinde ise açıklayıcı bir anlatım yer almamıştır. Doğal olmayan cinsel ilişkinin tanımının yasa tarafından yapılmadığı görülmektedir. Yasa koyucu örnekleme yaparak, doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışın yorumlanmasına yardımcı olmak istemiştir. Olayımızda ölülerle, çocuklarla veya şiddet kullanılarak ya da hayvanlarla cinsel ilişki yoktur. Yasadaki örnekler sınırlayıcı nitelikte olmamakla birlikte, doğal olmayan cinsel davranışın bu örneklere benzer nitelikte olması gerekmektedir. Günümüzde hem cinsler arasında evliliklerin mümkün olduğu çağdaş ülkeler bulunmaktadır.Yukarıda belirtilen uluslararası düzenlemelerde ayrımcılık yasağı kapsamında insanların cinsel tercihleri de belirtilmiş ve bu suretle cinsel tercihlere saygı duyulması zorunluluğu getirilmiş ve aksi yöndeki uygulamalar yönünden ceza öngörülmüştür. Bu doğrultuda Avrupa ülkelerinin çoğunda eşcinsel birliktelikler evliliğe eşdeğer sayılmış, bu ülkelerden Hollanda'da son birkaç yıldır eşcinsel evlilikler yasal olarak kabul edilmiştir. Yasal olarak böyle bir birlikteliğe izin verilen çağdaş toplumların bulunduğu bir dünyada, suça konu CD’lerdeki hem cinsler arasında gerçekleşen cinsel ilişkinin doğal olmadığını kabul etmek mümkün değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yukarıya alıntılanan kararları ve hükümleri de bu doğrultudadır. Uluslararası hukuk hükümlerinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının, kişilerin cinsel tercihlerini toplumun bazı kesimlerinin onaylamaması ve hatta şoke edici bulmasına rağmen tamamen serbest iradesiyle belirleyebilmesi gerektiğine ve bu yöndeki ayrımcılığın cezalandırılmasına yönelik tutumu dikkate alındığında, gerek hemcinsler arasındaki cinsel beraberliğin gerekse davaya konu materyallerin de içerdiği üzere birden çok kişi arasında aynı anda gerçekleştirilen cinsel ilişkinin bir cinsel tercih hakkına dayalı olarak gerçekleştirildiği ve özel alanlarda gerçekleştirdiği ve şiddet içermeyip çocukları da kapsamadığı sürece engellenemeyeceği ortaya çıkmaktadır. Bu aşamada, yukarıda söz edilen hukuki metinlerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ülkemizin taraf bulunduğu sözleşmelerden olup Anayasa’nın 90/5 maddesi gereğince iç hukuk hükmünde bulunduğu hususu da hatırlanmalıdır.
Diğer yandan, suça konu CD’ler içinde yer alan, grup seks olarak tabir edilen ve ikiden fazla kişinin cinsel birlikteliği gerçekleştirdiği olayın doğal olmayan yöntemle cinsel ilişki olup olmadığı konusuna gelince: Doğal olmayan cinsel davranış teriminin kanundaki örneklemeler dikkate alınarak tanımlanması ve geniş yorumlanmaması gerekmektedir. Aksi takdirde belirli kalıplar dışına çıkan her cinsel ilişkinin doğal olmayan cinsel davranış olarak yorumlanması riski oluşacaktır. Suça konu CD’lerde yer alıp içeriği yukarıda açıklanan görüntülerin toplumun çoğunluğu tarafından onaylanmayan ve alışılmadık türden olduğunda şüphe yoktur. Ne var ki, yasada belirtilen örneklemelere bakıldığında, gerçekleştirilen cinsel davranışın doğal olmayan türden olduğunun kabulü için, bu davranışın, yasada belirtilen örneklemelere eşdeğer seviyede iğrenç ve vahim bulunması ve davranışı gerçekleştirenin kısmen veya tamamen akıl hastası olduğuna delalet etmesi gerekir. Bu türden cinsel aktiviteye toplumlarda sık rastlanılmasa bile, her toplumda toplu olarak gerçekleştirilen cinsel ilişkilerin varlığı bir gerçektir. Diğer yandan, ne ülkemizde ne de çağdaş batı Avrupa ülkelerinde toplu olarak cinsel ilişkide bulunmanın önünde kanundan kaynaklanan bir yasak bulunmamakta ve bu eylemleri gerçekleştiren kişiler cezalandırılmamaktadır. 