Mesajı Okuyun
Old 15-05-2010, 14:29   #55
umutlaw

 
Varsayılan

Toplumunda on yargilarini, kulturunu yukselten serbestce bilgilendirme, acik tartismalarin var olmasi, sinirsizca elestirme ve rahatca beyandir eger ki her seyi orf adet ve kulture baglayip ayip gunah kavramlari icerisinde kilitlersek toplum sinirlari asamadigi gibi en ufak seyler bile olay haline getirir. Insan oglu anlamaya, ogrenmeye ve gelismeye acik bir varliktir, hakaret dahi olsa ki ben burada gecen "Kadin" sozcugunun bu anlama gelmedigini X kisinin o anki aklina gelen ve acele ve sinirle soyleyip gectigi ancak bir ozur ile veya konusarak ortadan kalka bilecegi bir durum oldugunu, medeni insanin konusurken cozebilecek bir durumdayken saatlerce ve gunlerce mahkemelerin degerli zamanlarini mesgul etmemesi gerektigini inaniyorum. Modern hukuk anlayisinda elestiriler sinirsiz olmakla birlikte elestiriye tabi olan kimsede bu elestiriye cevap verme hakkina tabiki haizdir, psikoloji dalinda ise insanlar bir birine cevap verdikten sonra sinirlar belli olur ve bir noktada bir anlasmaya varilir ancak ben o an belki sinirli bir haldeyken agzimdan bir sey cikmis ve soylemisimdir her kes sirf kendini ispat etmek icin mahkemeye kosarsa hukukun hali ne olur diye dusunuyorum.!!! Hukuk duzeni korumak, insanlarin sulh ve ferahlik icinde bu dunyada fiziken yasadiklari sure icerisinde yan yana rahatca yasamalarini duzenlemektir, adaleti ve hakkaniyeti saglamaktir, nitekim modern ceza hukukunda suclular bir sure toplumdan soyutlaniyor, sonra psikilojik olarak egitiliyor hatta meslek egitimi veriliyor ve daha sonra topluma geri kazandiriliyor. Eski yunan ve avrupa psikoloji sistemlerinde akil hastalari gunelrce battaniyelere sarili iplerle baglanirdi ve bunlar tek odalarda birakilirdi, sonuclar sunu gosterdi ki: o akil hastasini kapattiklari zaman az da olsa var olan tum kavrama sistemleri ortadan kalkmakla birlikte artik bir mantiksiz varliga donusmektedir, daha sonra bunun yerine insanlarla iletisim kurmayi akillarinda gelismemis karanlik noktalari aydinlatmayi denemisler ve gunumuz psikoloji dalinda muthis sonuclar elde etmislerdir oyle ki tamamen suursuzca suc isleyen bir insanin aklindaki karanlik noktalar aydinlandiktan sonra suc kavrami hakkinda sucu isledigi zaman nasil isledigini bile anlamadiginin sonucuna varilmistir. Insan oglu gelismeye musaittir, sinirlar insan oglunda karanlik noktalar olusturur ve bu karanlik noktalar mantiksizliga yol acar. En samimi arkadasim bana bir gun laf atarsa ona kizmam belki o gun bir sorunu vardi bu her zaman olacak bir sey degil sabirla gecmesini beklerim yok samimiyeti bir yana birakip hemen adalete kosarsam adalet yerine getirmesi gereken diger isleri birakip benim isimle ugrasirsa gercek adalet yerine gelmez diye dusunuyorum. Her defasinda Avukatlarla calisan, memurun ve avukatin is esnasindaki psikolojisi, is durumu, isi kaybetmeme kaygisi, para kazanma, basari vs. her turlu durum her iki tarafinda bilincinde olan seylerdir, is ortaminda sinirlenme olur, tartisma olur, her sey olabilir bu o anki insanin ruh halidir zira insanin ruh halini bir kaliba sokarsaniz o zaman insan degil robot olmamizi arzu edersiniz, borclular her zaman kapilarina giden avukatlari bir ocu olarak gorurler sanki bizler onlardan bir hinc almak icin kapilarina gitmissizdir bence bunun sebebi sudur: televiziyonlarda dizilerden once ve sonra birazda hukuk, tip ve sayet diger meslek alnlariyla ilgili programlar bunlarin ne ise yaradigini avukatin neden savunma yaptigini savcinin gorevinin herkes hakkinda oturupta sabahtan aksama kadar sorusturma acmak olmadigini, hakimlerin adalet pesinde olduklarini ve kimseyi ceza vermekten zevk almadiklarini bu meslegi yapan kisilerinde insan olduklarini etten ruhtan ve kandan olustuklarini, duygularinin olup yine mantiklarininda gelismis oldugunu, bunlarinda dusunme kabiliyet olduklarini ve insanlari ve karsilarina gelen mucrim, hak talep eden vs. herkesi his ettiklerini, dusunduklerini yasalari uygularken adaleti saglarken veya savunurken keyfi davranmadiklarini anlatsalar, paylassalar, elestirseler ve konussalar bu durumlar ortaya cikmayacaktir. Bu kadin diye bir hitap seklini sorgulamaya baslarsak ornegin bir is gunu icerisinde Turkiyede (kanimca ve duyduklarimca) herkes bir birini mahkemede sikayet etmeli ve koylerde artik kahvelerde oturan ve konusan tum erkekleride tek tek mahkemeye sevk etmelidir cunku yerel yorelerde kadin ve avrat kelimeleri bolca ve rahatca kullaniliyor. Borclu o an en yakininda bulunan avukati bir dusman goruyor ancak bir an olsun baskasinin parasini odememis belki alacaklida zor durumdadir diye dusunmediginden sanki bir savas varmis gibi hemen savunmaya gecip karsisindakini ortadan kaldirmak istiyor ve dava acarak hincini almak istiyor oysa sahsen ben borcluyla karsi karsiya geldigimde olayi ilk onun gozunden sonra kendi gozumden anlatir sonra seve seve borcu tahsil ederim (tabi benim sabrim biraz tas catlatiyor herkeste bu nedenle benden sikayetci o ayri bir emeseledir ). Inanin bu tartismanin nasil bitecegini merak etmiyorum ancak bu davaya bakan savci ve hakimin ne kadar sikildigini ancak meslegi geregi icra etmesi gerektigini his ediyorum cunku yillarca kitaplari okumus, kendini adalete adayan bir insanin boyle bir sey icin ugrasmasi bence hukuk ve adalete verilen emeklere saygisizliktir. sabirla sahsi dusuncelerimi okudugunuz icin tekrar tesekkurler. Saygilarimla