Mesajı Okuyun
Old 09-10-2006, 00:43   #10
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan vekalet ücretine faiz

Arkdaşlar;

Bilindiği üzere hukukumuzda kesinleşmeden icra takibine konu edilebilecek ve edilemeyecek ilamlar vardır. Bunlar yasa ile tanımlanmıştır.

Yargıtay'ın yerleşik kararlarına göre kesinleşmeden icra takibine konu edilemeyecek kararlardaki avukatlık ücreti ve masraflar da icra takibine konu edilemez. Örnek vermek gerekirse; Bir boşanma davası, bir taşınmazın aynına ilişkin dava veya kira tespit ilamlarındaki avukatlık ücretlerini dava kesinleşmeden icraya koyamazsınız. Bu yasa koyucunun davaları önemi daha doğru bir deyimle doğuracağı sonuçları göz önüne alarak yaptığı bir tercihtir.

Öte yandan kesinleşmeden de icra takibine konu edilebilecek ilamlar vardır. Örneğin bir alacak davası vb. Burada asıl alacağın icra takibine konu edilmesi mümkün iken fer'ilerinin takip dışı bırakılması düşünülemez.

Öncelikle kesinleşme kavramı üzerinde duralım:
Kesinleşme ile ilamın hükmünü doğuracağı tarihler farklıdır.

Verilmiş bir karar onaylanmakla kesinleşir. Ama hükümlerini ne zamandan itibaren doğurur? Karar tarihinden itibaren mi kesinleşme tarihinden itibaren mi? Bu kararın niteliğini bağlıdır. Kesinleşme tarihinden itibaren ise örneğin boşanma davasında müzekkereler bu tarihten sonra yazılacak va karar bundan sonra hukuk aleminde varlık bulacaktır. Hiç kimse "karar onaylandı buna göre ben üç yıl önce boşanmıştım. Denetim gecikti diyemez.

Buna karşın kesinleşmeden icra takibi yapılabilecek kararlarda yargıcın kararı ile hak belirlenmiş olur. Artık temerrüt aranmaz. Zaten dava süresince diğer taraf haberlidir ve haksız olduğu yargı kararı ile belirlenmiştir. Bunun için ayrıca ihtar çekmenin gereği yoktur.

Bu arada yukarıdaki karara değinmekte de yarar görüyorum:
Benim anladığım kadarı ile Yargıtay adam ihtar çekip süre verdiğine göre faizi ancak bu süreden sonra isteyebilir demektedir. Çünkü çekilen ihtar ve verilen süre ile geçmişe ilişkin haklardan feragat edilmiş, yeni bir ödeme süresi tanınmıştır.

Olaya bu çerçevede baktığımızda kesinleşmesi gereken kararlar için ancak kesinleşme tarihinden, diğer kararlar için ise karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği kanısındayım. Yerleşmiş uygulama da bu şekilde idi. Bir iki yıldır bu tür tartışmalar sürmekle beraber ben bunun bir yanlış anlamadan kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü kesinleşmesi gereken kararlar kesinleştiği tarihten, kesinleşmesi gerekmeyen kararlar ise onama tarihinden değil karar tarihinden itibaren hüküm ifade ederler. (burada konunun özelliğine göre farklı görünümlerin karşımıza çıkabileceği unutulmamalıdır.

Bu çerçevede eğer temerrd esas alınacaksa burada ihbarın borçluya ulaştığı an temel alınacağı için kararın veya onama kararının TEBLİĞ EDİLDİĞİ tarih tartışılmalıdır. Ama tartışmalarda bu yoktur. Bence esas yukarıda açıklamaya çalıştığım çerçevede karar tarihi veya kesinleşme tarihi olarak kabul edilmelidir.

Saygılar