Mesajı Okuyun
Old 10-11-2014, 16:40   #76
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/11479
K. 2014/7834
T. 22.4.2014


KATKI PAYI ALACAĞI ( Murisin Çalışarak Gelir Elde Ettiği ve Geliri İle Katkıda Bulunduğunun AnlaşılmasıAncak Ne Miktar Katkıda Bulunduğunun Net Şekilde Tesbit Edilememesi Halinde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği )

• MURİSİN KATKI BEDELİNİN BELİRLENEMEMESİ ( Katkı Payı Alacağı - Muris İle Davalının Evlenme Tarihinden Alım Tarihine Kadar Taraf Gelirlerinin Araştırılarak Dosya Arasına Getirtilmeye Çalışılıp Taraf Gelirleri Kişisel Harcamalar ve Taşınmazın Dava Tarihindeki Değeri Üzerinden Belirlenecek Tazminat Niteliğinde Bir Miktar Paranın Katkı Payı Alacağı Olarak Hüküm Altına Alınacağı )

• BAĞIŞ İRADESİ ( Katkı Payı Alacağı - Murisin Çalışarak Elde Ettiği Geliri İle Katkıda Bulunması Neticesi Davalı Eşi Adına Taşınmaz Alınması Durumunda Murisin Bağış İradesinin Bulunduğunun Açıkça Belirlenmemesi Halinde Salt Tescilin Davalı Eş Adına Yapılmış Olması Bağışlama Olarak Kabul Edilemeyeceği )

• KATKI MİKTARININ NET ŞEKİLDE TESBİT EDİLEMEMESİ ( Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği - Muris İle Davalının Evlenme Tarihinden Alım Tarihine Kadar Taraf Gelirlerinin Araştırılarak Dosya Arasına Getirtilmeye Çalışılıp Dava Tarihindeki Değeri Üzerinden Belirlenecek Tazminat Niteliğinde Bir Miktar Paranın Katkı Payı Alacağı Olarak Hüküm Altına Alınacağı )

743/m.170
4721/m.152,202
6098/m.50,51
ÖZET : Dava, katılma alacağı ve katkı payı alacağına ilişkindir. Uyuşmazlık konusu mesken 743 sayılı TKM'nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğine göre; uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz 01.01.2002 tarihinden önce edinildiği için, davacının katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için, taşınmazların edinilmesinde maddi katkı sağlaması zorunludur. Murisin çalışarak gelir elde ettiği ve geliri ile katkıda bulunduğunun anlaşılması ancak ne miktar katkıda bulunduğunun net şekilde tesbit edilememesi halinde davanın reddine karar verilemez. Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, muris ile davalının evlenme tarihinden alım tarihine kadar taraf gelirlerinin araştırılarak dosya arasına getirtilmeye çalışılması, tesbit edilecek taraf gelirleri, kişisel harcamalar, TKM’nin 152.maddesi, tasarruf edebilecekleri miktarlar ile birlikte davacı yararına, hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ve 6098 sayılı TBK'nun 50. ve 51. maddelerinin kapsamları gözetilerek dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden belirlenecek tazminat niteliğinde bir miktar paranın katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekir. Murisin çalışarak elde ettiği geliri ile katkıda bulunması neticesi davalı eşi adına taşınmaz alınması durumunda murisin bağış iradesinin bulunduğunun açıkça belirlenmemesi halinde salt tescilin davalı eş adına yapılmış olması bağışlama olarak kabul edilemez.

