Mesajı Okuyun
Old 15-04-2008, 12:25   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Sözleşmenin feshi davası maktu harca tabidir.
Saygılarımla.
T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1983/3155

K. 1984/380

T. 14.2.1984

• UYARLAMA DAVASI ( Tacirin Basiretli İş Adamı Gibi Davranma Borcu-Sabit Fiyat İlkesinin Kabul Edilmiş Olması )

• SABİT FİYAT İLKESİNİN KABUL EDİLMESİ ( Basiretli İş Adamı Gibi Davranması Gereken Tacirin Uyarlama İsteyip İsteyememesi )

• BASİRETLİ İŞ ADAMI GİBİ DAVRANMA ( Tacir-Uyarlama Davası )

• MAKTU HARÇ ( Sözleşmenin Feshine İlişkin Dava )

• SÖZLEŞMENİN FESHİNE İLİŞKİN DAVA ( Maktu Harç )

818/m.365

6762/m.12,20

ÖZET : Davacı tacirdir. Her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi lazımdır. Ülkede sürekli para ayarlamaları ve buna bağlı olarak oluşan fiyat artışları sade yurttaşlarca dahi bilinen bir gerçektir. Bu nedenle sözleşmede sabit fiyat ilkesini kabul eden tacir emprovizyon ( uyarlama ) isteyemez.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Antalya Asliye 3. Hukuk Hakimliğince görülerek mahkeme ilanında belirtilen gerekçelere göre verilen 5.4.1982 tarih ve 283/232 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Sözleşmenin Borçlar Kanununun 365/2 maddesince feshine, 747.500 lira teminat mektubunun davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar davalı tarafından temyiz olunmuştur. Davacı vekili 4.5.1978 tarihli dava dilekçesi ile "..7/13220 sayılı kararname hükümlerinin, müvekkile uygulanmayacağı, zamanında yapılmış müracaatlara rağmen, müvekkile bildirilmiş ve böylece daha önceki uygulamalarına ve bu uygulamanın müvekkilde uyandırdığı itimada ters düşen bir daranış içinde görünmüşlerdir. Bunun ise iyi niyet kurallarına aykırı olduğuna yukarıda değinmiştik. Bu durum karşısında kooperatife çekmiş olduğumuz 4.7.1977 tarihli cevabi ihtarname ile yine kooperatife verilen 7.7.1977 tarihli yazılarla işin güzellikle halli ve tasfiye yoluna gidilmesi ile verilmiş teminatların iadesini talep etmişsek de bu talebimiz kesin bir neticeye bağlanmamıştır. Yine bu arada daha önceki tutumlarına ters düşecek şekilde müvekkile kararname ile kabul edilen fiyat farkları verilmezken ve talebimize rağmen müvekkilin ilişiği kesilmemişken, basit bir işde bile olmayacak, yapılmayacak tarzda iş başka müteahhide ve her işin yapıldığı yıldaki birim fiyatlarına göre, işin verildiğini duymuş bulunuyoruz. Bunun akıl ve mantıkla, iş prensipleriyle bağdaşır bir yanı yoktur. ..İnşaat sözleşmesinin bozulması ile 747.500.00 lira değerindeki teminat mektuplarının iadesine" karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı vekili de 22.5.1980 ve 24.5.1978 günlü cevap layihalarında yazılı sebeblerle davanın reddini savunmuştur.
1 - Davacı müteahhit davalı kooperatife verdiği 26.3.1973 günlü teklifnamesinde Beydağları Saklıkent yaylasında inşa edilecek 200 ev için yayla evleri "..inşaatına ait eksiltme şartnamesi ve buna bağlı sözleşme tasarısı, şartnameler, birim fiat cetveli, keşif cetveli ve sair bütün evrakı okuduğunu, tetkik ettiğini, işin mahiyetine vukuf peyda ettiğini, aynen kabul ettiğini" bildirmiş, 28.3.1973 günlü yazısında ise inşaası kararlaştırılmış evlerden 200 tanesinin yapımını istediğini, kooperatif yönetim kurulunda verilen izahatı dikkat ve anlayışla dinlediğini ve kavradığını, inşaatı 31. Mart. 1975 de projelerine ve bütün şartlarına uygun olarak bitirip teslime hazır bulundurmayı taahhüt etmiş, ancak çimento, demir, akaryakıt gibi hükümetce fiatlarına müdahale edilen ana inşaat malzemelerinde halen cari filatlar değişirse tebeddülün birim fiatlara getireceği menfi farkların lehinde tanzim ve tadil olunacağı hususunda kooperatifin vaadini memnuniyetle karşıladığını, bu konuda başkaca dilek ve şartı olmadığını belirtmiştir. Davacı müteahhit yukarıda sözü geçen teklif mektupları üzerine 1973 senesi bidayetinde 1972 yılı birim fiatları ile davalı kooperatife ait Saklıkent yaylasındaki işin yapımını taahhüt etmiştir.
