Mesajı Okuyun
Old 22-09-2008, 19:19   #4
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

E. 1966/5

K. 1966/11

T. 12.12.1966

• NAFAKA SORUMLULUĞU ( Mecburi Askerlik Görevini Yapan ve Hiçbir Gelir ve Serveti Olmayan Koca )

• MECBURİ ASKERLİK HİZMETİ YAPAN KOCA ( Nafaka Sorumluluğu Bulunup Bulunmadığı )

• GELİRİ OLMAYAN KOCA ( Nafaka Sorumluluğu Bulunup Bulunmadığı-Mecburi Askerlik Ödevi )

4109/m.

743/m. 152/2, 161

10.6.1931 g. ve E. - /8, K. 1931/39 s. Y. İçt. Bir. K.

ÖZET : Zorunlu askerlik görevini yaparken hiçbir geliri, paraya çevrilecek malı ve serveti bulunmayan koca; nafaka ile yükümlü değildir.
DAVA : Hiç bir geliri ve serveti olmayan kocanın mecburi askerlik ödevini yaptığı sırada karısı ve çocuklarının iaşe ve nafakası ile sorumlu tutulup tutulmayacağı hakkında Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun iki ilamı arasında içtihat aykırılığı bulunduğu bildirilmiş, kararlar ve ikinci Hukuk Dairesi Başkanının yazılı mütalaası Kurulumuza tevdi edilmiş olmakla içtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunda durum görüşüldü :
KARAR : Gerçekten Hukuk Genel Kurulunun 17/10/1956 gün ve 2/4340 sayılı ilamında "halen askerlik mükellefiyetini ifa eden ve hiç bir geliri mevcut olmadığı anlaşılan davalı kocanın nakafa ile mesuliyeti caiz bulunmadığı" kabul edildiği halde aynı kurulun 27/ 12/1961 günlü ve 2/59-51 sayılı ilamında, "davalı kocanın davanın görülmesi sırasında askerlik görevini yapmakta bulunması ve hiç bir geliri olmaması, onu karısına bakmak yükümlülüğünden kurtaramayacağı, uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerektiği" içtihat edilmiştir.
İşbu iki ilam arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğu oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası konuşuldu; neticede: Nafaka borcu kanundan doğan borçlar grubuna dahil olup aile hukuku ile ilgilidir. Bu borç tamamen şahsa yöneltilmiştir. Kanunda iki çeşit nafaka borcu göz önünde tutulmuştur. Birincisi, evlilik birliğinde özellikle kocaya yükletilen ve bütün zaruri ihtiyaçların sağlanmasını amaç tutan sorumluluktur. ( Medeni Kanun, Madde: 137, 152/2 ve 161 ).
İkincisi ise, belli kan hısımlarına yükletilmiş olan ve konusu yardımdan ibaret bulunan karşılıklı dayanışma borcudur. ( Medeni Kanun, Madde: 315, 316 ). Gerek dayandıkları hukuki sebep gerek şümulleri itibariyle birbirinden farklı bu iki çeşit borçtan Türk Kanunu Medenisinde ( nafaka ) olarak bahsedilmektedir. Kurulumuza tevdi edilen ilamlar birinci kısımda sözü geçen kocanın karı ve çocuklarına karşı olan nafaka sorumluluğu ile ilgili bulunduğundan bu kararda bu kısım nafaka borcu tartışma konusu yapılmıştır.
Gerçekten Türk Kanunu Medenisinin 152/2 inci maddesinde "karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi kocaya aittir" hükmü konulmuştur. Evlenme devam ettiği süre erkeğin karısını ve çocuklarını geçindirmekle sorumlu tutulması ( münakaşa götürmeyen kanun emridir. Prensip itibariyle koca yeter derecede servete ve kazanca malik olmadığını veya başka alacaklılar tarafından icra takibine maruz kaldığını ileri sürerek nafaka borcundan kurtulamaz.