31 Temmuz 2000 tarihli yukarıda söz edilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına konu olay da benzer içerikte bulunmaktadır. Belirtilen açıklamalar karşısında, suça konu CD’lerde yer alan toplu cinsel ilişkiye ilişkin görüntülerin halkın ar ve haya duygularını incitecek türden olsa bile yasada yer alan anlamda doğal olmayan yoldan cinsel davranış niteliğinde bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Sanığın sabıka kaydında yer alan sanığın sabıka kaydında yer alan Pendik 1. Sulh 18.05.2004 tarihli ve 1576/508 esas ve karar sayılı ilamı ile DOĞRUDAN hükmolunan 681 YTL adli para cezasına ilişkin ilamın 1412 sayılı CMK’nin 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Kanunun 3. maddesiyle değişik 305. maddesi gereğince kesin nitelikte bulunduğu ve bu nedenle tekerrüre esas sayılmaması gerektiği, bununla birlikte suç tarihinden sonra kesinleşen ve tekerrüre esas olmayan sabıka kaydında yer alan diğer mahkumiyet hükümlerine nazaran sanığın suç işleme hususunda ısrarlı eğilimi bulunmasına nazaran hakkında artırılarak ceza tayini gerektiği ve aynı nedenle lehe hükümler ile bu arada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine yer olmadığı görüşüne varılmıştır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar da dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar verilmek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı olduğu üzere;
Sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olduğundan, 5237 sayılı TCK'nin 61. maddesinde yazılı sebeplerden olarak, suç konusunun sayısı, sanığın sabıka kaydından ve dosya kapsamından anlaşılan suç işleme hususundaki ısrarlı tutumu gözönüne alınarak eylemine uyan 5237 Sayılı TCK'nun 226 (1) madde ve fıkrasının d) bendi hükmü uyarınca takdiren ve artırılarak 7 AY HAPİS ve 100 GÜN ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA
Sanığa verilen 100 GÜN ADLİ PARA CEZASININ sanığın sosyal ve ekonomik durumu gözönüne alınarak günlüğü takdiren 20 YTL den toplam 2.000 YTL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanık hakkında başkaca artırım veya indirim nedenlerinin ve bu arada, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri dikkate alınarak 5237 sayılı TCK'nin 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,
Sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın, suçun işleniş biçimi ve sanığın suç işleme yönündeki olumsuz tutumu göz önüne alınarak takdiren PARA CEZASINA ÇEVRİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Sanığa verilen para cezasının miktarına ve sanığın sosyal ve ekonomik durumuna nazaran,takdiren TAKSİTLENDİRİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Sanığın 5237 sayılı TCK'nin 53(1) maddesinde yazılı haklardan, belirtilen madde ve fıkranın c) bendi hariç olmak üzere aynı yasa maddesinin 2. fıkra hükmü gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, c) bendindeki hak yoksunluğunun ise koşullu salıverilme tarihine kadar sürmek üzere yoksun bırakılmasına, bu hükmün infazı ile ilgili olarak, 5237 sayılı TCK'nin aynı maddesinin 3, 4 ve 5. fıkra hükümlerinin dikkate alınmasına,
Sanığın sabıka kaydında yer alan gerekçeli kararda ayrıntıları belirtilecek olan hüküm 5237 sayılı TCK' nin 58(2) madde ve fıkrasının b) bendi hükmü uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiğinden sanık hakkında verilen cezanın 5237 sayılı TCK'nın 58(7). maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infaz edilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,
Sanığa verilen cezanın, dosya kapsamından, yargılama sürecinden ve sabıka kaydından tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce kanaat getirilmediğinden takdiren ERTELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
Her ne kadar sanığın üzerine atılı suç ve hüküm olunacak ceza yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları bulunuyor ise de, sanığın bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getirilmediğinden HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Emanetin 2006-219 sırasında kayıtlı suça konu 125 adet porno CD'nin delil olarak dosyada saklanmasına,
104 YTL tebligat ve bilirkişi incelemesi giderinden ibaret yargılama giderinin sanıktan tahsiline,
Dair, sanığın huzurunda ve Cumhuriyet Savcısının katılımı ile isteme uygun 7 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe veya yazılı hale getirilmek şartıyla zabıt katibine yapılacak sözlü beyan ile Yargıtay İlgili ceza dairesine temyizi mümkün olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17.10.2008


Katip 70017



Hakim 34468