Mesajı Okuyun
Old 18-02-2007, 02:58   #20
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. Zuhat Kaya,
Yasa metni itiraz ile takibin duracağını söylemektedir. Öyle ise takibe devam edilebilmesi için ihtilafın halli gerekir. Yetkinin kamu düzenine ilişkin olduğu haller dışında yetki sözleşmesi yapılması mümkündür. Yetki itirazı üzerine dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi bu şartlar dahilinde mümkün olmalıdır. (Sn. icra22'nin de açıkladığı gibi zaten mümkün de hukuk mantığı açısından da bir engel yok) Bir ihtilafın çözümü hakkında taraflara sözleşme hakkı tanınmışsa ve yetki kamu düzenine ilişkin değilse en pratik ve ekonomik yolun tercihi gerekir. Kaybedeceğimi bile bile niye yetki itirazını merciye ya da mahkemeye götüreyim. Hatayı hatayla gidermeye çalışmak ya da kendi açtığımız davada aleyhimize hüküm kurulmasını talep etmek gibi bir durum ortaya çıkacaktır.

Alıntı:
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 1999/455
Karar: 1999/2469
Karar Tarihi: 22.03.1999




Dava: Taraflar arasındaki davanın Şişli 3. Sulh Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 27.10.1998 tarih ve 540 - 1244 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Verda Çiçekli tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete Sakarya'da bulunan dava dışı Nejdet Hız firmasına teslim edilmek üzere dekota ve folyo emtiası teslim ettiğini, taşıma sırasında emtianın taşıyıcının işçileri tarafından hasara uğratıldığını, alıcının emtiayı kabul etmeyip kendilerine iade ettiğini, müvekkilinin bu kez davalıya yeniden aynı emtiayı gönderdiğini ancak birinin bedelini tahsil ettiğini, zararlarının tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibinin davalının yaptığı itirazla durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, icra Dairesi'nin yetkili olmadığını, öncelikle bunun çözümlenmesi gerektiğini, hasarın ambalaj yetersizliğinden meydana geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacının isteyebileceği alacağın 60.099.000 lira olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Üsküdar 2. İcra Müdürlüğü'nün 1998/1082 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da, anlaşılacağı üzere iş bu dava, icra takibine vaki itirazın iptali davası olarak açılmış bulunmaktadır. Böyle bir davanın dinlenebilmesi için ortada yetkili icra dairesinde mevcut bir icra takibi bulunmalıdır.
İcra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra tetkik merciine aittir. Yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmişse alacaklı gerek gördüğü takdirde bu itirazın kaldırılmasını yine icra tetkik merciinden isteyebileceği İİK.nun 50/2 maddesi hükmü gereğidir. Yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edildiği durumda ise alacaklı icra tetkik merciine başvurmadan aynı Kanun'un 67'nci maddesi hükmü gereğince, itirazın iptali davasını mahkemede açmışsa, öncelikle icra Dairesi'nin yetkisinin araştırılması ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değil ise işin esasına karşı itirazın incelenmesine geçilerek hüküm kurulmalıdır. Böyle değil ise, yani icra Dairesi'nin yetkisiz olduğu sonucuna varılıyor ise o zaman mahkemece borcun esasına yönelik itirazın incelenmesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın bu yönden reddine karar verilmelidir. Bu durumda alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra Dairesi'ne intikalini sağlayıp, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması sebebiyle itirazın iptali davası koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenmesi mümkün değildir.
Dava konusu olayda, davalı borçlu Üsküdar İcra Dairesince çıkarılan ödeme emrine karşı yetkili icra Dairesi'nin Şişli İcra Dairesi olduğu yolunda yetki itirazında bulunmuş ayrıca borcun esasına da itiraz etmiş bulunmaktadır. Alacaklı davacı ise, itirazın iptaline ilişkin bu davayı Şişli Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açarak davalı borçlunun icradaki yetki itirazını benimsemiş bulunmaktadır. Nitekim dava dilekçesinde de yetki itirazına hiç değinilmemiş, sadece borçlunun borca vaki itirazının geçersiz olduğu ileri sürülmüş bulunmaktadır. Böyle bir durumda Üsküdar İcra Dairesi'nde yapılmış olan icra takibi, yetkisiz icra dairesi olması itibariyle ortada geçerli bir icra takibi bulunduğundan söz edilemez. Zira, davacı alacaklı yetkili icra dairesinde davalı borçluya yeni bir ödeme emri tebliği ile yükümlü bulunmakta ve bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadır.
O halde, ortada geçerli ve yetkili yer dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut bulunmadığından koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde hiç durulmadan davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın (BOZULMASINA), bozma neden ve şekline göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 22.3.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

**************************************