Kocanın kendisine isnat olunamayacak bir sebepten dolayı çalışamayacak bir hale gelmesi, bu suretle nakafa borcunu yerine getirmekte imkansızlığa düşmesi takdirinde yapılacak işlem hakkında kanunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak kadın müşterek saadeti temin hususunda gücü yettiği kadar kocanın yardımcısıdır. Kocanın karısını ve çocuklarını iaşe borcu mali durumu ile orantılı olmalıdır. Mali durum bir hiçten ibaret ise iaşe ve nafaka borcundan bahsedilemez. Ancak mali durumun o hale gelmesinden kocanın hiç bir kusuru olmamalıdır. Çalışma kudreti olduğu halde çalışmaktan kaçındığı için mali durumu bozulmuş olan koca nafaka borcundan kurtulamaz. Fakat çalışamayacak derecede hasta veya sakat olan ve başkaca geliri ve serveti de bulunmayan koca nafaka ile sorumlu tutulamaz. ( Yargıtay İkinci Hukuk 24/1/1950, 1934/103-İkinci Hukuk 7/6/1957 tarih ve 3187/ 3365 ) "Kusur ile müterafik olmayan tam bir imkansızlık nafaka mükellefiyetine son verir." ( Dr. A. Egger. Aile Hukuku 1. cilt; sahife 293. )
Mecburi askerlik ödevini yapmakta olan kocanın aldığı er aylığı çok cüzidir. Başkaca çalışıp kazanç sağlaması kendi elinde olmaksızın imkansız hale getirilmiştir. Eğer başkaca bir geliri veya paraya çevrilebilecek malı ve serveti bulunmuyorsa, askerlik ödevi devam ettiği süre nafaka ile sorumlu tutulmaması icap eder.
Genel kurulda görüşme sırasında kanundan doğan bu borcun askerlik gibi bir sebeple asla sakıt olamayacağı, koca askere gideceğini göz önünde tutarak bu ödevin ifası sırasında karısının ve çoçuklarının nasıl geçinebileceğini düşünmesi, ona göre tedbirli davranması gerektiği, böyle tedbirli davranmamış ise kusurlu sayılacağı, veyahut askerlik ödevini yaptıktan sonra evlenmesi gerektiği, bu itibarla bu kimselerin nafaka ile sorumlu tutulacakları, hükmedilen nafaka askerde bulunması hasebiyle tahsil edilememiş ise kanundan doğan bu borcun ileride imkan sağlandığı zaman tahsil edilebileceği ileri sürülmüştür. Nafaka borcu o günkü geçimin sağlanması için kocaya yükletilmiştir. Bu geçim zamanında giderilmediğine göre ileride tahsil edilmek üzere önceden tahakkuk ettirilmesinin anlamı kalmaz. Kaldı ki böyle bir hal kocayı askerlik görevi biter bitmez birikmiş ağır bir borç altına sokmuş olur. Diğer taraftan askerlik hayatından sivil hayata geçerken normal ekonomik sarsıntılar arasında İcra ve İflas Kanunlarının ceza hükümleri ile karşı karşıya gelmesine sebebiyet verir. Askerlik ödevini yapmadan evvel evlenmemeyi tavsiye etmek de medeni haktan istifadeye engel olmak demektir ki hukuki bir görüş olmaktan çok uzaktır. Askerlik ödevi bir kimseye her zaman belli bir devrede belli bir süre için yükletilmez. Fevkalade hallerde ve harp halinde belli olmayan bir zamanda dahi koca askerlik hizmetine çağırabilir. Kadının kocasına muavin olması borcunun bir sonucu da, kocanın askerlik dolayısıyla nafakayı sağlayamayacak duruma düşmesi halinde kadının aile geçimini sağlaması ve müşterek saadeti bu suretle korunmasıdır. Ailenin ve askere gidenin başka bir geçim vasıtası ve imkanı bulunmaması halinde amme kanunları ile devletin yardımından faydalanmak dahi mümkündür ( 4109 sayılı Kanunda olduğu gibi ). Sonuç :
Türk Kanunu Medenisinin 152/2 ve 161 inci maddelerinin uygulamasında mecburi askerlik görevini yapan ve başka hiçbir geliri ve serveti olmayan kocanın nafaka ile sorumlu tutulmaması gerektiğine ilk görüşme ve oylamada üçte iki oyçokluğu elde edilemediğinden 12/12/1966 tarihinde yapılan ikinci görüşme ve oylamada hazır bulunanların, salt çoğunluğu ile karar verildi.
AYKIRI GÖRÜŞLER
F. Adalı, C.Özden, K. Kırılmaz, S. Tırpan, R. Ruacan, H. Yaveroğlu, H. Ertem, N. Gürsel, K. Vrana, S. Kurtuluş, S. Selçuk, O. Aydın, H. Mutlu, H. Himmetoğlu, M. R. Dereli, M. Zafir :
Nafaka ile mükelleftir.
C. Serim, K. Tan, A. Ataışık, K. T. Coşkunoğlu, N. Bayraktaroğlu, A. Özoğuz, M. Gökgöl, F. Tüzün, Ş. Müftügil, C. Milli, C Varol, H. Arca, R. Bayazıtoglu, K. Reisoğlu, H. S. Ünür, Ş. Kitapçı, H. Karamüstantikoğlu, Z. Ülgenerk, A. S, Cebi, R. Baykal :
Nafaka ile mükelleftir oyundayız.