Mesajı Okuyun
Old 26-02-2015, 14:05   #3
fyz

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım
Öncelikle ben intikal yaptıran mirasçıların vekiliyim.
Davacılardan A taşınmazın 100m2 lik kısmına 1980 yılından beri zaten malik. Geri kalan kısmına ise 40 sene önce babası ile tapuda malik görünen T oğlu B nin harici satış sözleşmesinden dolayı malik olduğu iddiasında.
Şu halde öncelikle 20 yıllık süre koşulu açısından olaya bakarsak; 300 m2 lik kısım için var olan zilyetliğinin gerekten " malik " sıfatıyla mı olup olmadığına bakmak gerekir. Bu noktada A nın "malik" olduğu inancına ait iddiası, ancak harici satım ilişkisini ispat etmesi halinde hüküm ifade eder. Harici satım ilişkisini de ispat için karşılığında bir ücret ödendiğinin ispatı ile olur ki bu da ancak yazılı delil ile ispat edilebilir. Özetle 20 yıl boyunca malik sıfatı ile zilyet olma koşulunun 300 m2 lik kısım için gerçekleştiğinin kabulü zannımca ancak harici satım ilişkisinin ispatı ile olur aksi halde "malik" sıfatı ile zilyet olduğu kabul edilemez.
Bir diğer husus tapu da her ne kadar 300 m2 lik kısıma malik kişi T oğlu B şeklinde yazılı soyadı yoksada, mirasçıları dava açıldıktan sonra ortaya çıkıp intikal işlemi yapabildiğine göre, gerekli özen ve araştırma yapıldığında malikin kim olduğu anlaşılabilmiştir. Eğer gerçekten malik in kim olduğu anlaşılamıyor bir diğer ifade ile bulunamıyor olsa mirasçılar nasıl intikal yapacaklardı. Bu açıdan "malikin kim olduğunun tapu kaydından anlaşılamıyor olması" koşulunun da gerçekleşmemiş olduğunu düşünüyor ve görüşlerinizi bekliyorum.
(NOT: ben mirasçılar vekili olduğum için, mahkemenin davacı A ya müvekkillerimi davaya dahil etmesini mi isteyecek diye sormuştum)