Mesajı Okuyun
Old 11-02-2014, 15:23   #70
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/3578
K. 2013/7411
T. 20.5.2013

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN SONA ERMESİ NEDENİYLE KATKI PAYI ALACAĞI DAVASI ( Mal Ayrılığı Rejiminin Geçerli Olduğu Dönemde Edinilen Taşınmaz Üzerindeki Payın Alınmasına Yapılan Katkıdan Kaynaklanan - Katkının Bağış Niteliğinde Olmadığının Kabulü )

• TAŞINMAZ PAYININ DAVALI EŞ ADINA TAPUYA KAYDEDİLMESİNE KARŞI ÇIKMAMAK ( Tek Başına Davacının Gizli Bağış İradesini Ortaya Koymak İçin Yeterli Olmadığı - Davacının Babasının Yardımları ve Diğer Katkıların Usulüne Uygun Olarak Belirlenmesi Gereği )

• TAŞINMAZIN İNŞAASINDA DAVACI EŞİN KİŞİSEL GELİR VE YARDIMLARININ BULUNDUĞU ( Yerel Mahkemece Davacı Eşin Yardımlarının Yöntemine Uygun Olarak Belirlenmesi Gerektiği - Davacı Eşin İradesinin Bağış Olduğu Yönündeki Gerekçenin Hatalı Olduğu )

• KATKININ BAĞIŞ NİTELİĞİNDE OLMADIĞI ( Taşınmazın Kaba İnşaatının Yapılmasında Davacının Babasının Yaptığı Nakti Yardım/Abisinden Aldığı Borç ve Elişi Yapmak Suretiyle Katkıda Bulunduğu - Bu Katkıların Bağış Niteliğinin Bulunmadığı )

EŞİN BAĞIŞ İRADESİ VE KASTININ BULUNMADIĞI ( Karşılıklı Güven ve Sadakat ve Aile bütünlüğü kavramı ile Gerekse Olağan Yaşam Koşulları Gereği Eşin Birinin Diğerine Para İntikal Ettirmek Suretiyle Katkı - Katkı Payı Alacağı Davası/Katkı )

4721/m. 202,225/2
743/m. 170

ÖZET : Dava, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmaz üzerindeki payın alınmasına yapılan katkıdan kaynaklanan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece davalı eş üzerindeki 1/2 paya yapılan katkının bağış niteliğinde olduğu, bağıştan dönüldüğü yönünde bir istek bulunmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasa ile toplanan delillere uygun düşmemektedir.Davacı vekili, taşınmazın kaba inşaatının yapılmasına babasının yaptığı nakdi yardım, abisinden aldığı borç ve el işi yapmak ve tarlalarda işçi olarak çalışmak suretiyle elde ettiği gelirlerle katkıda bulunduğunu, dairenin iç işlerinin babası ve abisi tarafından yapıldığını ileri sürerek istekte bulunmuş dava konusu taşınmazın tamamına yakın müvekkili tarafından ödendiğini açıklamıştır.Bağışı çağrıştıracak başka bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmamıştır.Karşılıklı güven ve sadakat, gerek örf ve adet, aile bütünlüğü kavramı ve gerekse olağan yaşam koşulları gereği eşin birinin diğerine para intikal ettirmek suretiyle mal edinilmeleri mümkündür. Bunda bağış iradesi ve kastının olduğu sonucuna varmak oldukça güçtür. Dava dilekçesindeki açıklamalara göre, baskısı neticesinde taşınmazın 1/2 payının davalı adına yazılmasına karşı çıkmamak, tek başına davacının gizli bağış iradesinin ortaya konduğunu göstermez.Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki davalı kocaya ait payın alınmasına, kaba inşaatı ile iç işlerinin yapılmasına davacının kişisel gelir ve birikimleriyle ya da babası ve abisinden aldığı yardımlarla sağladığı katkı ve davacının katkı payı alacağı yöntemine uygun olarak belirlenmesi ve işin esasına ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : M.K. ile M.Ö. aralarındaki tapu iptali, tescil ve katkı payı alacağı davasının kısmen reddine dair Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 07.02.2012 gün ve 446/90 sayılı hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; duruşma talebinin masraf yönünden reddine karar verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, tarafların 1993 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde edinilen 179 ada 39 parsel üzerindeki 7 nolu dairenin babasının yardımı, abisinden aldığı borç ve el işi yapmak ve tarlalarda işçi olarak çalışmak suretiyle elde ettiği gelirlerle taşınmazın kaba inşaatının yapıldığını, iç işlerinin ise babası ve kardeşi tarafından yapıldığını, davalının baskıları nedeniyle taşınmazın 1/2 payının davalı eş, kalan payın annesi H. adına tescil edildiğini, davalının taşınmaz üzerindeki 1/2 payı muvazaalı olarak annesine devrettiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle 1/2 oranında müvekkili adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde bilirkişi tarafından belirlenecek taşınmaz değerinin yarısının davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekilleri ayrı ayrı, davanın yersiz açıldığını, taşınmazın alınmasına ve üzerindeki dairenin yapılmasına davacının hiçbir katkısı olmadığını, taşınmazın mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğini, davacının babasının ekonomik durumunun davacıya yardım etmesine uygun olmadığını, 1/2 payın devrinde muvazaa bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

Mahkemece, tapu iptali ve tescil yönünden davanın tefriki ile ayrı esasa kaydına, katkı payı alacağı yönünden taşınmazın satın alındığı sırasında 1/2'şer oranında davalılar adına tescil edildiği, davacı taşınmazın alınmasına kişisel geliri ile katkıda bulunmuş ise de, davacının bağış iradesi ile hareket ettiği, bağış nedeniyle davalı payının davalının kişisel malı olduğu, katkıdan dolayı alacak isteğinde bulunulamayacağı bağıştan dönüldüğü yolunda bir istek bulunmadığından davanın bağışlama nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hükmün redde ilişkin bölümü davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar, 10.04.1993 tarihinde evlenmişler, 07.03.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 13.06.2005 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra bir yıl içinde başka mal rejimi seçilmediğinden, taraflar arasında bu tarihe kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten sonra ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir ( TMK'nun 202, 4722 SK.10 m. ). Yanlar arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 07.03.2003 tarihinde sona ermiştir ( TMK'nun 225/2 ). Dava konusu 179 ada 39 parsel üzerindeki 7 nolu bağımsız bölüm 19.11.1996 tarihinde satış yoluyla 1/2'şer oranında davalılar M.Ö. ve H.Ö. adına tescil edilmiş, M.Ö. taşınmaz üzerindeki 1/2 payını 22.12.2006 tarihinde satış yoluyla aynı zamanda paydaş davalı annesi H.Ö.'e devretmiştir.

Toplanan deliller ve dosya kapsamından, dava; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmaz üzerindeki payın alınmasına yapılan katkıdan kaynaklanan 743 sayılı TKM'nun 170.maddesi uyarınca açılan katkı payı alacağı isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı eş üzerindeki 1/2 paya yapılan katkının bağış niteliğinde olduğu, bağıştan dönüldüğü yönünde bir istek bulunmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasa ile toplanan delillere uygun düşmemektedir.

Davacı vekili, taşınmazın kaba inşaatının yapılmasına babasının yaptığı nakdi yardım, abisinden aldığı borç ve el işi yapmak ve tarlalarda işçi olarak çalışmak suretiyle elde ettiği gelirlerle katkıda bulunduğunu, dairenin iç işlerinin babası ve abisi tarafından yapıldığını ileri sürerek istekte bulunmuş dava konusu taşınmazın tamamına yakın müvekkili tarafından ödendiğini açıklamıştır. Bağışı çağrıştıracak başka bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmamıştır. Karşılıklı güven ve sadakat, gerek örf ve adet, aile bütünlüğü kavramı ve gerekse olağan yaşam koşulları gereği eşin birinin diğerine para intikal ettirmek suretiyle mal edinilmeleri mümkündür. Bunda bağış iradesi ve kastının olduğu sonucuna varmak oldukça güçtür. Dava dilekçesindeki açıklamalara göre, baskısı neticesinde taşınmazın 1/2 payının davalı adına yazılmasına karşı çıkmamak Dairemiz ve Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre tek başına davacının gizli bağış iradesinin ortaya konduğunu göstermez. Mahkemece, tüm taraf delillerinin toplanarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki davalı kocaya ait payın alınmasına, kaba inşaatı ile iç işlerinin yapılmasına davacının kişisel gelir ve birikimleriyle ya da babası ve abisinden aldığı yardımlarla sağladığı katkı ve davacının katkı payı alacağı yöntemine uygun olarak belirlenmesi ve işin esasına ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bağış nedeniyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı