Mesajı Okuyun
Old 15-04-2008, 09:20   #11
av.cemile

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU
E. 1969/6
K. 1969/7
T. 5.11.1969
......
Sonuç: Bankaya, açtığı ticari krediyi temin için ve rehin cirosu ile ciro ve teslim edilen poliçe ve bononun ( ön teminat ) ve buna dayanan ipoteğin ( munzam teminat ) sayılacağına, temlik cirosuna dayanan kambiyo senetleri kayıtsız şartsız bankanın mamelekine geçeceğinden ön teminat olarak kabullerine imkan bulunmadığına, ancak banka ile borçlu arasında yapılmış kredi anlaşmalarında hakiki maksadın teminat olduğu, tahsil veya temlik cirosuna rağmen senetler ve tahsilleri halinde bedelleri üzerinde bankaya hapis hakkı tanındığı ve bu husus açıkça tebarüz ettirildiği takdirde yalnız bu hallere münhasır kalmak şartıyla bu gibi senetlerin de ön teminat teşkil edebileceğine, içtihadın bu suretle birleştirilmesine, 5.11.1969 tarihinde terhin ve tahsil cirosuna ilişkin hususlarda oybirliği, temlik cirosuna ilişkin kısımda üçte ikiyi aşan oyçokluğu ile karar verildi.

AYKIRI GÖRÜŞ
Sıtkı Akyazan ( Ticaret Dairesi Bşk. ):
Ticari senetlerin bankaya cirosu karşılığında banka ile kredi sözleşmesi yapan müşterinin bankaya ciro ettiği ticari senetleri, sözleşmede bu senetlerin bir teminat teşkil edeceğine dair bir kayıt bulunmasa dahi bir ön teminat sayılması gerektir. Şöyle ki:
1 - Çek, poliçe, bono gibi senetlerde en az keşideci ile lehtardan ibaret iki sorumlu kişi vardır. Bazen cirantalar birden ziyade olur veya aval veren bulunur. Bu takdirde ciranta veya aval veren sayısına göre sorumlu sayısı da artar. Türk Ticaret Kanunu`nun 690. maddesi delaletiyle bonolara da uygulanması gereken 636 ncı maddesi uyarınca; bir poliçeyi keşide, kabul, ciro veya o poliçeye aval veren kimseler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludurlar. Hamil durumunda olan banka borçlanmadaki sıralarıyla bağlı olmaksızın cirantalardan veya avaldan dilediğine veya hepsine birden müracaat edebilir. Hal böyle olunca banka ile senedat karşılığı kredi sözleşmesi yapmış ve senedi bankaya ciro etmiş olan müşteriden başka bankaya karşı müşterek ve müteselsil borçlu durumunda en az bir kişi daha mevcuttur. Munzam teminat olarak banka tarafından gayrimenkul ipoteği kabul edilebilmesi için kefalet veya menkul rehni gibi bir ön teminata ihtiyaç bulunduğu kabul edildiğine göre müşterinin bankaya ciro ettiği senette kendisinden başka en az bir kişi daha müşterek ve müteselsil borçlu bulunduğuna ve müşterek ve müteselsil borçluluğun kefaletten daha kuvvetli kişisel bir teminat olduğu şüphesip olmasına göre müşterinin bankaya ciro ettiği bu gibi senetlerin bir ön teminat sayılması, bu gibi kredi işlemlerine kolaylık sağladığı kadar bankalar ve dolayısıyla mevduat sahiplerinin menfaatlarına uygun olur. Bankalar Kanunu`nun; Bankaları gayrimenkul alım satımından ve gayrimenkul ipoteği karşılığında kredi açmaktan önleyen 50. maddesinin gerekçesi bankaların; mevduatı gayrimenkula bağlamak suretiyle mevduatın seyyaliyetini korumak ve bu suretle mevduat sahiplerinin haklarını tehlikeye düşürmemek mülahazasına dayanır. Senedat karşılığı yapılan ticari kredi sözleşmeleri dolayısıyla munzam teminat olarak gayrimenkul ipoteği kabul eden bankaların ayrıca bir ön teminat almamaları sebebiyle gayrimenkul ipoteğini hükümsüz saymak ve bankayı bu teminatından yosun bırakmak sonucu bakımından bankayı ve dolayısıyla mevduat sahiplerini mutazarrır edebilir. O halde böyle bir uygulama ile Bankalar Kanunu`nun 50. maddesinin 1. fıkrasını bu maddenin öngördüğü amaca aykırı olarak yorumlamış oluyoruz. Böyle bir yorum kanımıza göre kanunun ne ruhuna ne amacına asla uygun olmadığı gibi bankaların senetler karşılığı açacağı kredi işlemlerini de zorlaştırır. Ticaret Dairesinin son görüşüne uygun olarak bankaya her ne şekilde olursa olsun ciro edilen ticari senetlerin bir ön teminat teşkil edeceği şeklinde içtihadın birleştirilmesi yerine bankaya ancak rehin ve teminat cirosuyla devrolunan senetlerin bir ön teminat sayılması ve aradaki kredi sözleşmesinde bir kayıt ve şart yoksa diğer çeşit cirolarla bankaya verilen senetlerin bir ön teminat kabul edilmemesi bankaya munzam teminat olarak ipotek edilen gayrimenkullerin paraya çevrilmesini önleyecek ve dolayısıyla bu gibi ipoteklerin geçersiz olduğu sonucunu doğuracaktır. Böyle bir sonuç kanımıza göre kanun hükümlerine aykırıdır. Bunu da aşağıda açıklayacağız.
( 1 ) - Doçent Dr. Selim Kaneti`nin ( İsviçre Federal Mahkemesinin Borçlar Hukuku Kararları ) adlı kitabının 23. sahifesine bakınız


Haklıymışsınız.
Acaba bu aykırı görüş yönünde oluşmuş yeni kararlar yok mudur?
Ya da müvekkilinizle banka arasında akdedilmiş Genel Kredi sözleşmesini incelediniz mi?

Saygılarımla