Mesajı Okuyun
Old 31-03-2008, 10:20   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

Aile içi şiddet uygulandığında şikayet koşulu aranmaksızın soruşturma ve koğuşturma yapılmasını öngören TCK düzenlemesinin eşitilk ilkesine aykırılığı nedeniyle Anayasa mahkemesine bir çok mahkemeden başvurular olmuştu.
Tam 34 mahkeme iptal için bavurmuş ve itiraz ve iptal istemi birleştirilierek görüşülmüştür.

Dikkat çekici bazı noktaları paylaşmak istiyorum.

Yasanın eşitliğe aykırı olduğunu düşünen 34 mahkeme gerekçe olarak"Başvuran mahkemeler, basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüdeki yaralama suçlarında üçüncü kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet şartı aranırken, üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenen aynı nitelikteki yaralama suçunun şikâyet olmaksızın doğrudan takip edildiğini; sanığın üçüncü kişilere nazaran daha ağır şekilde cezalandırıldığını; şikâyetten vazgeçme hakkının sınırlandırılmasının aile içi şiddetin artmasına neden olduğunu, bu durumun aile birliğini bozduğunu; etkili eylemde bulunan kişilerin iki defa cezalandırılma sonucuyla karşı karşıya kaldığını; evlilik birliği dışında yaşayan çiftler arasındaki basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek yaralamaların şikâyete bağlı olması nedeniyle eşit korumanın sağlanamadığını; aynı şekilde Türk Ceza Kanunu’nda cezanın miktarı, mağdurlar üzerindeki sosyal ve psikolojik etkisi ve benzer yönleriyle yaralama suçundan daha ciddi bir suç olan aile içi cinsel saldırı suçunun (m.102) takibi şikâyete bağlı olduğu halde, basit yaralama suçunun re’sen takip edildiğini belirterek, Kural’ın Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir"Esas incelenmesi C bölümünden alıntıdır.)

Gerekçenin bu biçimde bildirilmesi bizce tesadüf değildir.Aile içi şiddetin çoğu kez şikayet konusu dahi yapılmadığı,nasılsa şikayet yolunu denemiş kişilerin daha sonra şikayetinden vazgeçmesi için baskıya maruz kaldıkları,dahası şikayetini geri almadığında daha çok şiddete uğradıkları bu gerekçe ile de onaylanmış olmaktadır.

Hal böyleyken aile içi şiddetin değil de,şikayetten vazgeçme hakkının sınırlandırılmasının aile birliğini bozduğu iddiası ilgi çekicidir.

Yine başvurularda iki önemli ve kadınlar aleyhine olan iki duruma işaret edilmiştir.

1-Evlilik içi cinsel şiddet şikayete bağlıdır.
İptal isteyenlerin önerisi:
Etkili eylem de şikayete bağlı olsun.böylece cinsel şiddet uygulayanların hareket sahası daha da genişlesin,muafiyetleri artsın.

2-Evlilik birliği dışında yaşayan çiftler arasındaki şiddet şikâyete bağlıdır.
İptal isteyenlerin önerisi:Kadınlar ister evlilik içinde olsun,ister evlilik dışında şiddetten etkili biçimde korunmasın.Şiddet uygulayana anlayış gösterilsin!!!

Kısacası iptal isteyenler mağduru koruyucu alanları azaltmak için,mağdurların koruma dışında bırakıldığı alanları emsal olarak göstermektedir.

Dilerdik ki,konu aile içi şiddet olunca,evlilik birliği dışındaki kişilere uygulanan şiddet sözkonusu olduğunda şikayet koşulu aranmaksızın soruşturma yapılabilmesinin yolunu açacak itirazlar Anayasa Mahkemesi’ne gönderilsin.

Galiba iş yine kadınlara düşüyor.

Tersine bir Anayasa’ya aykırılık iddiasını dosyalarımızda biz ileri sürmeli,evlilik içi cinsel saldırıda ve evlilik dışı şiddet uygulandığında şikayet koşulu aranmaksızın soruşturma yapılması gerektiği,mevcut düzenlemenin aşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve bu suçların şikayete tabi tutulmasının ayrımcılık olduğunu biz Anayasa Mahkemesine götürmeliyiz.