Mesajı Okuyun
Old 27-02-2002, 17:28   #2
seyyah

 
Varsayılan

merhaba,
kadının, aleyhine açılan yahut kendi açtığı boşanma davası sırasında ayrı yaşama hakkını elde etmiş olması ilanihaye ayrı yaşamaya hak kazandığı anlamına gelmez. ister koca, ister karı tarafından açılmış olsun, boşanma davasının reddi halinde her iki yanın da ayrı yaşama hakkı düşer. yasa, olağan koşullarda böyle çiftlerin tekrar birleşeceklerini kabul eder. ancak taraflar ayrı yaşama niyetinde iseler, özellikle kadın, ayrı yaşamak istediği takdirde bunu bir dava ile isbatlamalıdır. aksi halde eşine, eşinin seçtiği müşterek konuta dönmek durumundadır. kadın, bu yolu seçmez, dava yolu ile de ayrı yaşamak hakkı elde etmez ise kocasından nafaka alma hakkını yitirir, daha doğrusu bu yolda açacağı dava olağan koşullarda red ile sonuçlanır.
evlilikte, müşterek hanenin seçimi kocaya ait bir hak ve aynı zamanda görevdir. kocanın seçeceği müşterek hanenin her bakımdan tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun bir nitelik arzetmesi gerekir. bu bakımdan eşler arasında herhangi bir problem olmadığı takdirde kocanın, kadının maliki olduğu evde oturmasında herhangi bir yasal sakınca yoktur (hatta böyle kocalara içgüveysi derler). ancak, şu ya da bu nedenle fiilen ayrı yaşayan kadının maliki olduğu eve koca zorla giremez. bu sair koşulları da var ise bir haneye tecavüz suçu oluşturabilir.
yeni tasarı kanunlaştığı takdirde neler olacağını kanunlaştığı zaman tartışmak gerekir. bugünden bu konuda fikir jimnastiği yapmak bu forumun amacına çok uygun düşmüyor.
kişilerin adres bilgilerini güncelleştirmemiş olması bir suç teşkil etmez. olsa olsa o kişinin güncellemediği adresine yapılacak tebligatların kendisine yapılmış addolunmasına yol açar. ancak resmi bir merciye, örneğin mahkemeye yahut zabıtaya zorunlu nedenlerle bu yolda bilgi verirken adresini gizlemek yahut asıl adresinden başkaca bir adres göstermek suçtur ve cezayı müstelzimdir.