Sözleşmenin 9, eksiltme şartnamesinin 15 nci maddelerince davacı müteahhit ihale tarihinden sonra gerek iş süresi içinde gerekse herhangi bir şekilde uzayan süre içinde taahhüdün tamamen ifasına kadar ( vergilere zam yapılması, veya yeni vergiler ve resimler konulması, fiatların yükselmesi, nakliye ve işçi ücretlerinin artması ) gibi sebeblere istinat ederek fazla para verilmesi veya süre uzatılması isteğinde bulunamıyacak, ancak inşaatın bünyesine giren çimento, her türlü demir ve çelik ile yardımcı olarak istihlak edilen akaryakıttan mütevellit husule gelebilecek farkın müteahhidin istihkakına ilave olunacağı kabul edilmiştir. İşin devamı sırasında 11.4.1974 tarih 14855 sayılı Resmi Gazete'de 3.4.1974 günlü 7/7993 sayılı kararname neşredilmiştir. Kararname kamu sektörüne dahil kuruluşlar tarafından eksiltmesi yapılmış işlerde uygulanabilecek yeni birim fiatların tesbitine mütedair olmasına rağmen, diğer bir deyimle davalı kooperatif kamu sektörüne dahil bir kuruluş değilken işin yürümesini ve bir an önce bitirilmesini teminen davacı kararname hükümlerinden yararlandırılmıştır.
Davacı müteahhit davalı kooperatifin 5.6.1974 gün 196 sayılı mektubuna gönderdiği 5.6.1974 günlü cevabına rağmen işin 1976 yılına intikali üzerine 1.7.1976 tarihli protokolla ( 10 ) gün içinde şantiyenin çalışmaya başlaması inşaatın bir an evvel bitirilmesini teminen yönetim kurulu kararıyla müteahhite 500.000 lira avans verilmiş, taahhüt konusunda 1974 ve 1975 yıllarında alınmış kararlara müsteniden yapılmış anlaşmalar, protokollar ahkamının bütünüyle mahfuz ve mer'iyette olduğu kabul olunmuştur.
Bu esnada bakanlar Kurulunun 7/13220 sayılı kararnamesi Resmi Gazete'de neşredilmesi üzerine davacı müteahhit 12.4.1977 tarihinde davalı kooperatife başvurarak 7/13220 sayılı bakanlar Kurulu kararının yerine getirilmesini istemiş davalı kooperatif bu isteği 27.4.1977 gün 67 sayılı cevapla red etmiştir. 1977 ye gelinmesine rağmen davacının iş programı vermemesi, faaliyetini durdurması, inşaatı terk etmesi üzerine Antalya 1. Noterliğinin 2.6.1977 gün 21044 sayılı ihtarnamesi ile ( 20 ) gün içinde faaliyete geçilmesi aksi halde özel şartnamenin 20 nci maddesi hükümlerinin uygulanacağı ihtar olunmuş, davacı müteahhit de 4.7.1977 gün 24154 sayılı cevabında "Taraflar arasında akit münfesih olduğunu" bildirmiş bulunmaktadır. Daha önce neşredilen 7/7993 sayılı kararnamenin uygulanmış olması bilahare neşredilecek kararnamelerin de uygulanması vaat ve kabulü anlamına gelmeyeceği gibi, davacı müteahhide böyle bir güven veya teminat da verilmemiştir.
Davacı tacirdir. Türk Ticaret Kanunun 12/3 ve 20 nci maddelerince her tacirin ticaretine ait bütün faliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Ülke ekonomisindeki sürekli para ayarlamaları ve buna bağlı olarak oluşan fiat artışları tedbirli bir tacir bir yana sade yurttaşlarca da bilinen bir gerçektir. Sözleşmede sabit fiat ilkesini kabul eden tacir emprovizyon ileri süremez. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27.6.1979 gün 3352/3442 sayılı kararı- İstanbul Barosu Dergisi ) Kaldı ki; sözleşmenin 9 ncu maddesinde ihale tarihinden sonra fiatların yükselmesi-istinalar hariç-ve nakliye ve işçi ücretlerinin artması gibi sebeblere dayanılarak müteahhidin fazla para istemiyeceği kabul edilmiş olmasına göre taraflar bu halleri önceden tahmin etmiş ve nazara da almışlardır. Bu sebeble borçlar kanununun 365/2 maddesinin uygulanması imkanı yoktur. ( Yargıtay Ticaret Dairesi 20.9.1943 tarih K. 1653 Sayılı Kararı. M. Şahap Arıç. Yargıtay İçtihatlarına göre haşiyeli Ticaret kanunu Sahife: 646 ve Yargıtay hukuk Genel Kurulunun 6.11.1957 gün T. 76 E. 82 sayılı kararı, ve Hukuk Genel Kurulunun 16.1.1963 gün T. 28 E. 2 K. sayılı kararı-Senai Olgaç- Borçlar Hukuku akdin muhatelif nevileri VI istisna akdi sahife 494-497 ) Müteahhit Borçlar Kanununun 365/2'de yazılı haktan feragat edebilir. Bu feragatın önceden olması da mümkündür. Borçlar Kanununun 20. ve Medeni Kanununun 23. maddelerine aykırı da değildir. Taraflar fesih veya bedelin artırılması yönüne gidilemiyeceğini sözleşmelerinde ( madde 9, eksiltme şartnamesi madde 15 ) kabul ettiklerinden sözleşmeleri geçerli sayılmalıdır. Bununla beraber Hakimin aşırı derecede güçleşmeyi ve mutat müteahhit rizikosunu aşan bir durum olup olmadığını takdir ederken müteahhidin sosyal ve iktisadi durumunu da hesaba katması gerekir. ( Prof. Dr. Haluk Tandoğan- Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri- 1983, sahife: 108 ) Tedbirli bir tacir gibi hareket etmeyen bir kimsenin basiretsizliği sonunda meydana çıkan aşırı güçlük "tahmin olunamıyan" bir hal de sayılamaz. Davacı uzatılan süreye rağmen işi süresinde tamamlamamış 1.7.1976 tarihli protokola rağmen Kasım- 1976 da işleri tatil etmiş, 16.3.1977 tarihli Resmi Gazete'de neşredilen bakanlar Kurulunun 7/13220 sayılı kararnamesi gereğinin yapılmasını istemiş bu isteğini kooperatife gönderdiği 28.11.1977 günlü yazısında tekrarla aynen "..yönetim kurulunca hakkaniyet ve yasa hükümleri çevresinde karar verilmesini istirham ediyorum.
1 - 11.4.1974 tarihli Bakanlar kurulu kararnamesi kooperatifinizce tatbik edildiği veçhile yine taahhüdünüz altında olan geri kalan kısımların tamamlanması için 1977 yılı iş sezonu geçtiğine göre önümüzdeki yıllarda, o yılların rayiçlerine göre işe devam ettirilip ettirilmeyeceğimiz,
2 - Şayet işe devam etmemiz istenmiyorsa bilirkişiler sayın ( H.K. ) ve ( N.Y. ) tarafından yapılmış olan kesin hesaplarda eksik ve noksanlar için kontrolluğunuzca kesintiler yapılmış olduğundan işin TASVİYE edilerek teminatlarımızın iade edilmesini açıklamıştır. Şu halde davacı müteahhit'in tasfiye talebinin münhasıran 7/13220 sayılı bakanlar kurulu kararının uygulanmasına ilişkin olduğunda şüphe ve tereddüt kalmamıştır. Özel şartnamede yazılı şu veya bu hükme uyulup uyulmadığı ve aşırı güçlükle karşılaşıldığı yolunda bir sebeb müteahhit tarafından asla ileri sürülmemiştir.
Hadisede Borçlar kanununun 365/2. maddesinde yazılı "evvelce tahmin olunamıyan veya tahmin olunup da iki tarafça nazara alınmayan haller" unsuru yoktur. Mahkemece aksine yazılı düşüncelerle davanın kabulu yanlıştır.
II - Dava, "Sözleşmenin iptali ve verilmiş olan 747.500 TL. değerindeki teminat mektuplarının iadesi" talebidir. Sözleşmenin feshi isteği Harçlar Kanununa göre maktu harca tabidir. Mahkemenin 27.2.1979 tarihli ara kararı ile sözleşmenin değerinin 18.400.000.00 TL. olarak kabul edip bu miktar üzerinden peşin harcı ikmal ettirmesi, sonuçta bu miktarı esas alarak harç ve vekalet ücretine hükmetmesi de usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeblerle dava reddedilmek gerekirken kabulu ile yazılı şekilde verilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 14.2.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.