DAVA : Ş. Y. ile A. Y. aralarındaki Katılma alacağı, katkı payı alacağı davasının reddine dair İzmir 8. Aile Mahkemesi'nden verilen 02.11.2012 gün ve 254/818 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı Şahal vekili, davacının ve davalının miras bırakanı H. H. ile davalının evlilikleri sırasında edindikleri ve davalı adına tescil edilen taşınmazlarda miras bırakanın da çalışarak elde ettiği geliri ile katkısı olduğunu, 6429 ada 16 parseldeki 20 numaralı meskenin de miras bırakanın elde ettiği geliri ile alındığını açıklayarak mal rejiminin tasfiyesi kapsamında 6429 ada 16 parseldeki 20 numaralı meskenin miras bırakanın ölüm tarihindeki rayiç değerinin belirlenerek miras bırakanın katkı payı alacağından davacıya düşecek alacak bölümünün fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL'sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Ayten vekili, dava konusu taşınmazın davalının ticaretle iştigali sebebiyle elde ettiği gelirle edinildiğini, davalının ev hanımı olmadığını, miras bırakan H. H.’nün de taşınmazın alımında katkısı bulunmadığını, bir an katkıda bulunduğu kabil bile edilse bunun bağış sayılması gerektiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacı tanıklarının taşınmazın kim tarafından alındığı hususunu bilmedikleri, davalı tanıklarının ise taşınmazın davalının kazancı ve parası ile alındığını bildirdikleri, davacının davasını bu nedenle ispatlayamadığı, murisin katkısının varlığı kabul edilecek olsa bile yapılan bu katkının bağış niteliğini taşıdığı, muris tarafından sağlığında bağıştan dönme ile ilgili olarak davalı aleyhine açılmış herhangi bir davada olmadığı gibi davacı tarafça davalı aleyhine muris muvazaasına dayalı açılmış bir dava da bulunmadığı gerekçesi ile sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; H. H. ile davalı Ayten 14.04.1958 tarihinde evlenmişler, H. H.’nün 18.04.2011 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak murisin ilk eşinden olma kızı davacı Şahal ile davalı eş Ayten ve Ayten’den olma çocuklar Levent ile Lale kalmışlardır. 4721 sayılı TMK'nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacaktır. Taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği ölüm tarihine kadar TMK'nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/1.maddesine göre H. H.’nün 18.04.2011 tarihinde ölümü ile sona ermiştir.

Uyuşmazlık konusu 6429 ada 16 parseldeki 20 numaralı bağımsız mesken 743 sayılı TKM'nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde 12.11.1992 tarihinde edinildiğine göre; uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Uyuşmazlık konusu taşınmaz 01.01.2002 tarihinden önce edinildiği için, davacının katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için, taşınmazların edinilmesinde maddi katkı sağlaması zorunludur. Mahkeme tarafından da maddi katkıda bulunulduğunun ispatlanamaması gerekçe gösterilerek dava reddedilmiştir. Dosya arasına getirtilen sigorta belgeleri incelendiğinde muris H. H.’nün de evlilik içinde çalıştığı ve gelir elde ettiği anlaşıldığına göre dava konusu taşınmazın edinilmesinde katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Daire'nin yerleşik içtihatları da bu yöndedir. Ne var ki, dosya kapsamı itibariyle murisin katkı oranının belirlenmesi mümkün değildir. Murisin çalışarak gelir elde ettiği ve geliri ile katkıda bulunduğunun anlaşılması ancak ne miktar katkıda bulunduğunun net şekilde tesbit edilememesi halinde davanın reddine karar verilemez. Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, muris ile davalının evlenme tarihinden alım tarihine kadar taraf gelirlerinin araştırılarak dosya arasına getirtilmeye çalışılması, tesbit edilecek taraf gelirleri, kişisel harcamalar, TKM’nin 152.maddesi, tasarruf edebilecekleri miktarlar ile birlikte davacı yararına, hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ve 6098 sayılı TBK'nun 50. ve 51. maddelerinin kapsamları gözetilerek dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden belirlenecek tazminat niteliğinde bir miktar paranın katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Murisin çalışarak elde ettiği geliri ile katkıda bulunması neticesi davalı eşi adına taşınmaz alınması durumunda murisin bağış iradesinin bulunduğunun açıkça belirlenmemesi halinde salt tescilin davalı eş adına yapılmış olması bağışlama olarak kabul edilemez. Mahkemenin bu gerekçesi de yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. ( HMK. m.297/ç ) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı