Mesajı Okuyun
Old 11-02-2014, 15:02   #65
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/2927
K. 2012/4997
T. 29.5.2012

• KATKI PAYI ALACAĞI ( Davacı Tarafından Davaya Konu Taşınmazın Bağışlandığına İlişkin Bir İradeden Bahsedilemeyeceği - Boşanma Protokolünde Taşınmazla İlgili Katkı Payına İlişkin Davaya Dair Hakların Saklı Tutulduğu )

• DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞI ( Davacı Tarafından Davaya Konu Taşınmazın Bağışlandığına İlişkin Bir İradeden Bahsedilemeyeceği - Boşanma Protokolünde Taşınmazla İlgili Katkı Payına İlişkin Davaya Dair Hakların Saklı Tutulduğu )

• BOŞANMA PROTOKOLÜNDE DAVAYA DAİR HAKLARIN SAKLI TUTULMASI ( Taşınmazla İlgili Katkı Payına İlişkin - Bağışlanan Taşınmaz Bakımından Protokolde Böyle Bir Taşınmazın Yer Alması Hayatın Olağan Akışına Aykırı Olduğunun Kabulü )

• MAL PAYLAŞIMI ( Katkı Payı Alacağı - Davacı Tarafından Davaya Konu Taşınmazın Bağışlandığına İlişkin Bir İradeden Bahsedilemeyeceği/ Boşanma Protokolünde Taşınmazla İlgili Katkı Payına İlişkin Davaya Dair Hakların Saklı Tutulduğu )

4721/m.202,225,227

ÖZET : Dava katkı payı alacağı istemine ilişkindir.Mahkemece davaya konu taşınmaz davacı tarafından bağışlandığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.Boşanma davasına verilen dilekçedeki davacının beyanları bütünüyle değerlendirildiğinde davacının bağış iradesi ve kastının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosya arasında bu beyanlar dışında davacı veya vekilinin bağış anlamına gelebilecek herhangi bir ifadeleri de yoktur. Ayrıca bu beyandan sonra düzenlenen boşanma protokolünün 3. maddesinde bu taşınmazla ilgili katkı payına dair dava hakları saklı tutulduğuna göre artık erkek tarafından kadına bu taşınmazın bağışlandığından söz etmek mümkün değildir. Bağışlanan taşınmaz bakımından protokolde böyle bir taşınmazın yer alması hayatın olağan akışına da uygun değildir.

Mahkemece, tüm taraf delillerinin toplanarak, davaya konu mal varlığına dair değer artış payı alacağı isteğiyle ilgili işin esasına dair olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : İ. K. S. K. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair İzmir 6. Aile Mahkemesinden verilen 19.01.2012 gün ve 1160/61 Sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.05.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili karşı taraftan davalı vekili geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı İ. K. vekili, evlilik birliği içinde alınan ve davalı adına tescil edilen 3248 ada 1 parselde bulunan 6 numaralı dairenin alımında vekil edenine ait banka hesabındaki paralar ve işyerinden aldığı nakitle katkıda bulunulduğunu açıklayarak T.M.K.nun 227. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesine, faiz ve fazlaya dair hakları saklı tutulmak üzere toplam 20.000 TL katkın tasfiyenin sona ermesinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı S. K. ( K. ) vekili, davaya konu dairenin vekil edenine ait takılar, şahsi altınların bozdurulması, vekil edeninin çevresinden aldığı borçlarla edinildiğini, evin tadilatlarının da vekil edenince yapıldığını, sonrasında borçların kapatılabilmesi amacıyla davacının da bilgisi dahilinde satıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davacının 08.05.2009 tarihli dilekçesinde davacının ısrarı üzerine ev alma kararının verildiğini, davalının doğum günü olması sebebiyle güzel bir jest olacağı düşünülerek gayrimenkulün davalı adına tescil edildiğini beyan ve ikrar ettiği, bu açıklama karşısında taşınmazın alımında verilen paranın eşe yapılan elden bağışlama niteliğinde olduğu, bunun davalının kişisel malı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 11.12.2007 tarihinde evlenmiş, 03.04.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün 30.09.2009 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir ( T.M.K.nun 225/2.m. ). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir ( T.M.K.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m. ).

Dava konusu 3248 ada 1 parselde bulunan 6 numaralı daire 26.02.2009 tarihinde davalı adına satın alınarak tescil edilmiş, 14.04.2009 tarihinde dava dışı A.A. satılmıştır. Alım tarihi ve davacının katkıda bulunduğu iddiası ile T.M.K.nun 227. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesini istediğine göre talebinin değer artış payı alacağı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece, davacının gerekçede yazılı beyanının bağış niteliğinde olduğundan hareketle davanın reddine karar verilmiş ise de ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.

Şöyle ki; davacı İ., aleyhine açılan boşanma davasına karşı verdiği 08.05.2009 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde "evlilik birliği içinde davacının ısrarı üzerine ev alma kararı verilmiş, müvekkilin o ana kadar ki tüm nakit birikimleri ve düğünde takılan takılar bozdurularak 26.02.2009 tarihinde şu anda davalı adına kayıtlı İzmir Konak 3248 ada 1 parselde kayıtlı daireyi almışlardır. Dairenin alımının öncesinde alınan dairenin kimin üzerine kayıtlı olması gerektiği konusunda davalı tarafından ısrarla tek taraflı olarak kendi üzerine kayıtlı olması gerektiği konusunda tartışma çıkarılmış, bu belirsizlik döneminde tapu satışı sırasında kullanılacak olan müvekkile ait fotoğraflar ortadan kaybolmuş, satışın yapılacağı gün gayrimenkulün satımına aracılık edecek emlakçının önünde dahi bu tartışma davalı tarafından sürdürülmüştür. Davalının bitmeyen ısrarı ve tartışmaları sürdürmesi üzerine satış tarihinden 2 gün sonrasının davalının doğum günü olması nedeni ile de güzel bir jest olacağı düşünülerek gayrimenkulün tapu kaydı davalının üzerine yapılmıştır şeklinde açıklamada bulunmuştur. Mahkemece bu açıklamalar içinde geçen doğum günü sebebiyle jest ifadesinden hareket edilmiştir. Ancak bu açıklamadan yaklaşık 4 ay sonra taraflar ve taraf vekillerinin katılımıyla düzenlenerek imzalarıyla tasdik edilen, mahkemece de, onaylanarak boşanma davasına esas alınan 04.09.2009 tarihli protokolün 3. maddesinde "S. K. üzerine kayıtlı bulunan taşınmaz hakkında katkı payına dair her türlü dava hakları saklı kalarak tarafların müşterek ikametgahı olarak evde bulunan menkul mallar açısından bir ihtilaf bulunmayıp özel eşyalar dahil olmak üzere birbirlerinin kabulü dahilinde paylaşım yapılmıştır" yazmaktadır. Görüldüğü gibi 08.05.2009 tarihli dilekçedeki davacı İ.'in beyanları bütünüyle değerlendirildiğinde davacının bağış iradesi ve kastının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosya arasında bu beyanlar dışında davacı veya vekilinin bağış anlamına gelebilecek herhangi bir ifadeleri de yoktur. Ayrıca bu beyandan sonra düzenlenen 04.09.2009 tarihli boşanma protokolünün 3. maddesinde bu taşınmazla ilgili katkı payına dair dava hakları saklı tutulduğuna göre artık erkek tarafından kadına bu taşınmazın bağışlandığından söz etmek mümkün değildir. Bağışlanan taşınmaz bakımından protokolde böyle bir taşınmazın yer alması hayatın olağan akışına da uygun değildir.

Mahkemece, tüm taraf delillerinin toplanarak, davaya konu mal varlığına dair değer artış payı alacağı isteğiyle ilgili işin esasına dair olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken davacının 08.05.2009 tarihli dilekçesindeki açıklamalarının bağış niteliğinde olduğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 Sayılı H.M.K.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 21,15 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine 29.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı