Mesajı Okuyun
Old 16-07-2003, 23:00   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadına yönelik şiddet



Üzerinde durulan bir diğer kritik alan ise kadına yönelik şiddettir. Kamusal ya da özel yaşamda kadınlara karşı uygulanan şiddetin bir insan hakları sorunu olduğu kabul edilmiş ve kadına yönelik şiddeti daha iyi anlamaya ve önlemeye yönelik çeşitli taahütlerde bulunulmuştur.
Kız çocukların ve kadınların her türlü şiddetten korunması ve her yaştaki kadına yönelik her tür şiddetin yasal olarak cezalandırılması ile ilgili paragraflar ülkelerce kabul edilmiştir. Ancak şiddete uğramış kız çocuk ve kadınlara verilecek hizmetler, Pekin dökümanında daha ayrıntılı tanımlanmış olmasına rağmen Pekin+5'e daha genel olarak girmiştir. Örneğin, hükümet düzeyinde yapılacak eylemler olarak şiddete uğramış kadınların kalabilecekleri korunakların yapılması, yasal yardım sunulması ve sosyal, medikal, ve psikolojik destek verilmesi, ayrıca Türkiye'nin önerdiği "koruma kanunlarının" (protection order) çıkartılması ve uygulanması maddeleri, Pekin Eylem Platformunda yer almışken Pekin+5 dökümanına girmemiştir. Bununla beraber, evlilik içi tecavüzün evsel bir şiddet formu olarak tanınması ve bu vakaların en kısa sürede adalet mekanizmalarına yansıtılmasının gerekliliği kabul edilmiştir. Ayrıca, kadın sünneti, erken ve zorla evlilik, "namus/töre adına işlendiği öne sürülen suçlar" (so-called honor crimes) gibi zararlı töresel veya geleneksel uygulamaların ortadan kaldırılması için kanunların düzenlenmesi, bunun yanında politik programlar ve eğitim programları gibi uygun olan diğer tedbirlerin geliştirilmesi ve uygulanması vurgulanmıştır. Özellikle "töre veya namus adına işlendiği öne sürülen suçlar"ın ve zorla evlendirmenin Türkiye'nin önerisi ile metne sokulmuş olması ve BM dökümanlarında ilk kez yer alması çok önemli bir gelişmedir. Kadına yönelik şiddetle ilgili ulusal düzeyde kabul edilen eylemlerden diğer bazıları ise bedensel ve zihinsel özürlü kadınlarla, "yerel kadınlar" (indigeneous women) olarak adlandırılan kadınlara yönelik şiddetin, ayrıca ırkçılık nedeniyle ortaya çıkan şiddetin ortadan kaldırılmasıdır. Şiddetle ilgili kabul edilen bir diğer önemli madde ise sağlık çalışanlarının cinsiyete dayalı şiddeti tanıma ve şiddete maruz kalmış her yaştaki kız çocuk ve kadınlara verilecek bakım hakkında eğitilmeleri gerekliliğidir.
Bu konuda gerçekleştirilmesi gereken bir diğer eylem ise kadına yönelik şiddeti ölçecek yollar ve göstergeler geliştirilmesi, istatistikler, yasal uygulamalar, eğitim modelleri, öğrenilen dersler ve diğer kaynaklarla ilgili kolay ulaşılabilir veri tabanları oluşturulmasıdır. Bu şekilde şiddet daha iyi tanımlanabilecek, ölçülebilecek ve yapılan müdahaleler değerlendirilebilecektir. Bunlar da kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli adımlar olacaktır. Cinsel şiddet de dahil olmak üzere şiddete maruz kalmış özellikle kız çocukları ve kadınlarla uğraşan, polis, savcı ve hakimler de dahil olmak üzere tüm aktörlere "toplumsal cinsiyet rolüne duyarlı" eğitim verilmesini sağlamak da özellikle vurgulanan ve kabul gören bir diğer nokta olmuştur.
Kadınlar ve silahlı çatışma
Silahlı çatışmaların kadınlar ve erkekler üzerinde ayrı ayrı etkileri olduğunun belirtildiği bu bölümde, uluslararası insan hakları yasası ile uluslararası hümanitaryen yasaların gereklerinin silahlı çatışma durumlarında işletilmesi bütün ülkeler tarafından kabul görmüştür. Önemli bir diğer nokta ise savaş zamanlarında kadınlara karşı işlenen tecavüz, zorla hamile bırakma veya zorla kısırlaştırma gibi her türlü cinsel şiddetin Uluslararası Ceza Mahkemelerinde bir insanlık suçu olarak ele alınmasının vurgulanmasıdır. Ayrıca kadınların, barışın kurulmasında ve çatışmaların çözümlenmesinde çok aktif rol oynayabilecekleri ve bu yöndeki katkılarının artırılması gerektiği de bütün ülkelerce benimsenmiştir. Bir diğer deyişle, uluslararası düzeyde, gelişme ile ilgili aktivitelerde ve barış sürecinde her düzeydeki karar verme ve uygulama aşamalarında kadınların tam katılımlarının desteklenmesi ve sağlanması gerekmektedir. Ülkelerin tam egemenlik haklarının, sınır bütünlüklerinin ve politik bağımsızlıklarının garanti altına alınarak dünya barışının sağlanması ve sürdürülmesi, demokrasinin yerleştirilmesi ve çatışmaların barışçıl yollarla çözümlenmesi olarak tanımlanabilecek "barış kültürüne" ulaşmada kadınların oynayabilecekleri çok önemli roller tüm ülkelerce benimsenmiştir.


Hacettepe Ünv. Kadın Sorunları Araştırma Ve Uygulama Merkezi
Web Sayfasından Alınmıştır.

Metnin devamı sonraki sayfadadır.